04 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Jüriyi değiştirmeden olmaz

Ahmet Yavuz

Ahmet Yavuz

Eski Yazar

A+ A-

"Dokunulmazlar" adlı film derslerle doludur ve ülkemizin sıcak gündemiyle de bağlantılıdır.

İzlemeyenler için özet: Gerçek bir yaşam öyküsünden uyarlama. 1930'ların ABD'si. Chicago'da bir avuç polisin mafyaya karşı mücadelesi. Ekonomik kriz küresel düzeyde. İçki satışı yasak. Ortam karaborsaya elverişli. Devlet içinde kirlenme, dönemin ruhuna uygun. Polis ve yargı dahil (memleketimden insan manzaraları).

"Bir şey değişir, her şey değişir."

söylemini doğrularcasına bir gelişme yaşanır.

Genç bir mali polis şefi, içki kaçakçılığını önlemekten sorumlu kılınır. İlk işi içkiyi bırakmak olur. Yüksek sorumluluk duygusuna ve başarma azmine sahiptir. Ama işi nasıl kotaracağını bilememektedir. Atak yapısı başarısız bir deneyim yaşamasına neden olur.

Bu arada deneyimli ama geri plana itilmiş bir polis ile karşılaşır. Ondan etkilenir ve birlikte çalışmayı önerir. Deneyimli polisin şartları vardır:

1. Sonuna kadar gidilecekse işe girişilmelidir.

2. Mafya ile aynı yöntemlere başvurmaktan kaçınılmamalıdır.

3. Çürük riskini bertaraf edebilmek için elmalar ağaçtan seçilmelidir.

Koşullar kabul ve ekibe iki sağlam elma dahil edilir.

İşe koyulurlar.

Mücadele kanlı cereyan eder. Tıpkı Tevfik Fikret'in dediği gibi "Hasarsız zafer olmaz." İki ölü, bir yaralı karşılığında Al Capone mahkemeye çıkarılır. Suçlama ancak vergi kaçakçılığına ilişkindir.

Fakat sorunlar bitmez.

Mahkemenin jürisi rüşvete boğulmuştur.

Polis şefi mahkeme başkanına durumu bildirir ve onu ikna çabası içine girer. Sonuçta jüri değiştirilir.

Karar: Al Capone 11 yıl hapse mahkûm edilir.

Ülkemizde yürütülen rejimi dönüştürme gayreti devlet içinde bir "paralel yapı" yaratmıştır. Yaratanlar tarafından itiraf edildiği veçhile, bu yapı için her türlü kirlilik mübah olmuştur.

Ancak bu yapı, doğası gereği, silahını iktidara çevirmiş ve kavga sürmektedir.

İktidar bu yapıyı yaratırken ne kadar hatalıysa, ortadan kaldırmak istemekte o denli haklıdır. İşe HSYK'dan başlaması da doğru bir tercihtir.

Bunu kendi menfaati için yaptığı aşikâr olsa da yapılanda toplumsal bir fayda olduğu yadsınamaz. Anayasa değişikliği ile düzenleme yapılması yerinde olacaktır.

Bir kurulun demokratik olarak oluşturulması saygıya değerdir. Ancak esas saygı, bu kurulun adalete sağladığı katkıda aranmalıdır.

Yapılan yüzlerce haksızlığa sessiz kalarak örtülü ve açık onay veren HSYK'nın demokratik yapısını kutsamak ve adalet mekanizması içindeki yıkıcı etkisini göz ardı etmek hiçbir akıllı insanın tercihi olamaz. Yapısı değil yaptığı esastır.

İlk yapılması gereken, Faruk Özsu'nun (Radikal, 12 Ocak 2014) yazdığı gibi, HSYK'nın değiştirilmesidir. Bu değişimin nasıl bir anayasal değişiklikle olabileceği hususu, konunun uzmanlarına aittir.

İkinci olarak, Metin Feyzioğlu'nun bütün önerileri eşzamanlı olarak yasalaştırılmalıdır.

Üçüncüsü, bu düzenlemelere paralel olarak, halen TBMM'de bekletilen Siber Suçlar Sözleşmesine ilişkin yasaların çıkarılması olmalıdır.

Bütün bunlarla birlikte ve esas yapılması zorunlu olan; başta Silivri hukuksuzluklarının sorumluları ve uzantıları olmak üzere, kendi karanlık emellerini yargıya bulaştırarak Türk milletinin kendilerine tanıdığı 'adına karar verme hakkını' suistimal edenler hakkında soruşturma açılması, adil bir şekilde yargılanmalarının sağlanmasıdır. Haklarında bir tane bile sahte belge hazırlamaya gerek yoktur. Her şey açıktır. Şu bilinmelidir ki, bu mümtaz (!) şahsiyetler yargı mekanizması dışına çıkarılmadıkça adaletin bu topraklarda yeşermesi mümkün değildir.

Bunun ne denli gerekli olduğunu Platon, bize, tarihin derinliklerinden fısıldamaktadır: "Kötülüklerin ilki ve en büyüğü, haksızlıkların cezasız kalmasıdır."

Sıra bizim "dokunulmazlar"da... Kumpasın uygulayıcılarında. Elbet bir gün kumpasın planlayıcılarına ve tüyü bitmemiş yetimin hakkını tenine bulaştıranlara da sıra gelecektir.

NOT: Naci Paşam, Türkiye'nin en temiz insanlarını bir araya getiren Sessiz Çığlık eylemlerinin Didim toplantısına katılmak üzere Cumartesi günü aranızda olacağım. Hepinizi şimdiden en içten saygılarımla selamlıyorum.