28 Aralık 2024 Cumartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kadın işçilik üzerine kısa etütler

Binnur Zuhat Yokuş

Binnur Zuhat Yokuş

Eski Yazar

A+ A-

Eğer dünya üzerinde yaşanan her sorun kadınlar için ikiye çarpılmaktaysa, işçilik söz konusu olduğunda kadın işçiliğinin sorunları dört beş katıdır kesin. Artan işsizliğe, dönemsel gericiliğe, çözülemeyen sorunların yarattığı toplumsal çürümelere rağmen kadın istihdamı istikrarlı bir şekilde artıyor. Geçim zorlaşıp yoksulluk arttıkça da artacak.

Bu şekilde kadının ekonomik bağımsızlığını kazanması, üretken olması, toplumsal hayata katılımı her açıdan olumlu hatta toplum sağlığı ve gelişim için zorunlu. Ancak kadınların karşılığında ödediği bedel yüksek. Çocuklarını beslemek okutmak için çalışan kadın, iş yaşamındaki çözülmemiş sorunlar yüzünden çocuklarından kopuyor. Ücretler düşük, çoğu işyerinde yoğun fazla mesai var ve geçinmek için uzun saatleri işyerinde geçirmek zorunda kadın işçi. Yasanın işyerinde kreş ve bakım merkezi kurulmasına dair hükümleri işverenlerce kolayca çiğnenebiliyor. Zira bu maddelerin uygulaması için kadın işçi, ya da ebeveyn sayısı koşulu var ve sayıyı sabit tutmak pek de zor değil. Sonuçta işverenin işçi alırken cinsiyet ayrımı yapmamasına dair kanunda bir madde var ama yaptırımı olmadığından bir anlamda hükümsüz bir hüküm.

Peki diyelim sayı koşulunun tuttuğu işyerinde çalışıyorsunuz ama işveren oralı değil. İşvereni zorlamak için vereceğiniz mücadele muhtemel ki size işsizlik olarak dönecek. Hak grevi ve başlıca eylem biçimleri yasa korumasında değil. Size sadece bu sebeple iş akdini feshetmeniz halinde haklı fesih hakkı verilmiş. Eğer başarıp işyerine eli yüzü düzgün bir sendika sokabildiyseniz muhtemelen daha şanslısınız ama onu başarmak da işsizlik bedeli ödemeye hazır olmanıza bağlı.

Sonuçta işyerinde-işkolunda sendikalaşma, kanunu ve sözleşmeyi uygulatma, başka sorunları çözme işçinin mücadelesine bağlıdır. Ancak iş güvenliği eksikleri, işsizlik ve yoksulluk yoğunluğu, mücadele bedelinin yüksekliği basit sorunları bile kangrenleştiriyor.

Oysa çocuk gelişimi, ailenin analığın korunması basit sorunlar değildir. Devletin anayasalara geçmiş temel görevlerindendir. Ortak Çocuk Bakım Merkezlerinin, kreşlerin sanayi bölgelerinin temel standartlarına dahil edilmesi mesela, ne kadar zor olabilir? Devletin müdahil olduğu bir alandır burası ve devletin eli görülmelidir. En sonunda zaten paylaşılmış maliyet düşecek işçi-işveren karşı karşıya gelmemiş olacaktır. Benzer yöntemler aranmalı, devletin müdahalesinin yolları düşünülmelidir. Her şeyi devletten beklememek lazım der dururuz ya, bence her şeyi işverenden beklememek, işverene bırakmamak hayırlıdır.Kadın işçilerin temel sorunlarından biri de cinsel ayrımcılık ve tacizler. Bu başlık ayrı yazı konusu oluşturacak kadar karmaşık ve boyutlu olduğundan başka bir gönüllü incelemezse gelecek yazıya bırakıyorum.

İşçi annelerin, anahtarı boynunda, her işini kendi yapmayı öğrenmiş çocuklarına sevgiyle.