Kağıttan ekmek
Milattan önce 2. yüzyıl. Bugün yeri tartışmalı olan kâğıt, Asya’dan bütün dünyaya yayıldı. ‘Çekik gözlü’ çocuklardan Çinli Tsa’i Lun selülozu icat etti.
Elbette bundan önce de yazmak için çok farklı maddeler kullanılıyordu. Hatta bir dönem kıyafetlerden kâğıdın yapıldığı da bilinir.
Kâğıt endüstrisi en çok ABD’de gelişmiştir. Haliyle yayıncılık da kendisine orada bir vatan edinmiştir.
Bugün dijitalleşmeyle birlikte kâğıttan kurtulmak tartışılıyor. Sayılardan sonra harflerin de soyutlanması isteniyor bir yerde. Fakat bu öyle kolay değil. Zira kâğıt üretimi yalnızca yazmakla ilgili değil. Ambalajlar, zincir kahvecilerdeki, kantinlerdeki kâğıttan bardaklar, hepsi bu ilginç maddeyle ilgili. Kâğıtlar renk renk, çeşit çeşit, her amaca uygun kâğıtlar…
Prof. Dr. Savni Huş’un çevirdiği John H. Ainsworth’ün “Asırlar Boyunca Kâğıt” kitabında sırasıyla anlatır kâğıdın üretim aşamalarını. Bu uğurda iflas eden nice kırtasiyecileri de elbette.
Kâğıtla ilgili söylenenleri düşününce akla ilk yazmak geliyor. Sonra o meşhur söz: Söz uçar yazı kalır, çünkü söz melektir. Kâğıt işte yazıyı tutar, çağlar boyunca saklar.
Savaşta üzerinde Hızır’ın parolası yazılıdır belki. Bir künye.
Sonra Mao’nun o güven veren sözü vardır: Emperyalizm kâğıttan kaplandır. Gerçi Atatürk’ün söylediği söz bana daha gösterişli gelmiştir hep. Sanıyorum Arapça’nın müzikle olan sarsılmaz bağından geliyor:
“Emperyalizm mahv ve nabut olacaktır.”
TALAS SAVAŞINA KADAR KORUNAN SIR
Kâğıdı düşününce Tsa’i Lun’u düşünüyorum hep. Talas savaşına kadar korunan bu sırrı. Bizim Asya’nın da büyüsü bu herhalde: Asırlarca korunan kadim sırlar…
Ve dahası…
Kâğıt artık yalnızca kâğıt değil elbette. Kâğıt bazen özgür bir dünyanın imgesi. Kâğıttan gemiler, kâğıttan uçaklar, hatta kâğıttan arabalar…
Bir yerde yeni bir hayat demek. Ya da geçmişi unutup yeni bir zamana geçmek. Temiz sayfa açmak. Bazen bir harita.
Hep bu kadar saf ve temiz değil elbette, elimizin kiri olan para da kâğıttan, değil mi?
Para demişken, kâğıt endüstrisinin çarkları dijitalleşmenin ortasında bile çok geniş bir alanda dönmeye devam ediyor. Bugünlerde kâğıt toplayıcılarıyla veya bir başka isimlendirmeyle “geri dönüşüm işçileri”yle gündemde. Zaten kâğıt da artık daha çok geri dönüşüm ve çevre demek olmadı mı?
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay Sokak Atık Toplayıcıları Derneği’ne yaptığı ziyarette "Gecenin yarısında 100 kilogramı bulan 'çekçek' denilen arabalarıyla evlerini geçindiren insanlar. Yılın sonuna doğru 'iklim değişikliği ve sıfır atık' başlığıyla bir panel düzenleyip bu arkadaşlarımızın sorunlarını ülke gündemine taşımak istiyoruz." diyerek atık toplayıcılarının sorunlarını gündeme getirdi.
Sokak Atık Toplayıcıları Derneği Başkanı Recep Karaman da "Biz bu atıkları çöplerin içerisinden almasak, bunlar çöp depolama alanlarına gider ve ayrıştırılmazsa ekonomik değerini kaybeder. Sadece geçen yıl Türkiye'de 3,3 milyon ton atık kağıt toplandı. Bunun yaklaşık yüzde 80'ini sokakta atık toplayıcıları olarak biz topladık. Bu aslında ülkemizdeki geri dönüşüm sisteminin başarısızlığını da gösteriyor. Geri dönüşümdeki açığı bizler kapatıyoruz. Biz belediyenin yapması gereken işi yaparak, onların ayıbını da örtüyoruz." dedi.
Çinli Tsa’i Lun selülozu icat etti.
Sayın Atalay’ın bahsettiği çalışanlardan biriydi Dışkapı Köprüsü’nden geçerken gördüğüm. Boyundan büyük bir çekçeki taşıyan yüzü gözü kararmış bir çocuktu. Sonra her gece yıkılan Maltepe Katlı Otopark’ının orada toplanırdı ‘çekçek’ler.
Biraz ilerleyenleri elektrikli bisikletten bozma bir kamyonet yapmış, arkasında ufak bir römorkla daha gün doğmadan işe koyulmuştu. “Hoca daha Allahu Ekber demeden...”
Ve bir başkası
Ve bir başkası daha…
Recep Karaman belediyelerin ayıbını örtüyoruz demiş, peki ya bu emekçilere yapılan ayıbı kim örtecek?
Kâğıttan ekmek, kâğıttan kaplanın ağzında.