22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kambiyo kontrolü olur mu?

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Ekonomi yönetiminde alınan kararlar, yapılan atamalar vb. o kadar çelişkili ki, artık inandırıcılık ve güven sorunu her şeyin önüne geçmiş vaziyette.

Öngörülemeyen, istikrarsız, tutarsız ekonomik karar ve uygulamalar, iç ve dış piyasalarda da hem şaşkınlık hem de tedirginlik yaratıyor.

İktidardan çekinse de TÜSİAD bile mahcup bir biçimde bu politikalara itiraz etti geçen gün.

Bir tek TOBB mutlu ve mesut görünüyor. Esnaflar, işçiler, sanayiciler, işsizler, emekliler, çiftçiler, çift haneli enflasyon, çift haneli işsizlik ve çift haneli faizlerden yakınırken TOBB’un gıkı çıkmıyor. (EBSO hariç).

Bu koşullarda, T. Erdoğan’ın çıkıp da vatandaşa yastık altı dövizini, altınını getir kayda sok demesinin ciddi bir karşılık bulması ise oldukça güç.

Çünkü T. Erdoğan, yakın geçmişte vatandaşlara dövizlerinizi bozdurun çağrılarını yapmış, her defasında bu çağrıya uyarak dövizlerini bozduranlar ise sonunda kaybetmişti.

Aynı şekilde, T.C. Merkez Bankası Başkanı örneğin, faizlerin enflasyonun üzerinde olmaya devam edeceğine dair açıklama yaptı. Ama, bunun iç ve dış ekonomi çevrelerinde inandırıcı bulunması ihtimali de pek yok. Çünkü neredeyse 21 ayda 4 Başkan, emir-komuta ekonomisinin, otoriter kapitalizmin kurbanı oldular. Bugünkü Başkanın istisna olacağını pek kimse düşünmüyor.

Benzer şekilde, Hazine ve Maliye Bakanı Elvan, “Liberal piyasa ekonomisinden vazgeçmeyiz” diyor ama piyasalar artık inanmadığı için türbülansa giriyor.

T. Erdoğan’ın danışmanları “kontrollü kambiyo rejimi asla olmayacak” diyerek akıllarınca piyasaları rahatlatmaya çalışıyorlar.

Ama, ülkenin uluslararası risk priminin 500 puana (465 puan) yaklaşmasını, yabancıların, tahvil ve hisse senedinden çıkarak paralarını yoğun bir şekilde yurtdışına çıkarmalarını, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının bıçak gibi kesildiğini, faizi hala sebep olarak gören ve gösteren inadın sürdüğünü görenler, dış borçların çevrilmesinde aksaklık ve/veya yetersizlik olması halinde, istenmese bile kambiyo kontrolüne sürüklenme riskinden endişe duyuyorlar.

Kontrollü kambiyo rejimine bilinçli ve detaylı bir plan-program dahilinde geçilmesi bugün için mevzubahis değil.

Ama otoriter kapitalizme, keyfiliğe, hukuksuzluğa, partizanlığa ve toplam kalitesizliğe mahkûm edilen ekonomide, artık lafla peynir gemisinin yürümediği açık.

Rasyonaliteden, ekonomi biliminin kanıtlanmış gerçeklerinden, ülkenin acil ihtiyaçlarından ve toplumdan gelen itiraz ve önerilerden tamamıyla kopuk bir ekonomik politika anlayışı, ülkemizin bir kez daha dünyadaki gelişmekte olan ekonomiler arasında en kırılgan ekonomi olarak görülmesine neden oluyor.

Bütün olumsuzlukları “dış güçlere” bağlamakla da bir sonuç almak çok zor.

Sizin istikrarsız, hatalı, öngörülemez, şeffaf olmayan, keyfi, emir-komuta ekonomisi anlayışınız, malum dış güçler için eşsiz bir ortam ve fırsat yaratıyor ne yazık ki.

Her eleştireni, her öneri getireni, her itiraz edeni “hain” diye yaftalamaya, bütün basiretsizliklerini, niteliksizlerini ve becerisizliklerini de “dış güçlere” havale etmeye devam ederlerse, işin sonu hiç de hayırlı görünmüyor.

Bu kafada ısrar ve inat edilirse, 2023’ten önce erken seçim şartlarını, iktidar bizzat böylece ayağına ateş ederek, kendi kendine yaratır.

Çünkü, Türk lirası 20 Mart-31 Mart arasında dolar ve avroya karşı yüzde15’ yakın değer yitirdi. CDS’ler ise 300’den, 465’e yükseldi.

Ekonomi yine çıkmaz sokakta, kan kaybediyor ve patinaj yapıyor maalesef.