22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kamu kurumları milli üretimde öncülüğü devralmalı

Serhat Latifoğlu

Serhat Latifoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Türk ekonomisinin dışa bağımlı yapısı ekonomiyi şoklara karşı kırılgan bir hale getiriyor. İhracata dayalı büyüme modeli için 1980’den sonra oluşturulan alt yapı, cari açık ve enflasyon sorununu kronik hale getirmiştir. Sistemi değiştirmeden mevcut liberal sistemde yapılan revizyonlar ve yamalar kronikleşmiş sorunları artık çözmeye yetmiyor. Türk ekonomisinde kalkınmacı bir modelin uygulanma zamanı gelmiştir. Cari açık, enflasyon, işsizlik, gelir adaletsizliği gibi kronik sorunların çözümü ithal ikameci üretimden geçer. Bu modelin uygulanmasına karşı gerek hükümet çevrelerinde gerekse bürokrasi içinde 1980 model ezberlerle düşünenlerin bu gerçekliğe karşı direnci nafiledir. Neo-liberal ezberler içi boş ve bilimsel gerçeklerden uzaktır.

LİBERAL EKONOMİLER BİLE DEVLETSİZ KALKINAMAZ

Serbest piyasa fetişisti neo-liberal parasalcılar ABD’nin büyümesinde kamunun rolünü bilinçli olarak gözden uzak tutarlar. ABD kökenli çok sayıda şirketi örnek alabiliriz fakat yakın tarihten bir örnek alalım; Apple şirketinin yükselişine bakalım. Dünya Bankası ve AB’nin ekonomi danışmanlarından Prof. Mariana Mazzucato’nun 2013 tarihinde yayınladığı ‘Müteşebbis Devlet’ isimli çalışma Apple’ın yükselişinde kamu kurumlarının oynadığı rolün önemini anlatır. Özellikle Apple’ın en büyük gelir kalemi olan cep telefonları teknolojileri için uzun yıllar devlet desteği sağlanmıştır. Bu ürünlerde kullanılan tüm yeni teknolojiler ABD kamu kurumlarının stratejik destek ve teşvikleri sonucu geliştirilmiştir. ABD’de her tür teknolojinin ortaya çıkmasında ve geliştirilmesinde DABRA (Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı) isimli kamu kurumu başı çekmiştir. DABRA çok sayıda ABD’li teknoloji şirketine sağladığı desteği Apple’a da sağlamıştır.

DABRA, Sovyetler Birliği’nin 1950’lerde yaptığı büyük teknolojik atılımların hemen ardından kurulmuştur. Sovyetler Birliği’nin uzaya Sputnik uydusunu göndermesinin ardından teknolojik araştırmaları tek çatı altında toplamıştır. ABD’nin hemen hemen tüm teknolojik atılımlarının arkasında DABRA bulunur. DABRA destek ve teşviklerle bir anlamda teknolojinin geliştirilmesinde planlı müdahalelerde ve yönlendirmelerde bulunmuştur. Kurum aynı zamanda teknolojik alt yapının geliştirilmesine yönelik olarak eğitim politikalarında önemli rol oynamıştır.

ABD’de DABRA dışında çok sayıda kamu kurumu üretim ve kalkınmada önemli roller oynamıştır; ABD Ticaret Bakanlığı’na bağlı olarak kurulan NIST (Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü) gibi kurumlar benzer işlevleri görmüştür.

JAPON VE GÜNEY KORE ‘MUCİZE’LERİNİN BAŞ AKTÖRÜ DEVLET

Neo-liberal iktisatçılar Japonya ve Güney Kore’nin 1970 ve 80’lerdeki hızlı büyümelerini örnek göstermeyi pek severler. Oysa bu ülkelerin hızlı büyümesinde kamu kurumları önemli roller üstlenmişlerdir. Japonya’da MITI (Uluslararası Ticaret ve Sanayi Bakanlığı), Güney Kore’de EPB (İktisadi Planlama Kurulu), Tayvan’da IDB (Sınai Kalkınma Bürosu) ve EPC (İktisadi Planlama Konseyi) gibi kurumlar planlama ve yönlendirme işlevi görmüşlerdir.

Söz konusu kurumlar planlama yaparak uzun vadeli sanayi ve teknoloji politikaları geliştirilmesinde ve uygulanmasında farklı politika alanları arasında eşgüdüm sağlanmasında, özel sektörle etkin bir iletişim geliştirilmesinde ve uygulanmasında yerli üretimin stratejik sektörlerde teşvik edilmesi süreçlerinde önemli görevler üstlenmişlerdir.

GEÇMİŞ TECRÜBELER DEĞERLENDİRİLMELİDİR

Milli üretimi destekleyen kalkınmacı ekonominin geliştirilmesinde kamu kurumlarının önemli bir yeri bulunmaktadır. Kalkınmacı devlet çalışmalarında ülkelerin kalkınma hamlelerinde ve milli üretim hamlelerinde bu politikaları sağlayacak itici güç olacak kurumsal yapıların sağlanması, gerekli politikaların geliştirilmesi için devletin aktif rol alması gereklidir. Kamu kurumları sürekli daha yenilikçi ve etkin politikalarla geçmiş tecrübeleri göz önüne alarak ve bunlardan dersler çıkararak milli üretimin gelişmesinde kaldıraç işlevi görürler.

Geçmiş tecrübelere Türkiye’den örnek olarak 1930’lu yıllar ve 1960-1980 arasındaki planlı kalkınma dönemleri ele alınabilir. Dünya ekonomisinden ise karma ekonomi modelini izleyen gelişmiş ülkeler ile Çin gibi sosyalist ülkelerin tecrübeleri yararlı olabilir.

KAMU ÖNCÜLÜĞÜNDE MERKEZİ BİR YAPI ŞART

Türkiye’de yerli üretimin ekonomideki payının artması ve stratejik sektörlerde öncü olması için kamu kurumlarının eşgüdüm içinde çalışmaları ve özel sektör ile iletişimlerini geliştirmeleri gerekmektedir. Kamu kurumlarının politika belirlenmesi, uygulanması ve uygulamaların değerlendirilmesi süreçlerinde etkin bir görev üstlenmeleri gerekmektedir. Dolayısıyla bu görevleri üstlenecek merkezi bir yapının kurulması gerekmektedir. Görevlerin tanımlanması için yapılacak olan planlama emredici nitelikte olmalı ve değerlendirme ölçümleri yapılarak güncellenmelidir.

ÜRETİM, KALKINMA HEDEFİNE ODAKLANILMALI

Üretim tek bir hedefe odaklı olmalıdır; kalkınmaya. Söz konusu merkezi yapı milli üretimin Türk ekonomisinde ileri teknoloji üretebilen, ülke ekonomisine yüksek katma değer sağlayan ve kalkınmada öncü görev üstlenen bir noktaya gelebilmesi için eğitim, sanayi, ticaret, tarım ve enerji gibi farklı alanlarda aynı hedefe odaklanmalıdır.

Kaynakça; https://marianamazzucato.com/research/working-papers