Kamyon ile yolculuk
1970’li yılların başıydı, köylerden büyük kentlere göçler hızla devam ediyordu. Köylerden kamyonlar sürekli ev eşyası taşıyorlardı: yatak, yorgan, döşek, un, bulgur, çul, çaput… Ne varsa kamyonlara yükleniyor ve büyük kentlere doğru yola çıkılıyordu. Köyler artık insanların sorunlarına cevap veremez olmuştu. Tarlalardan insan gücüyle elde edilen ürünler köylünün ancak bir sonraki yılın mart ayına kadar yetiyordu. Mart bacadan baktırıyor, topraktan yeni fışkıran otu toplattırıyordu. Mart ayı dert ayı oluyordu. Bizim köyde Çukurova’ya çalışmaya gidenler tarlalarını sürüp ekinlerini biçmek için biraz para, biraz bez, tuz, gaz ve bir sepet portakal ile dönüyorlardı.
GÖÇ KAMYONU ANKARA YOLUNDA
1970’li yılların başında ben de böyle bir göç kamyonundaydım. İlkokul bitmiş, ortaokula gitmem gerekiyordu. Ortaokul için Ankara demiştik. Evlenip Ankara’ya giden ablamın iki göz evinde diğerleriyle kalacaktım. Köyümüzdeki bir kamyonu iki kardeş işletiyordu. Küçük kardeş Cabbur şoför, ağabey Hasan şoför muaviniydi.
Denkler tıka basa kurulmuş, eşyalar kamyonun kasasından dışarı taşıyordu. Kalın urganlarla kamyonun üzerindeki eşyalar sıkı sıkıya bağlanmış, yola hazırlanmıştı. Kamyonda, tabii ki, Cabbur Amca şoför, Hasan Amca ise şoför muavini olarak önde yer alıyordu. Genç yaşta gurbet elde kaybettiğimiz arkadaşım Ahmet Türksoy ile ben ise kamyonun üzerinde bulunan yükün üstünde Şarkışla’nın Sivrialan Köyü’nden Ankara’ya gidecektik. Yük dolu kamyonun üzerine Ahmet ve ben bindik ve yolculuk başlamıştı. 12 bilemedin 13 yaşlarında olan bizler yükü sarıp sarmalayan urganları sıkıca tutmuş, güneşe ve rüzgara meydan okurcasına güle oynaya kamyonun üzerinde yolculuk yapıyorduk. Yolculuk boyunca genellikle ipler sıkıca sarılıp, kamyonda yüklerin üzerinde yatıyorduk. Şehre gitmenin ve başkent Ankara’yı görmenin mutluluğuyla kahkahalar atarak, bazen de oturduğumuz oluyordu. Kamyonun kasasının üzerine taşmış yükün üzerinde oturup, türküler söyleyip, kahkahalar attığımız bir sırada Hasan Amca kamyonun camından kafasını çıkarmış bize bağırıyordu: “Ulan eşek oğlu eşekler çabuk yatın, uzanın yerlerinize. Köprüye geliyoruz, kafalarınız kopar yoksa.” Hasan Amcanın bu sözlerini duyar duymaz oturduğumuz yere birdenbire uzandık. Birkaç yüz metre sonra bir köprünün altından geçtik. Hasan Amca bizi vaktinde uyarmamış olsaydı hem sevgili arkadaşım Ahmet hem de ben o gün kafalarımızı köprü altına bırakmıştık.
YOKSULLUK VE KİMSESİZLİĞİN ZORLUĞU
Köyümüzden Ankara’ya kadarki 500 kilometrenin üzerindeki mesafeyi kamyonun üzerinde gelmiştik. Yoksulluk, ulaşım alternatiflerinin yokluğu ve kimsesizlik gibi zorluklar bir araya gelmişti, ama biz sağ salim bu yolculuğu tamamlamıştık. Bu süre içinde de bir polis kamyonumuzu durdurup da küçük yaştaki biz çocukların böyle bir yolculuk yapamayacağının uyarısını yapmadı.
Hem Ahmet’in hem de benim çocuklarımız oldu. Kendisiyle bu konuyu bir daha konuşma olanağımız olmadı. Baba olduktan sonra çocuklarımızı kamyon veya traktörlerle değil yolcu etmek, arabalarda kemer takmadan hareket etmeye bile gönlümüz razı olmamıştır. Çocuklarımızın uçak, tren, otobüs veya otomobil ile yolculuklarının başlangıcından bitimine kadar yüreğimiz anne baba olarak pır pır etmektedir. Bu anımı çocuklarıma cesaretim olup da anlatmadım. Oğlum ve kızımdan alacağım cevap kesinlikle gözleri yaşlı, “Baba siz deli miydiniz?” olurdu. Yok yok biz deli değildik, yoksul, sahipsiz ve bilmemekti bizimki.
Değerli Aydinlik.com.tr okurları.
Aydinlik.com.tr ekibi olarak Türkiye’de ve dünyada yaşanan ve haber değeri taşıyan her türlü gelişmeyi sizlere en hızlı, en objektif ve en doyurucu şekilde ulaştırmak için çalışıyoruz. Yoğun gündem içerisinde sunduğumuz haberlerimizle ve olaylarla ilgili eleştiri, görüş, yorumlarınız bizler için çok önemli. Fakat karşılıklı saygı ve yasalara uygunluk çerçevesinde oluşturduğumuz yorum platformlarında daha sağlıklı bir tartışma ortamını temin etmek amacıyla ortaya koyduğumuz bazı yorum ve moderasyon kurallarımıza dikkatinizi çekmek istiyoruz.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (yorum yapan diğer okurlarımıza yönelik yorumlar da dahil olmak üzere) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık unsurları taşıması durumunda yorum editörlerimiz yorumları onaylamayacaktır ve yorumlar silinecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisinde aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemi içeren yorumlar da yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur. Bu nedenle bu tarz okur yorumları da doğal olarak Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu ispat edilemeyecek iddia, itham ve karalama içeren, halkın tamamını veya bir bölümünü kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Yorumlarda markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve herhangi bir şekilde ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmayacak ve silinecektir. Aynı şekilde bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmayacak ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Başka hiçbir siteden alınan linkler Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan okura aittir ve Aydinlik.com.tr bunlardan sorumlu tutulamaz.
Aydinlik.com.tr yorum sayfalarında yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yayınlanan Kullanım Koşulları’nı ve Gizlilik Sözleşmesi’ni peşinen okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Bizlerle ve diğer okurlarımızla yorum kurallarına uygun yorumlarınızı, görüşlerinizi yasalar, saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun şekilde paylaştığınız için teşekkür ederiz.