Kanlı ve kirli dolar
2. Dünya (paylaşım) savaşından bu yana dolar dünyada saltanat kurdu.
O saltanatıyla, yoksul ülkeleri, borçlu halkları tüketti, dehşet dengesinde bir dünya üretti.
Para birimlerinin “altın” ile tartılması ve özgül ağırlıkları dağıtılması ABD’yi “kesmedi”..
Bretton Woods “lastikleri” depoya konuldu, kafa-kola alınan kimi Arap yönetimleriyle, petro-dolar sistemi organize edildi..
Öyle bir döngü kuruldu ki; ABD’nin uluslararası para fonları açısından “yetkisi”, Birleşmiş Milletler’deki etkinliğini kat be kat aştı..
Ne ki, üretimin değersizleştirilmesine ve “paranın ticaretine” dayanan sistem, Amerikan halkına evsizlik, işsizlik, güvencesizlik olarak geri döndü..
SAVAŞ SANAYİ SİYASETİ, SİYASET, SÖMÜRÜYÜ BELİRLERDİ…
Savaş endüstrisi halkın siyasi tercihlerini daha acımasızca belirler oldu; çatışma ve kaos simülasyonları, iş hayatının dilinde karşılık buldu; bu tablo, bir zamanlar “özgürlükler ülkesi” olarak tanımlanan ABD’yi, ırk ayrımcılığının o karanlık günlerinin bile gerisine götürdü…
Gerçekten, uygulanan ekonomik ve sosyal politikalar ile zenginler sınıfı parasal anlamda semirirken, orta direk ve alt sınıflar: ‘tenleri, ‘inançları, ‘düşünceleri’ ne olursa olsun; beraberce sömürüldüler ve ezildiler. Doların kağıdı ipektendi, tıpkı insan hayatı gibi, sıradanlaştı…
KENDİNİ DE HALKLARI ZEHİRLEYEN BİR DÖNGÜ…
O arada, “ABD demokrasisi” için “önemli” bir kazanım olan “basın özgürlüğü”nün kıvamı da kıratı da, giderek tartışma konusu haline geldi… Nitekim, Meksika’yla kara sınırlarının iki yakasındaki ve “sorun yaşadığı” kimi Latin ülkelerinin kara sularındaki uyuşturucu trafiğine karşı manevraları “yazabilen” basın, aynı zamanda, Afganistan mücavirinde kavis yapan ve altın hilal diye adlandırılan ve de Avrupa üzerinden Amerika’ya akan uyuşturucu trafiğini, yeterince işleyemediği “söylenen” basındır… İkisi de aynı basındır… Tek gözü; görmezdir!
Daha da ötede, topraklarımıza musallat edilen PKK terör örgütünün de bir ucundan tuttuğu iddia edilen söz konusu “zehir ticaretinde” ABD’li kimi siyasetçilerin, istihbarat unsurlarının ve güvenlik görevlilerinin de “paydaş” olduğu iddia edilmektedir. “Gözü kör olası” dolar piyasadadır; insan satın almaktadır!
KANLI GELİŞMELER VE DOLAR!
Dünya’da dolar saltanatı çok kanlı gelişmelere de konu oldu… Dolar, o nedenle “kanlı bir paradır”!.. Doların yani ABD’nin, hakimiyeti şartsız, koşulsuz sürsün diye; Ortadoğu’da, Magrip’te “bağımsızlıkçı partiler” un ufak edildi, Latin Amerika’ya darbe ihracında, özgürlükçü politikalar izlemek isteyen seçilmiş liderlerin devrilmesinde hep dolar kaldıracı kullanıldı. Dolar rengini kandan aldı!
90’larda Berlin Duvarı yıkılınca tüm insanlık için de enkaz büyüdü. Doların tek rakibi dolardı!.. NATO, Varşova’yı, Amerika ve kömür-çelik birliği temelindeki saf haliyle Avrupa Birliği “bağlaşması”; Comecom’u yenmişti!.. Bir zamanlar rekabet eden bu iki büyük kutup arlarında Bağlantısızlar Hareketinin darı tanesi gibi ezildiği yıllarda, tarımdan sanayiye, uzaydan dış ticarete büyük rekabet yaşadılar. Kötü para iyi parayı gerçekten kovdu!
SİLAHLA GELDİ, HEGEMONYA KURDU!
Bu süreçlerin tümünde ABD, petro-dolar sistemini silahla dayattı.
Teknolojiye, yeniliğe dayalı üretim yapan ülkeler için bile hakça rekabet olanağı sağlanmadı.
ABD ve doları, hayatın tüm yarışlarına 4-0 önde başlıyor, İngiliz sterlini gibi birkaç alakart dışında dünya ticaret sofrasında Amerika’nın tabldotu ve fiyat-listesi mutlak hale geliyordu.
Sadece banknot matbaasına dayalı, kağıt ve mürekkepten başka “engel” tanımayan ABD, şu son salgın ve ekonomik yangın sürecinde bile birkaç ay içinde 5 trilyon dolara yakın para bastı. ABD bunu yaparken, diğer ülkelere değil para basmak, çeşitli ambargolar ile komşuları ve üçüncü ülkelerle ticareti bile yasaklamaktaydı!.. İşte taşları bağlayan ve köpekleri serbest bırakan bu dolar hegemonyası sistemi, FED (ABD Merkez Bankası) dışında tüm merkez banklarını kuşa çevirmeye “yeminli” bir haksız rekabete yol açan ve kendisinden başkasına özgürlük tanımayan, önündeki her engeli de ya satın alarak ya da “yok ederek” aşan, aynı zamanda kirli bir sistemdi. Dolar da dünya da kirlendi!
SON SALGIN ABD İÇİN CİDDİ BİR YANGIN!
Fakat son salgınla bir çırpıda 40 milyon insanın işsiz kaldığı, “dünya için” eskiden ürettiğinin dörtte biri kadarına gerileyen ve kimilerine göre “1929 Buhran kuşağına” gömülen ve de kredi, finansman, sigorta yönünden Bermuda Şeytan Üçgeni girdabına giren ABD, bir siyahi vatandaşının polis tarafından hunharca öldürülmesiyle başlayan ve özünde büyük adaletsizlik düzenine bir isyanı taşıyan “olaylarla”, artık kendi sistemi kendi evinde tartışılır hale gelen bir ülkedir… Dolar çaptan düşmektedir!
SİMYA DÖKÜLDÜ, KİMYA BOZULDU!
Öte yandan doların dağıtım/tasarruf/dolaşım açısından simyası bu şekilde lime ilmek “dökülürken”, doların arkasındaki başat unsur olan “silah gücünün” fiyakası ve kimyası da ülke, bölge bozulmuştur ve bozulmaktadır…
Irak’ta, Suriye’de “ricat eden” bir Amerika vardır.. Venezuela’da, Küba’da, İran’da; ABD’ye karşı direnen ülkeler, işte “bu dirençleri” nedeniyle -her türlü zorluğa karşın- halklarıyla bütünleşir iken, ABD halkı kendi içinde bölünmekte ancak yönetimlerine karşı itiraz noktasında birleşmektedir. Dolar, kendi kendini amorti edemez haldedir…
ULUS-DEVLETLER, ÜRETEREK DİRENCİ ÖRÜYOR!
Doların saltanatını tüm bu gelişmeler salladı kuşkusuz ve gerçek bir “ikame düzenin” oluşturulması giderek gündeme geldi; geliyor, gelecek…
Bir yüz yıla yakındır hükümranlık kuran dolar karşısına, onun silahlarıyla çıkmak gerekti.
O silahlar, o “cephane”; silah sanayindeki gelişmelerin yanı sıra, üretim, tedarik, mal değişim, fiyatlandırma ve kur düzenekleri ve bunların ikili ve çok-taraflı kabulü ile tahkim edilebilirdi… Öyle de oldu ve olmakta… Bugün, Çin, Hindistan gibi ülkeler, teknolojinin ışığında parlayan yıldızlar gibiler; geçmişte Atlantik’te ne varsa benzeri hatta daha fazlası, üstelik daha uygun koşullarda bu ülkelerde de üretiliyor; öte yandan petrol-gaz üretimi ve tedariki konusunda iktisadi açıdan Avrupa’nın “en sağlam” kalelerinden biri olan Almanya bile Rusya ile yakınlaşmaya çalışıyor. Avrasya hücum botu geliyor!
DÜNYA BANKASINDAN… BRICS’E, ŞİÖ’YE…
BRICS gibi, Şangay gibi iktisadi birliktelikler yükseliyor; üçüncü dünya başta, “biz” de dahil hemen her ülkeye iktisadi iş birliğini (seçeneklerle) derinleştirme fırsatları sunuluyor; Asya yatırım bankalarına, Dünya Bankasına -rakip değil- tamamlayıcı bir anlayışla daha somut işlevler kazandırılmasına uğraşılıyor… Artık dolar tanımazlık değil dolara sığmazlık ve ABD’ye sığınmazlık var!
YOKSULLAR UMUTLA BEKLİYOR
Gelişen bu yeni sistemler, dünyanın yıllık toplam hasılasının bir buçuk katına yakın “borçları” nedeniyle sürdürülebilir üretim ve temel sağlık maddelerini tedarikten yoksun kalan ve büyük haksızlıklara uğrayan tüm ülkelerin; yoksulların; dikkatini çekiyor.
İşte bu koşullarda, doların eskisi gibi koşulsuz egemenliğini sürdürmesi giderek olanaksızlaşıyor.
Türkiye’miz de dahil bir çok ülke borç yükümlülüklerinin paylaşılması anlamına da gelen swap mekanizmasını çalıştırmaya kararlı görülüyor... Dolar dışında “kendi para birimimizle ticaret” anlayışı, siyaset üstü bir yaklaşım olarak belirliyor ve dünya, daha eşitlikçi, hakça bir sistemi hep birlikte arıyor… Doların kurtuluşu, doların dışında beliriyor!
DOLAR DIŞINDA NASIL TİCARET YAPILABİLİR?/ÖNERİLER!
Türkiye, Rusya, Çin, Venezuela, Irak ve daha bir çok ülkenin “kendi para birimleriyle” ya da bir başka anlatımla dolar dışında ticaret yapmaları için, bu ülkelerin altın stoklarını temel almaları, uluslararası bir yatırım ve kalkınma banka sisteminin oluşturularak bu ticaretin “arkalanması”, ilk başta bir yıl için aralarındaki kuru sabitleyerek işlemler yapmaları ve sonrasında GSMH ve dış ticaret kapasitelerine göre nesnel bir şekilde kuru yenilemeleri, tercihen her kıtadan en az bir ülkenin bu sisteme başlangıçta dahil edilmesi, gereğinde dolar veya euro cinsinden paraya duyulan ihtiyacın da bir şekilde sübvanse edilmesi için dahil oldukları uluslararası (yatırım ve kalkınma) bankasının destek sağlaması gibi konular önemlidir. İlk kalkış zordur, sonra seyir yoluna girer!
TÜRKİYE’MİZ İÇİN ÖNERİLER…
Tüm bu koşullarda “yeni bir dünyadaki yerimizi almak” için, öncelikle tasarrufa yönelmeli, planlı kalkınmaya önem; TL’ye değer vermeliyiz. Kamu işlerinde “dolar telaffuzunu” tercih etmemeli, bölge ülkeleri başta ikili ve çok taraflı iktisadi ilişkilerimizi derinleştirmeli, Ege ve Akdeniz’de Mavi Vatan kavramına ve verimine sahip çıkmalıyız. Paramızın ardındaki güç olan savunma sanayimizdeki gelişmeleri sürdürmeli, teknolojik yeniliklere, değişim değeri yüksek mal üretimine, ürün deseninde çeşitlendirmeye yatırım yapmalı, o arada, kalkınmayı bütünsel bir temelde ele alarak, kültür ve sanat ve bilim alanında da “yumuşak gücümüzü” en üst düzeylere çıkarmalıyız…Tüm bunlar dengeli bir kalkınma ve gelişen dünyada daha etkin bir konum elde etmemiz açısından da yaşamsaldır. Unutmamalıyız.
PİYASALAR İÇİN ADALET, EKONOMİLER İÇİN EŞİT ŞANS!
Gerçekten bütün bu gelişmeler, “doları öldüren” değil dolar veya herhangi bir başka para biriminin hükümranlığıyla “iktisadi cinayetleri” önleyen daha dengeli bir düzenin kapılarını açabilecektir… Bu durumun bir yansıması olarak, üreten, emek veren her ülke halkı için “sosyal adalet, gelir dağılımında hakkaniyet” gibi düzenlemeler/reformlar da gündeme gelebilecek, o arada, tüm insanlığa da Amerikan halkına da özlediği refah sağlanabilecektir. Gelişen dünya koşullarında “kanlı ve kirli dolara” da, herhangi bir başka para birimine de “güzelliğin on para etmez bendeki bu sevda olmasa” gerçeğinden hareketle, gereğinden ve ederinden fazla değer atfetmemeliyiz. Bu ise ancak; çeşitlenen ve derinleşen ticaret, teknolojiyle donatılan üretim, uluslararasında işleyen değişim ve hukuki garanti koşullarını sağlamakla daha mümkün olur.
Her anlamda ve her alanda hakça bir birikim, değişim, üretim ve bölüşüm düzeni için; gücümüzü, deneyimlerimizi birleştirmeli ve bu hedefler doğrultusunda, halkımızı da ekonomik açıdan ve sosyal anlamda güçlendirmeliyiz...
Başarmalıyız!