A+
A-
Kararnamelerle ekonomiyi yönetmek
Yayınlanma:
Bağlantıyı Kopyala
Anayasa değişikliği ile yasal düzenlemeler iç hiyerarşisi de değişiyor. Anayasa, kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge şeklinde sıralanan hiyerarşide KHK ile tüzük ortadan kalkıyor. Tebliğlere de gerek kalmayacak.
KHK, olağanüstü hal zamanlarında Bakanlar Kurulu tarafından Anayasamızın 121. maddesine göre çıkarılan kararnamelerdir. Tüzükler ise Bakanlar Kurulu tarafından kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak ve Danıştay’ın incelenmesinden geçirilmek şartıyla yaptığı düzenlemelerdir. Bu iki düzenleme ortadan kalkıyor yerine kararname ve yönetmelikler geliyor. Bütün bunları çıkarma yetkisi Cumhurbaşkanı’na veriliyor.
BÜTÇENİN PATRONU CUMHURBAŞKANI
Bütçeyi hazırlama ve Meclis’e sunma görevi Cumhurbaşkanı’nda. Bütçe Kanunu Meclis’te kabul edildikten sonra bunun yürütme yetkisi Cumhurbaşkanında olacak. Mevcut anayasamızda yer alan “Devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamaları, yıllık bütçelerle yapılır” hükmü “kamu idarelerinin ve kamu iktisadî teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamaları yıllık bütçelerle yapılır” şeklinde değiştirilmiştir. Mevcutta devlet kavramı vardır. Bu kavram yeni değişiklikte kaldırılıyor.
Cumhurbaşkanı kararnameleri ile de bütçe ödenekleri artırılamayacak. Ancak Bütçe Kanunu'nda genel bütçenin yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı’na geçecek. Bütçede kanunun öngördüğü aktarma, ekleme, devir ve iptal işlemlerini yapmaya da maliye bakanı yerine Cumhurbaşkanı yetkili olacak.
MALİYE BÜROKRASİSİ TARİH OLUYOR
Türkiye’nin idare hukuku ve bütçe geleneğinde maliye bakanları bütçenin patronudur. Çünkü eli en sıkı bakan maliye bakanıdır. Maliye bürokratları da devletin tek kuruşunu boşa harcatmayan ve bu nedenle de sevilmeyen memurlardır. Şimdi bu gelenek ortadan kaldırılıyor, örtülü ödeneği bol bol harcayan ve maliyeci olmayan Cumhurbaşkanı'na yetki geçiyor.
Burada esas sorun bütçeyi Cumhurbaşkanı'nın düzenlemesidir. En küçük memura kadar atamaya yetkili Cumhurbaşkanı'nın maliyecileri Cumhurbaşkanı'nın istediği doğrultuda bütçe kalemlerini düzenleyeceklerdir. Oysa klasik maliyeciler talimatla bütçeyi hazırlamazlar(dı). Gerçi AKP dönemimde eski maliyecilik ruhu da bitti, ama yine de bir kırıntı kalmıştır diye umut besliyoruz.
BAKANLAR MEMUR OLACAK
Anayasa değişiklikleri ile bakanları bugün ki müsteşar olarak kabul edebiliriz. Bugünkü bakanların yerini Cumhurbaşkanı yardımcıları alacak. Büyük ihtimalle çok sayıda yardımcı olacak.
Bunun ne sakıncası var, şeklindeki soruya şu cevabı vermek uygun olur. Türkiye’nin kökleşmiş idari yapısı, bürokratik geleneği ve bürokrasinin ülke menfaatleri söz konusu olunca anında tepki koyan kimyası var(dı) Bu ortadan kalkıyor, kaldırılıyor. Çünkü hayırcı bürokrasisinden liberal ve piyasacı ekonomi aktörleri memnun olmazlar. Bu nedenle iş bitirici bir bürokrasi fütursuzca ve plansızca yapılacak kamu yatırımları, teşvikler ve geniş bir manevra alanı için gereklidir. Yeni bürokrasi bu anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanının patronajında sağlanıyor. Bunun sonucunda mali disiplinin yok olması ve harcamaların artmasından ciddi biçimde endişe ediyoruz.
MALİ KANUNLARDAKİ HADLER
Türk Ticaret Kanunu, Vergi Kanunları başta olmak üzere birçok mali konuları ilgilendiren konularda oranlar, miktarlar, tarifeler vardır. Bunları belli bir tavanı aşmamak ve tabanın altında düşmemek üzere belirleme yetkisi Bakanlar Kuruluna (BK) verilmiştir. BK da bu yetkisini genellikle yılsonlarında kullanır.
Şimdi bu yetki tümüyle Cumhurbaşkanı’na geçiyor. Cumhurbaşkanı kararnamelerle bu yetkiyi kullanacak. Kullansın, ne var ki BK kullandı bir şey mi, oldu, sorusuna verilecek cevap şudur: Bakanlar Kurulunda ortak akılla veya en azından tartışılarak, bürokrat da dinlenerek kullanılan yetkinin şimdi tek adam tarafından danışma ihtiyacı duymadan çok güvendiği yardımcısının sözleri ile kullanılmasının ciddi sakıncaları doğacaktır.
ANAYASAYI ÇİĞNEYEN…
Seçildiğinden beri fiili eylemleri ve konuşmaları ile anayasayı ihlal eden ve niye ihlal ettiğini seçimle iş başına gelmesiyle ve milli iradenin gereği olarak açıklayan bir Cumhurbaşkanı'nın kararnamelerde kanunların sınırlarını zorlayacağını tahmin etmek zor olmazsa gerek.
Biz şahsen ülkenin ekonomisine hayat veren hukuki ve bürokratik yapının kimyasının bozulacağından ve bundan da ülkenin zarar göreceğinden ciddi biçimde kaygı duyuyoruz.
Lütfen bizi de anlayın; kaygı duymak da bir haktır…