Kartepe: AKP’nin 15 Temmuz darlığı
Geçen hafta İzmit’teydim.
Kartepe’deki toplantı için.
Konu: “15 Temmuz ve Darbeler”.
Ev sahibi: AKP’li Kocaeli Büyükşehir Belediyesi.
Üç gün sürdü.
“İç”ten, “dış”tan 180 kadar konuşmacı.
30’dan fazla oturum.
15 kadarını izleyebildim.
Aralarda ve akşamları görüşmeler yaptım.
***
Toplantının “var”ları ve “yok”ları.
Bir: İyi niyetli bir adım.
Belediye, “Davos”a özenmiş.
Fakat: İbrahim Kalın “öykünmeyi” eleştirdi.
***
İki: Genel görüntü.
Ölçek: Büyük.
Konular: Geniş.
Konuşmacılar: Çok.
Muhteva: Zayıf.
Söylem: AKP retoriği.
Bilgi ve fikir üretimi: Talep de yoktu, arz da.
Bir-iki istisna... O kadar.
***
Bir akademisyenle bunları konuştuk.
AKP’nin strateji kuruluşlarından birinde yönetici.
İtiraz etmedi.
Mazeret beyan etti: “Tecrübemiz az. Henüz fikir üretecek birikimde değiliz.”
***
Devam edelim.
Üç: Toplantı neredeyse “sınır”sız büyüktü.
Ama bazı “sınır”lar ihmal edilmemişti.
Mesela: Sempozyum, sola ve Atatürkçülüğe kapalıydı.
Oysa: Liberaller vitrinin görünür yerinde.
Kendileri de biliyordur: Barikai hakikat, müsademei efkardan doğar.
Yani: Hakikat ışığı, fikirlerin çarpışmasından doğar.
Fakat: Yapamıyorlar.
***
Milli Görüş’ün kıdemli isimlerinden biriyle görüştüm.
İki tespitimi aktardım.
Tekelcilik aslında AKP’nin de çıkarına değil.
Liderliğin siyaset dili ayrıştırıcı.
Samimiydi.
Dedi: “Katılıyorum”.
***
Dört: AKP’nin 15 Temmuz sunumu fazlasıyla sorunlu.
Kıskanç.
Paylaşmak istemiyor.
Kendi “destan”ını yazma hesabında.
Niyet: Buradan bir “kurucu meşruiyet” üretmek.
Amaç: “Yeni devlet”.
***
Beş: “Yeni devlet” gündeme getiriliyorsa...
“Eski”si yıkılmıştır.
Zaten 15 Temmuz’dan beri olan şu:
AKP, bütün milli günleri 15 Temmuz “sos”uyla sunuyor
Bir soru: Sizce milli vicdana kabul ettirmeleri mümkün mü?
Milli Mücadele’nin karartılmasını... Ya da 15 Temmuz’la eşitlenmesini.
***
Altı: 15 Temmuz tekelciliği bir yetmezliği teyid ediyor.
AKP: İkinci Kurtuluş Savaşı verdiğimize gerçekten inanıyorsa...
Yapması gereken: Davaya bütün milleti ortak etmektir...
Milletin davasını tekeline almak değil.
Maalesef: İkincisini yapıyorlar.
“Tiyatro” diyenlere psikolojik alan açıyorlar.
***
Yedi: Toplantının bir başka yönüne dikkat...
AKP’ye yakın kıdemli akademisyenler de pek yoktu.
İki ihtimal: Ya gelmediler... Ya da çağırılmadılar.
***
Biraz arka plana baktım: Gelmek istememişler.
Sebep:
Toplantıyı fazla “arabesk” bulmuşlar.
Yani: Dar. Yetersiz. Sen, ben, bizim oğlan hesabı.
***
Önemlidir bu. Düşünelim. Konuşalım.
Hatırlansın? Tayyip Erdoğan ne demişti?
“”Siyasi olarak iktidar olmak başka bir şeydir. Sosyal ve kültürel iktidar ise başka bir şeydir. Biz 14 yıldır kesintisiz iktidarız. Ama hâlâ sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda sıkıntılarımız var” (28.5.2017).
***
“Sosyal ve kültürel iktidar” ne demek?
Siyaset literatüründe “ideolojik hegemonya” derler buna.
Günlük deyimle: Fikri üstünlük.
Bir kural: İdeolojik hegemonya kuramayan siyasi iktidarlar sürmez.
***
Sonuç:
AKP diyor ki: Fikir üretemiyorum.
“İdeolojik hegemonya” kuramıyorum.
“Fikir”ler nerede üretilir?
Elbette, öncelikle akademiyada.
AKP’nin durumu ne?
Görünen: “Kendi” akademisyenlerini bile cezbedemiyorlar
Anladığım: AKP, güven vermiyor.
***
Son bir not:
Toplantının en önemli artısı ilahiyat fakültesi hocalarıydı.
Özetle: Şaşırdım... Sevindim...
Farklı branştan hocalar.. Özellikle felsefeciler.
Samimi sohbetlerimiz oldu.
Dinlediklerim ve tanıştıklarım üzerinden söylüyorum.
Dilleri çözülmüştü.
Kendilerini siyasi çerçeveyle sınırlamadılar.
IŞİD ve FETÖ tecrübeleri üzerinden...Yeni şeyler söyleme rampasındaydılar.
Umutlandım.
Devam edeceğim...