Kassandra laneti
Çocukluğum Ankara’nın bir gecekondu semtinde geçti. Romanlarımın, öykülerimin çoğunda buraları anlattım. O yıllarda mahallemizde okuyabilen iki üç gençten biriydim. Komşu teyzeler bana imrenirler, kendi çocuklarının da benim gibi okumalarını isterlerdi. Duşağı kesilirken ya da diş hediği yenirken birkaç çocuğun ağzına tükürmemi istemişlerdi. Ben de onları kırmamak için tükürür gibi yapmıştım. Hayatlarını yazdığım kimi şampiyonların öykülerinde de karşılaştım, köylü kadınlar çocuklarının ünlü pehlivanlar gibi olması için ağzına tükürmelerini isterlermiş. Aslında bu gelenek başka kültürlerde de çok eskilere gidiyor. Mitolojideki Kassandra öyküsünde böyle bir şey var. Kassandra geleceği görme yetisine sahip olmayı dilermiş. Apollon kendisiyle birlikte olursa ona bu yetiyi vereceğini söylemiş. Kassandra öneriyi kabul etmiş, Apollon ağzına tükürmüş, ancak Kassandra Apollon ile birlikte olmamış. Bunun üzerine Apollon onu lanetlemiş; Kassandra geleceği görmesine görürmüş ama bunu kimseye anlatamazmış.
Nitekim Truva Atı’yla gelen tehlikeyi önceden görmüş, ancak kimseyi inandıramamış.
Ahh, bu Truva Atı’nı anlatmak demek ki çok zormuş.
Bu gün psikolojide gerçeği bilip de çevresine anlatamamaya Kassandra Kompleksi deniyor.
Her şey gözlerimizin önünde oldu aslında, geleceği bilmeye gerek yok ki… Truva Atı’na benzetilen bir ekip CHP’yi kaset komplosuyla ele geçirdi. Gazetemiz gerçeği herkesten önce gördü, ancak anlatmakta zorlandı. Aydınlık, Kılıçdaroğlu ve ekibiyle ilgili ne dediyse doğru çıktı. Altı Ok’tan uzaklaşacaklarını, Atatürkçüleri partiden temizleyeceklerini, PKK’ya ve FETÖ’ye yakın bir siyaset izleyeceklerini, bu nedenle de iktidar olamayacaklarını ta 13 yıl önce yazdı. Bugün gerçek ortada. Atatürk’e kefere diyenler, katliamcı, faşist, maymun diyenler, soyadından bile hoşlanmayanlar, soykırım yaptık diyenler partide önemli yerlerde. Seçimlerde Ergenekon tetikçileri liste başlarında yer aldılar. 39 siyasal İslamcı CHP oylarıyla Meclis’e girdi. Şimdi de tabanı Hüda Par’a ısındırmaya çalışıyorlar. Son gürültü Atatürk’e maymun diyen bir danışman yüzünden koptu. Atatürk mezarından çıkıp gelseydi, Sabahattin Ali’nin şu dizelerini mırıldanırdı herhalde: Kimlerin koynuna girdin, öpmeye kıyamadığım? Yıllardır Cumhuriyet’i tek bir cepheden yıkamayacaklarını anlayanlar, CHP’yi de kullanarak çok yönlü bir kuşatma altına aldılar. Tehlike bu gün çok daha büyük!..
Gözler öylesine küllenmiş ki, bunları hâlâ göremeyen CHP’liler var. Şu günlerde Tevfik Fikret’in bir dizesi geliyor aklıma: Düşman diyoruz; nerde bu? Hariçte mi, biz mi?
Bunca yanlışa, bunca yenilgiye karşın Kılıçdaroğlu yerinde kalsın diye bin dereden su getiriliyor. Adam yenilgi şampiyonu olmuş, burnundan kıl aldırmıyorlar. Birtakım ezberlerle gençleri kandırmaya çalışıyorlar. CHP geçmişte de hiç seçim kazanamadı diyorlar örneğin. Hayır, doğru değil. CHP 1961 seçimlerinden birinci parti çıktı, İsmet İnönü dört yıl süren hükümetini kurdu. 1970’lerde Ecevit döneminde seçimlerden hep birinci parti olarak çıktı, kısa sürelerle de olsa iki kez iktidar oldu. Ecevit % 43’le hükümet kurmakta zorlandı, salt seçim sistemi yüzünden iktidarı uzun sürmedi. Bu günkü sistem olsaydı Ecevit iki kez koalisyonsuz hükümet kurabilirdi. İktidarda kısa süre kalsa bile seçimlerden birinci parti çıkmak önemliydi, tabana, sol düşünceye ayrı bir güç veriyordu. 12 Eylül darbesi solun önünü kesti. 1990’larda sol iki kez daha hükümet ortağı oldu. CHP karşısında hiçbir parti 8-10 yıldan fazla dayanamadı, sonunda hepsi tarihin çöplüğüne gitti. CHP dimdik ayakta kaldı. Şu son 22 yılda CHP iktidara uzak kaldı. Bu 22 yılın 7 yılı Baykal’la geçti, o dönem AKP’nin ilk yıllarıydı, topluma umut verdikleri, büyük hatalar yapmadıkları bir dönemdi. Hatalar, krizler başladı, CHP tam yükselişe geçerken Baykal Fetöcülerin kaset komplosuyla gitti. Kılıçdaroğlu’nun on üç buçuk yılı partideki Atatürkçüleri temizlemekle geçti, Cumhuriyet karşıtlarını kucakladı, oyunu bir milim artıramadı. Çalıp çırpmıyormuş… CHP’nin başına hiçbir zaman çalıp çırpan bir adam geçmedi ki… Başarılı olamayan çekip gitti, kimse cıncık bulmuş deli gibi koltuğa sarılmadı.
Bütün bunları önceden gören tek gazetedir Aydınlık… CHP’liler neden düşman oldular diye düşündüğüm olur. Acaba bir üslup ya da strateji hatası mı yapıldı? Yazılar sert miydi? Belki bir üslup hatası ... Olabilir… Kızı kötü yola düşen babaya durumu anlatmak zordur. Ona göre bir dil kullanacaksınız. Birden “Kızınız kötü yola düştü, baştan çıktı” derseniz, adam tepki gösterir, “benim kızım yapmaz” der. Bir kısım CHP’lide hâlâ durum bu, “benim kızım yapmaz” havasındalar.
Şunu da söyleyeyim ki, son yenilgiden sonra uyananlar çoğaldı. Aklımızı başımıza toplamak için umarım bir yenilgi daha beklenmez.
Aydınlıkçılar Kassandra lanetini yaşadılar, bütün şu yaşadıklarımızı, gerçeği, olacakları önceden gördüler ama anlatamadılar.
Seçimlere doğru CHP’ye oy almak için eski mahalleme giderdim. Seçimler yaklaşırken gene gideceğim. Ağzına tükürdüğüm, daha doğrusu tükürür gibi yaptığım çocuklar büyüdüler şimdi. Onlara Kılıçdaroğlu’nu anlatacağım. Atatürk’ün kurduğu parti kimlerin koynunda, bunu anlatacağım.