23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kaya Özsezgin

Ekrem Kahraman

Ekrem Kahraman

Eski Yazar

A+ A-

Yakın tanıdıklarınızın ölümlerine çok üzülürsünüz. Fakat bazıları üzülmenin çok ötesine geçer; içinizin cayır cayır yandığını hissedersiniz! Kişiliği, yakınlığı, anlamı, bir daha olmayacak olması insana öyle yaman koyar ki. Kaya Özsezgin’inki öyle oldu: derin bir keder bıraktı bende. Adının bir köşe yazısına başlık olacağını hiç düşünmüş müydü acaba?
Yiğidin hakkı yiğide! Kaya Abi “tam zamanı”ların adamıydı. Olacakları tam zamanında öngörmüş, tam zamanında, tam kıvamında, tam olması gereken bir söylemle söylemişti sözünü. Göz göre göre gelen bu büyük ahlaki, felsefi, kültürel, siyasi sefaleti görmekle kalmayıp sonucuna katlanmayı da göze alarak büyük toplumsal travmaya karşı tam zamanında direnişe geçti. Konuştu, yazdı, gereğini tam zamanında yerine getirdi. Çoğunluk geleni göremez, görse de riske girip gereğini yapmaz, dışlamalardan, başına geleceklerden tırsar, elini, zihnini, yazılarını, konuşmalarını geri çeker. O asla kendini korkak etmedi. Zaten alabildiğine olgun olan söylemini de bozmadı. Öfkelenmedi, söylenmedi, geride durmadı. Siyasi tercihini de, düşünsel, sanatsal, kültürel safını da tam zamanında gösterdi. Küresel terörün ve kültürel kuşatmanın aşırı arttığı bir zamanda Vatan Partisi’ne katıldı. Aydınlık’ta yazılar yazdı. Ulusal Kanal’da program yaptı. Ne, niye nasıl oluyordu, ne, nasıl, niçin öyle yapılmalıydı, anlattı durdu. Çoğu aklı başındaymış gibi görünen entelektüelin, sanatçının üç kuruşluk para, makam ve huzur uğruna gözlerini, aklını, kalbini körleştirdikleri “Ergenekon, Balyoz süreci saldırganlığı”nın en azgın günlerinde Silivri önlerine dikilmekten çekinmedi.
Akıl almaz 15 Temmuz Amerikan saldırısının arkasından gazetelerde, dergilerde yazılanlara, televizyonlarda konuşanlara, konuşulanlara bakıyorum da hepsi allame kesilip telaş ve korku içinde günah çıkarmaya çalışıyor. Dünün körleri, akılsızları, çıkarcıları hâlâ o kadar dangul dungullar ki darlıkları, riyakarlıkları, hinlikleri, cahillikleri 10-15 yıldır üstlerinden düşmüyor. Giysileri hâlâ aynı, kelimeleri, gürültüleri aynı, sadece yönlerini dönmüşler. Yok efendim FETÖ’ymüş! Yok efendim şöyleymiş; nasıl da her yere sızmışlarmış?
Kaya Abi kişiliğiyle zamanının, çağının, kültürünün, insan olan insan ahlakının adamıydı. Sonradan görme sözde çağdaşlardan değildi. Aydınlanma ve Cumhuriyet devrimini, moderni, kurutulmuş postmoderni, çağdaş sanatı zerre zerre, sözcük sözcük, sindire sindire alın teriyle, özveriyle ve inanarak keşfetmiş; bütün ömrünü buna vermişti. Dünyanın, Türkiye’nin, çağdaş sanatın aslında neye doğru evrildiğini tam zamanında görmüştü. Cumhuriyetin adım adım nereye savrulduğuna, bu savruluşun arkasındaki neoliberal küreselleşme arpalıkları, makamları karşısında bazılarının nasıl da kişiliksizleştiklerine tanık olmuştu. O, bu ahlaki kültürel çöküşe, bu “vur patlasın, çal oynasın” görgüsüzlüğüne, bireysel toplumsal trajediye asla teslim olmadı. Fakat ölümü kesinlikle zamansız geldi.
Kaya Özsezgin, bu Aydınlık gazetesinin, kültür sanat cephesinde risk üstlenmiş yol arkadaşımdı. Dostumdu. Siyasal, entelektüel, sanatsal, kültürel dert ortağımdı. Sırt sırta vermiş olduğum bir kültürel, siyasal direnişçiydi. Aynı geminin içindeydik, ben bunu hep hissettim? Bildiğim, onun da fazlasıyla hissettiği ve bildiği. Beyoğlu sokaklarının, Teşvikiye galerileri ve kafelerinin, Hüsrev Gerede caddesinin dili olsa da konuşsa.
Başta Cumhuriyet olmak üzere yıllarca birçok gazetede sanat yazıları yazmış, fakat neoliberal küresel saldırıyla birlikte gazetelerin tek tek ele geçirilmesi sonucu çoğu Cumhuriyetçi yazar gibi onun da yazması engellenmişti. Kolay karşı durmalar, kolay söz söyleme zamanları değildi. Risk alınması, öne çıkılması gereken zamanlardı. Fakat o güncel zırtapozluklara teslim olmadan inandığı sanatı, sanatçıları, Cumhuriyet’i, kültürü karşılıksız savunmayı, ne yapılması gerekiyorsa onu daha bir inançla, dirençle yapmayı hiç aksatmadı.
Kayda girsin diye yazıyorum: çoğu uyurgezer bilmez ama o bir Aydınlık eylemcisiydi de. Protesto için sokaklara çıktı. Gazetesinin ekonomik zorlanmalarında destek için toplu gazete satış kampanyalarına katıldı. Aydınlık arşivlerine girerseniz yazarı Kaya Özsezgin’in İstiklal Caddesi’nde gazete satışı sırasında elinde Aydınlık’la dimdik fotoğraflarını görürsünüz.
Allah kendisinden razı olsun! Toprağını bütün öteki iyi kulları kadar gani gani rahmet eylesin!