Kazakistan’da olayları kim başlattı
Kazakistan’da 2 Ocak’ta başlayan turuncu kalkışma girişimi, bölge ülkelerinin dirayetli ve kararlı tutumuyla büyük ölçüde bastırıldı. Türkiye, Rusya, Çin, Türk Cumhuriyetleri ve öncelikle sahada doğrudan olaylara müdahil olan Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü, Şanghay İşbirliği Örgütü ve Türk Devletleri Teşkilatı, ABD’nin bu atağını ortak tutum alarak püskürttü.
Misyonları, Washington’un gösterdiği hedeflere atış yapmak olan bir kesimin dışında, olayların arkasında ABD’nin olduğu herkesin ortak değerlendirmesi. Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev, olayların dış destekli bir terörist saldırı olduğuna dair kanıtları dünyaya açıklayacaklarını belirtti. Fakat olayların başından itibaren bölük pörçük de olsa kamuoyuna farklı kaynaklardan yansıyan bilgiler, tertip merkezini ele veriyor.
İÇERİDEKİ EL
Kazakistan yönetiminin ilk tedbirlerinde olayların arka planını aydınlatmaya yönelik ipuçları var. Öncelikle, olayları tetikleyen LPG zammını yapan şirketin yöneticileri gözaltına alındı. İlk protesto gösterisinden bir gün sonra 3 Ocak’ta, Zhanaozen şehrinde gaz işleme tesisi müdürü Nakbergen Tulepov gözaltına alındı. Mali İzleme Kurumu, LPG fiyatını “sebepsiz yere yükselten” Tulepov hakkında soruşturma başlattı. 8 Ocak’ta da, komplodan şüphelenilen 180 perakende LPG satıcısı hakkında soruşturma başlatıldı.
Geçerken belirtelim, doğal gaz kaynaklarının önemli bir kısmı ilk protestoların patlak verdiği bölgelerde, Atyrau (%43), Mangistau (%29) ve Batı Kazakistan’da (%19) yoğun.
Kazak gaz piyasasının kontrolüne sahip olan şirket, doğrudan ve dolaylı olarak gaz üretimi, tedariki ve nakliyesine hakim olan devlete ait petrol ve gaz şirketi KazMunayGas (KMG). Kazakistan’da doğal gaz piyasasının özelleştirilmesi için uzun süredir Batılı şirketler lobi yapıyor. 1991’den sonra Kazakistan’a üşüşen Batılı dev petrol şirketleri bu konuyla ilgili çok yönlü baskı uyguluyor. Kazakistan’ın petrol denizi olarak nitelelen Tengiz sahasından petrol çıkarılmasında Chevron’un önemli ölçüde kazandığı bir imtiyazı var. Chevron gibi Batılı enerji şirketlerinin Kazakistan devleti içinde de ağlar oluşturduğu biliniyor.
Öte yandan ilginç bir ayrıntı da şu: Eski Sovyet coğrafyasında başta enerji olmak üzere birçok alanda faaliyet yürüten uluslararası bir hukuk firması olan Grata International adlı bir kuruluşun Kazakistan’daki gaz piyasasının özelleştirilmesiyle ilgili Şubat 2021 tarihli bir raporunda “sosyal isyan”a işaret edilmesi dikkat çekiyor:
“Kazakistan’daki farklı paydaşlar arasında, gaz fiyatlarının serbestleştirilmesi ile ilgili sert ve iyi düşünülmemiş herhangi bir önlem, ülkenin gaz şebekelerini genişletme planını tehlikeye atabilir, ülkenin uzak bölgelerine gaz ulaştırılmasına ve gaz tarifelerinin kontrolsüz büyümesine neden olabilir ve hatta sosyal isyanlara yol açabilir.”
DIŞARIDAN GELENLER
Yine Kazakistan ve Rus basınına yansıyan bilgilerden öğreniyoruz ki, 9 Ocak’ta Alma-Ata’da gözaltına alınan bir Kırgızistan sakini, 200 dolar karşılığında protestolara katıldığını itiraf etti. Kazakistan İçişleri Bakanlığı, 5 Ocak’ta Alma-Ata’ya aynı anda 20 bin iyi silahlanmış militanın geldiğini açıkladı. Cumhurbaşkanlığı basın servisinin açıklamasına göre ise, olayları bastırmak için düzenlenen operasyonlarda çoğu yabancı olan 5 bin 800 kişi polise getirildi. 10 Ocak’ta Kazakistan Dışişleri Bakanlığı, kalkışmaya katılanlar arasında “cihatçı” terör örgütlerinde eğitilmiş, savaş tecrübesi olan kişilerin olduğunu söyledi. Tacikistan Devlet Başkanı İmamali Rahmonov, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün güney sınırları civarında 6 binden fazla militanın bulunduğunu söyledi.
Peki kimdi bunlar? Bu sorunun yanıtını da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun geçen yılın sonunda yaptığı bir açıklamada buluyoruz. Süleyman Soylu 29 Aralık 2021’de Bursa’da katıldığı bir toplantıda şunları söylüyor:
“Rakka’da yani Suriye’nin Rakka’sında bir tek mantar tabancası patlatmadan PYD/PKK terör örgütü, Rakka’dan DEAŞ’ı tasfiye etti, Amerika’nın gücüyle. Peki nasıl oldu bu? Peki nereye gitti bu insanlar? Yine onların yönlendirmesiyle beraber iki yere gittiler. Biri Sina Çölleri, birisi de Afganistan ile Çin arasındaki vadiye. Peki sonra ne oldu? Sonra Amerika, Afganistan’ı terk etti. Peki terk edince ne oldu? Orada Amerika’nın güdümündeki bazı komutanlar, enteresan gelecek size, Rakka’dan getirdikleri DEAŞ’ın içerisinde yöneticilik yapmaya başladılar. Şimdi dünya bunu görüyor. Büyük bir oyun, büyük bir tezgah… Bazen demokrasinin içerisine sızdırılmış bir tezgah, bir senaryo… Bazen barış ve kardeşlik içerisine istismar eden bir senaryo…”
Bu konuya devam edeceğiz...