24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kemal Anadol

Şahin Mengü

Şahin Mengü

Eski Yazar

A+ A-

Sayın Kemal Anadol Türk siyasi hayatının renkli ve de kişilikli bir figürüdür. 

Karadeniz Ereğlisi’nde daha CHP İlçe Başkanı iken, 12 Mart muhtırası döneminde, İstanbul ve civarı Sıkı Yönetim ve 1.Ordu Komutanı Orgeneral Faik Türün’ün emriyle, otuz kadar işçi ve sendikacıyla beraber, Ereğli Demir Çelik Fabrikası Yüksek Fırını “Ayşe”ye sabotaj yapmaktan göz altına alınmış, yirmi sekiz gün sonra CHP Genel Başkanı İsmet Paşa’nın müdahalesiyle serbest bırakılmış, sonradan da suçsuzluğu anlaşılmış bir kişidir. 

12 Eylül askeri rejimi zamanında ise meşhur “Barış Derneği” davasından bir yıl tutuklu kalmış ve beraat etmiştir. 

Beş dönem milletvekilliği sırasında üç defa önseçime girmiş, ilkinde Zonguldak’ta Ece-vit’le ve Ecevit’e rağmen, bir defa da İzmir’de Erdal İnönü’yle ve Erdal İnönü’ye rağmen önseçimde seçilip milletvekili olmuştur. 

CHP tarihinin en uzun süre, kesintisiz sekiz sene, grup başkan vekilliğini yapmış bir siyasetçidir. 

Kemal Anadol’un, bazı devşirmeler gibi birilerinin kucağında siyasete girmediği anlaşılsın diye bunları yazdım.  

ANADOL’UN SÖYLEDİKLERİ SIR DEĞİL 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun sürpriz bir şekilde, İzmir’den önseçime gireceğini açıklaması üzerine, Kemal Anadol da, “Ege’de son söz” isimli internet sitesine verdiği demeçte “Genel Başkanın önseçime katılmasını çok olumlu karşıladığını” fakat o seçim bölgesinde parti seçmeni olduğu için kendisine niçin oy vermeyeceğini, Kılıçdaroğlu’nun söylemlerinden örnekler vererek açıklamıştır. 

Sen misin bu açıklamayı yapan, sosyal medyada o kadar çirkin ve haksız eleştirilere muhatap oldu ki, bilmeyen birisi Kemal Anadol siyasette Kemal Kılıçdaroğlu ile var oldu da, şimdi Kemal bey onu aday göstermeyince kızdığı için bu açıklamayı yapıyor zanneder.  

Kemal Anadol parti sırrını mı açıkladı ya da kimsenin bilmediği, parti içinde konuşulmuş bir konuyu mu kamuoyu ile paylaştı? 

Tam aksine, basına yansımış, Kemal Kılıçdaroğlu’nun gerine gerine, övünerek söylediği şeyleri sıralamış. 

Herhalde korkudan, söyleyecek sözleri olmayanlar; bunları söyleyeni, Kılıçdaroğlu’nu eleştireni eleştiriyorlar. Hakikaten fıkra gibi! 

Kılıçdaroğlu bunları söylerken Cumhuriyet Halk Partisi’ne zarar vermiyordu da, bunları gerekçe göstererek niçin Kılıçdaroğlu’na değil de başka CHP’li milletvekili aday adaylarına oy vereceğini söyleyen Kemal Anadol mu partiye zarar veriyor? 

Kemal Anadol’u eleştirenler, herhalde toplumu ve özellikle de Cumhuriyet sevdalısı İzmirlileri balık hafızalı zannediyorlar.  

Eleştirilerin düzeyine baktığınız zaman, bu eleştirileri yapanlar hakikaten CHP üyesi mi, üye iseler nasıl olmuşlar diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz. 

DEVRİMCİLİK ÖNSEÇİME GİRMEKLE OLMAZ 

Kemal Anadol, açıklamasında; madem Cumhuriyete meydan okurcasına “Ben Dersimli Kemalim” dedin o zaman Tunceli’den aday olsaydın diyor. 

Bunda yanlış olan ne var? 

Kılıçdaroğlu’nun üç defa İstanbul’dan kontenjan adayı olduğu hiç ağza alınmıyor, bir anlamda görmezden geliniyor ya da saklanıyor. 

Niye üç dönem seçim bölgesi olan İstanbul’dan önseçime katılmıyor da İzmir’den katılıyor?  

Bunun mantıklı bir izahı olması gerekiyor. 

Ama sakın Kocaoğlu’nun davetinin arkasına sığınmasın. 

Aslında Kılıçdaroğlu’nun en büyük özelliği her siyasi başarısızlığını başkalarına fatura etmesidir. 

Şimdi bir anda kendisini İzmir’de önseçime atarak, MYK’da kontenjan bekleyen arkadaşlarını da feda etmiş oldu. Kendisi sureti haktan demokrat, önseçimden yana; diğerleri parti tabanından kaçanlar. 

2002 ve 2007’de kontenjandan gelmeyi kabul etti, niye en güçlü olduğu 2011’de önseçime girmedi de kendi kendini kontenjandan İstanbul 2. Bölge’den 1. sıraya yazdı. 

O zaman parti içi demokrasiye ihtiyaç duyulmuyor muydu?  

CHP tarihinde genel başkanlar ilk defa önseçime girmiyor; İsmet Paşa dahil, Ecevit, Erdal İnönü, Deniz Baykal hepsi önseçime girmişlerdir. 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun önseçime girmesi öyle bazılarının yazdığı gibi devrim falan değildir. 

Devrimci olabilmek, Atatürkçü ve ortanın solunda olmayı, ulusal çıkarları savunmayı, bölünmeye destek vermemeyi gerektirir, gerisi lafı güzaf.