Kenan Evren’i mahkum etmek!-(TAMAMI)

İlkokul öğrencisiydik. 1950’den biraz önce. Maça gittiğimiz zaman Mersin şehir stadyumunun bekçisi bizimle dalga geçmek için sorardı:.

“Türk müsün, Müslüman mısın?”

“Türk’üm!”

“Müslüman değil misin?”

“Müslümanım?

“Türk değil misin?”

“Türk’üm be!”

Gırgır böyle devam ederdi. Bir gün çocuk tepem attı: “Sana ne be!” diye çıkıştım, “Hem Türk hem Müslümanım. Neden ikisi birden olmayayım?”

***

Tıpkı böyle: Televizyonun şakrak münazaracılarından biri, 28 Şubat’la ilgili olarak, karşısındakine bastıra bastıra soruyor: “Darbelerin sebepleri var diyorsun. Yani bir sebebi var diye ordu darbe mi yapacak?”

Ben cevap vereyim: TSK ya da TSK’lılar darbe yapmayacak ama darbe yapacak sebepler de olmayacak. Yani iktidardaki sağcı hükumet, beğensin-beğenmesin anayasanın bütün maddelerine harfiyen uyacak. Ama adamlar Osmanlı Ahrar, Hürriyet ve İtilaf Fırkaları ile Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın çocukları, anayasa-babayasa dinlemezler. Cumhuriyet döneminin TCF’sı programına “Biz dine saygılı fırkayız” maddesini koyarak, Halk Fırkası’nın dine saygısız olduğunu ima edecek; partiye üye alırken “Sultanı mı yoksa Mustafa Kemal’i mi tercih edersin?” diye soracak. Bu ne demek?

Günümüz iktidarı ve beslemeleri CHP’yi ve TSK’yı İttihat ve Terakkici olmakla suçlayacak ama “Sen yoksa Ahrar, Hürriyet ve İtilaf’ın, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın yeminli devamı mısın?” sorusuna sinirlenecek! Nerede o yoğurdun bolluğu!

***

İktidar partisinin yöneticileri kürsüye çıkıp “12 Eylül’ün hesabını soracağız? 28 Şubat’ın hesabını soracağız!” diye haykırıyorlar. Hesap sorarak ülkeyi demokratikleştireceklermiş. Sana ne?! Hesap sormak yargının işi, yargının işine ne karışıyorsun, yargıyı neden etkiyemeye çalışıyorsun? Kenan Evren, “Ben ülkeyi korumak için TSK Kanunu’nun 35. maddesinin emrine uydum!” diyecek. Göreceksiniz bunu kanıtlayacak. Kenan Evren ve şürekası, darbe yaptığı için değil, darbeden sonra yaptıkları için yargılanabilir. İşkenceler, idamlar, Yunanistan’ın NATO’ya dönmesini sağlamak gibi eylemler yüzünden yargılanabilir. Avrupa’daki imamlara Suudi Arabistan’ın maaş vermesini kabul ettiği, Cumhuriyet ideolojisinin yerine Türk-İslam sentezini getirdiği ve sayısız imam-hatip okulu açtığı için yargılanabilir. Bu da yargının işi, hükümetin görevi değil. Hükümet işe karışırsa, yaptığına intikamcılık denir. AKP hükümetinin görevi de anayasaya uymak. Ama o, anayasayı Ahrar, Hürriyet ve İtilaf, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası modeline göre değiştirmek, anti laik bir anayasa yapmak istiyor.

***

Recep Tayyip Erdoğan, Özel Yetkili Mahkemeler’in ülkeyi demokratikleştireceğini iddia ediyor. Ülkeyi demokratikleştirmek ÖYM’lerin görevi değil, TBMM’nin görevi. Anayasa’yı değiştirmek de TBMM’nin işi. Ama bu arada ülkeyi demokratikleştirmek için hükümetin yapması gereken acil işler var. Mahkemeler görevini yaparken sen de onları yap ki senin samimi olduğuna inanalım:

Kenan Evren, Atatürk’ün kurduğu ve vasiyetiyle finanse ettiği Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu’nu kapattı, bunları devlet dairesi haline getirdi. Sen bunları yeniden aç!

Kenan Evren, sendikaların mallarına el koydu, bunları sahiplerine geri ver.

Kenan Evren, antidemokratik siyasal partiler yasası çıkardı. Bu yasayı kaldır!

Kenan Evren, antidemokratik seçim yasası yaptı, partiler için yüzde 10 barajı koydu. Sen bunları kaldır! YÖK’ü kaldır. RTÜK’ü demokratikleştir.

Bu ülkede Kenan Evren hükümeti döneminde idamlar oldu, işkenceler oldu, Kürt dili yasaklandı. Bu işlemlerden dolayı faillerin cezalandırılmalarını yargıya bırak, ama zarar görenlerin itibarlarını iade et, gerekiyorsa tazminat ver.

TBMM’de askeri darbeler üzerine araştırma komisyonları kur, ama bu darbelerin nedenlerini araştır ve askeri darbelere yol açanları teşhir et!

Ülkeyi demokratikleştirmek yargının görevi değil! Sen TBMM’de yapman gerekenleri yap ki sana inansın millet!