23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

KGF kredisi ‘şeytan evliyasına’ mı dönüştü?

Recep Erçin

Recep Erçin

Eski Yazar

A+ A-

Dış sermaye akımlarına bağımlı Türkiye ekonomisinin genel karakteridir; sermaye akışı kesildiğinde ödemeler dengesi krizi yaşanır ve ekonomi daralma dönemine girer. 2008 küresel finansal krizi sonrası yaşanan genişlemeci para politikaları sayesinde Türkiye ekonomisi de krizini ertelemeyi başardı. 2013 Mayıs ayında FED’in para politikasında normalleşmeye başlayacağını açıklamasıyla kader de döndü. Ancak yapısal dönüşümü sağlamak için önümüzde birkaç yıl vardı. Bu zaman boşa harcandı.

MİLYARLARCA LİRA NEREDE?

2016 ve 2017 yıllarda ekonominin motoru teklemeye başladı. O günden beri bir darboğaz söz konusu. Ancak tekne kazıntısı misali elde avuçta ne varsa toparlanıp Kredi Garanti Fonu (KGF) adı altında reel sektör yeniden kredilendirildi. Son açıklamalara bakarsak KGF kapsamında 2017’den beri uygulamaya konulan KGF kapsamında on binlerce işletmeye 260 milyar lirayı aşan kredi desteği sağlandı. (KGF Genel Müdürü İsmet Gergerli, Dünya Gazetesi) İnsan sormadan edemiyor bu milyarlarca lira hangi yatırıma gitti? Çünkü TÜİK’in açıkladığı gayrisafi yurtiçi hasıla verilerinde kayda değer bir yatırım artışı ne zamandır görülmüyor.

BIRAKINIZ BATSINLAR!

Bankaların dış fonlamanın sıkıntıya gireceğini görerek kredi iştahlarını azalttıkları dönemde KGF ile borçlanma ekonomisi sürdürüldü. Kapitalizmin serbest piyasa düzeni içerisinde batması gerekenler böylece batmadı. Yapılan yorumlara göre bir nevi zombi şirketlerle ekonomi yol almayı sürdürdü. Aynı yıl milli gelirde yüzde 7.4’lük bir büyüme sağlandı. İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan bir konferansta yaptığı konuşmada KGF’ye ilişkin “Kredi Garanti Fonu bu yılın evliyası, ya da yeni deyimle bu yılın muhteşem inovasyonu…” yorumunda bulundu. (Gözlem Gazetesi)

EVLİYANIN KERAMETİ!

Ancak bu evliyanın etkisi hepi topu altı çeyrek sürebildi. 2018’in ikinci yarısında yaşanan kur şokuyla birlikte ekonomi daralmaya başladı. Son olarak geçen yılın son çeyreğinde milli gelirde yüzde üçlük bir küçülme yaşandı ki bu yılın haziran ayında açıklanacak 2019’a ilişkin ilk çeyrek büyüme verisinde bu verinin aşağı yönlü revize edilerek yüzde üçü aşmasını bekliyoruz. Öncü göstergelerden 2019’un ilk çeyreğinde de ekonomideki daralmanın sürdüğü görülüyor. Nihayet geçen yılın ekim ayında KGF kredilerinde de Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılandırmaya gidildi.

BATIKLAR NE ALEMDE?

Böylece “KGF kredileri battı mı?” tartışmaları da başlamış oldu. Henüz Hazine’ye ne tutarda batık maliyeti yüklendiğini bilmiyoruz. TÜSİAD’ın reel sektörün finansman sorununa ilişkin yaptığı açıklamalardan anladığımız kadarıyla büyük sermayenin, özel sektörün banka bilançolarını ağırlaştıran borçlarına bir çare istediği ortada. Geçen yıl kur krizi yaşanmadan önce Aydınlık’ta kaleme aldığımız haberde batık kredi oranının yüzde sekizleri bulduğuna dikkat çekerek, “Kriz en sağlam yerden vuracak” başlığını atmıştık.

ELDEN GELEN ÖĞÜN OLMAZ…

Öyle ki kamu bankaları öncülüğünde dağıtılan kredilerde sınıra gelindi. Hükümet, KGF ve Nefes vs. kredilerinden sonra KOBİ’ler için yeni bir finansman paketini bul yıl devreye almak zorunda kaldı. Bu tedbirler borçlanma ekonomisinin sürdürülmesinden başka bir şey değil. Kapitalist teamüllere bağlı, dışa açık ve dış sermaye akımlarına göbekten bağımlı cari açık veren ekonomi suni teneffüsle yüzdürülmeye çalışıldı ve çalışılmakta. Yukarıda da ifade ettik şu haliyle 260 milyar lirayı aşan KGF kredilerinin Hazine’ye yükü belirsiz. Ekonominin daraldığı, ihracatın da karsızlaştığı, maliyet enflasyonunun ise sürdüğü daralma döneminde, bu kredilerin nasıl geri ödendiği veya ödeneceği muamma. Şu haliyle KGF’lere bir dönem evliya gözüyle bakılsa da çoktan şeytan evliyası olmuş durumda. Annemin sıkça tekrarladığı bir sözdür; elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz. Nokta.

YAŞAR NURİ’NİN TESPİTİ

“Şeytan Evliyası” kavramını geniş kitlelere anlatan merhum hocamız Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’tür. Evliyası şeytan olana yaptığı her şey güzel görünür. Oysa o sizi adım adım ateşe sürüklemektedir. Şu dönem toplum hemen her alanda şeytan evliyalarının istilası altında bulunuyor. Batı yıllardır borç verip Türkiye’nin artı değerini sömürdü. Şimdi ise hesabı ödeme vakti. Bu borçlanma ekonomisi de işte böyledir; kredi buldukça büyürsünüz ama ekonomide yapısal sorunlarınızı çözmediğiniz takdirde, dünya değişirken siz aynı modelle yolunuza devam ettikçe, büyük felaketi sadece ötelersiniz. Ekonomimiz belki de tarihinde ilk kez “L” şeklinde bir buhran dönemi yaşayacak.

BUNALIM EKONOMİSİNE GEÇİŞ

Karar Yazarı İbrahim Kahveci, bu dönemin adını “bunalım ekonomisine geçiş” olarak koydu. Prof. Dr. Güven Sak da geçen hafta Dünya Gazetesi’nde yayınlanan yazısında, “Ekonomi daha düze çıkmadı. Kur şokundan, yavaş büyümenin getireceği bilanço şokuna doğru ilerliyoruz. Tedbir alırsak ne ala” uyarısı yaptı. Umarız ekonomiyi yönetenler şeytan evliyası olarak nitelendirdiğimiz borçlanma modelinden üretken ekonomi modeline geçmemizi sağlayacak tedbirleri bir an önce almaya başlarlar. Yoksa tren ha kaçtı ha kaçıyor!