Kıbrıs gözlemlerim
On gündür Kıbrıs’tayım. Bayram’da akrabaları ziyarete geldik. Sağ olsunlar her tarafı gezdirdiler. Daha önce de gelmiştim. Kıbrıs’a gelmek isteyenlere küçük bir tavsiyem var. Temmuz ve Ağustos ayları dışında, herhangi bir ayda gelebilirler. Ama eylül ayı bir başka güzel. Daha önce düğünler için gelmiştik. Bir sefer de Talat Paşa Komitesinin Kıbrıs etkinliği için gelmiştim. İşlerin yoğunluğundan dolayı pek fazla gezememiştim. Bu defa Gazimagus’a yakınlarında Kocareis Bungalov tesislerinde üç gün tatil yaptık. Bungalov dediysem. Öyle Türkiye’deki bungalovlar sanılmasın. Aslında küçük küçük, yan yana dizilmiş dubleks daireler. Her şeyi var. Ama kumsalı ve denizi bir başka güzel. Bu kadar güzelleme yeter. Biraz da sorunlardan bahsedelim.
İlk intibam veya gözlemim şu: Türkiye, Kıbrıs Türk’ünün Türkiye ile birleşmemesi için her şeyi yapıyor. Avrupalıları ve Amerikalıları kızdırmamak için atılması gereken adımları atmıyor. Kıbrıs’ın ithalat ve ihracat yapabileceği tek ülke Türkiye. Ekonomi, daha doğrusu ticaret Türkiye’den gelen mallarla dönüyor. Özellikle sebze ve meyve fiyatları çok fahiş. Ucuz şeyler de var. Örneğin Muz. Ama diğerleri en az Türkiye’deki fiyatların iki hatta üç misli. Domates altı lira, Türkiye’de üç liraya satılan çeri domates burada sekiz lira. Sebze ve meyvecilik için iklim uygun, toprak bol, ama su yok. Ah Kıbrıs’a bir su gelse neler olur neler deniliyordu. Su geldi. Ama hala tarım için kullanılamıyor. İçme suyu ise bollaşınca pahalanmış. Sebze ve meyvenin bu kadar pahallı olmasının tek sebebi var; Yüksek gümrükler. Kendi kendimize gümrük uyguluyoruz, anlaşılır değil. Evlenen genç kızlar, çeyizleri için bütün alışverişlerini Türkiye’den yapmak zorunda kalıyorlar. Kıbrıs esnafı ve tüccarı bu gümrüklerden dolayı mağdur ve perişan.
Otomobil piyasası tamamen İngilizlerin ve Rumların elinde. Trafik solda, direksiyonlar sağda. Türkiye’den arabayla gelenler, ya da Kıbrıs’tan arabayla Türkiye’ye gelenler uyum sağlamasınlar ve zorlansınlar diye konulmuş sanki bu trafik düzeni. İngiliz sömürge yönetiminin kalıntısı olan bu uygulama bir an önce sonlandırılmalıdır. Avrupa’ya otomotiv ihracatı yapan Türkiye, Kıbrıs’a Otomobil satamıyor.
Kıbrıs’ın ikinci büyük sorunu, çok büyük bir turizm potansiyeline sahip olmasına rağmen bunu kullanamaması? Harika bir deniz, uzun deniz sezonu (neredeyse 8 ay) ve kolay ulaşıma rağmen Kıbrıs’ta turizm diye bir şey yok. Şimdiki mevcut yatak kapasitesinin on misli demiyorum, belki de yüz misli bir kapasiteyi doldurabilir. Ama önce altyapı hazırlanmalı ve tur operatörleri devreye girmelidir. Sonrası kolay. Karpaz bölgesine gittik. Doğru dürüst yolu bile yok. O güzelim sahiller ve turkuaz mavisi denizler bomboş. Doğru dürüst bir oteli boş verin, motel bile yok sayılır. En güzel yanı Karpaz’a geldiğinizde sizi Kıbrıs’ın o meşhur eşeklerinin karşılaması. Şaka yapmıyorum. Eşekler yolu kesiyor ve arabaların penceresinden başını uzatarak yiyecek bir şeyler istiyor. İstisnasız her arabayı durduruyorlar. Bizi de durdurdular ve yiyeceklerini de almadan yolu açmadılar. Karpaz’da Rumlara ait tarihi bir manastır var. Restore edilmiş ve Rum papaz tarafından yönetiliyor. Güneyden Rumlar ziyarete geliyor.