Kıbrıs'ta iç savaş 1
12 Ocak 2017’de Cenevre’de yapılacak Kıbrıs Konferansına Türkiye Cumhurbaş- kanı Sayın Erdoğan’ın katılacağını öğrenmiş bulunuyoruz. Birçok kişi konferanstan iyi sonuçlar çıkacağını düşünüyor. Yıllar süren müzakerelerden sonra, nihayet Kıbrıs sorununun çözüleceğine ve Kıbrıs’a barış geleceğine inananlar var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın taviz vermeyeceği ve iyi bir anlaşma ile konferanstan döneceği düşünülüyor.
Diğer taraftan konferans nedeniyle büyük kaygılar içinde olanlar var. Onlara göre Kıbrıs, Büyük Orta Doğu Projesine (BOP) dahil ülkelerden biri idi. Proje ülkelerinin tümünde iç savaş çıktı. Şimdi de sıra Kıbrıs’a gelmiş durumda.
(BOP) projesini inceleyenler proje ülkeleri arasında baharı tadacak ilk ülkenin Kıbrıs olduğunu söylerler. Sözde barış, gerçekte ise iç savaşı yaşayacak ülkelerin başında Kıbrıs geliyordu. Annan Planı bu amaçla yapılmış ve 2004’te referanduma sunulmuştu. Son anda beklenmedik bir nedenle planın uygulanması önlendi.
Kıbrıs devlet başkanları Sn. Akıncı ile Sn. Anastasiadis arasında varılan anlaşma koşulları Annan Planının benzeri ve çok daha kötüsüdür. Bu nedenle yeni anlaşma kaçınılmaz olarak iç savaşa neden olacaktır. Ne yazıkki varılan anlaşma koşullarını Annan Planı gibi Türkiye de desteklemektedir. Daha doğrusu Ak Parti’nin iktidara gelmesinden sonra oluşan Türkiye dış politikası desteklemektedir. Yani Ak Parti ve sayın Erdoğan, Kıbrıs’taki son gelişmelere ve konferans hazırlıklarına sıcak bakmaktadır. Bu nedenle Kıbrıs’ın karşı karşıya olduğu tehlike büyüktür. Kıbrıs’ın kaderi Allaha kalmıştır.
ANNAN PLANI NİYE KABUL EDİLMEDİ?
Kıbrıs’ın karşı karşıya bulunduğu tehlikeyi anlamak için öncelikle yanıtlamamız gereken bir soru vardır. Annan Planı niye kabul edilmedi? Ortadoğu’da esen bahar rüzgarları, yani sözde barış, ger- çekte iç savaş Annan Planı ile Kıbrıs’a gelecekti. Planın kabulünü önleyen ne oldu?
Gözlem yeteneği olan herkesin görebileceği bir gerçek vardır. Kıbrıs Rum kesimi liderleri, 1974 Barış Harekatının yarattığı statükoyu içlerine sindirebilmiş değildirler. 1974 öncesine dönmek ve Kuzey Kıbrıs’a tekrar egemen olmak için her çareye başvurmaktadırlar. Bunun için çok büyük ve etkin algı operasyonları gerçekleştiriyorlar. Hukuk, diplomasi, tanıtım, propaganda ve diğer her alanda büyük mücadele veriyorlar. Böylece savaştaki kayıplarını kazanca dön- üştürmeyi ümit ediyorlar. Girit’te olduğu gibi.
Soğuk savaş diyebileceğimiz mücadele yöntemleri ile Türkiye’ye uluslararası baskı yapılmasını sağlamaya çalış- maktadırlar. Kıbrıs Türklerini ise algı operasyonları ile aldatarak devletlerinden vazgeçirmeye ve fakir bir azınlık haline gelecekleri koşulları kabul etmeye zorlamak istiyorlar. Her iki alanda da oldukça başarılı oldukları ve büyük yol kat ettikleri anlaşılıyor.
Rum soğuk savaşı uluslararası güçlerin desteğini de alarak Kıbrıs’ı 1974 öncesine götürecek önemli bir belgenin, Annan Planının hazırlanmasını sağladı. Bu planın Kıbrıs’a barış getirmek amacıyla yapıldığı açıklandı. Halbuki Kıbrıs’a barış 1974’te gelmişti. Kan dökülmesi durmuş, iki halk kendi bölgelerinde güven içinde yaşamaya başlamıştı.
1974’te Kıbrıs’a barış gelmesinin nedeni iki halkın ayrı bölgelerde yaşamaya başlamasıdır. Kuzeydeki Rum halkı savaş nedeniyle Güneye göç etmişti. Güneydeki Türk halkı ise etnik saldırılar nedeniyle korku içinde yaşadığı Güneyden kaçarak Türk bölgesine sığınmıştı. Annan Planı iki halkı tekrar karışık ya- şatmayı ve yeniden çatışma ortamı yaratmayı içeriyordu.
Rum liderler tasarlanan iç savaşla Kıbrıslı Türklerden kurtulacaklarını, hayatta kalanların kaçarak Kıbrıs’ı Rumlara terk edeceğini düşünüyorlardı. Bu olmasa bile adada %80 Rum, %20 Türk olacağından ve ekonomik dengesizlik nedeniyle Türklerin fakir bir azınlık haline geleceğinden eminlerdi. Böylece Rum liderlerin arzu ettiği hedefe doğru önemli bir adım atılmış olacaktı.
‘MÜDAHALEDEN KORKTULAR’
Annan Planı bu denli Rum ideallerine hizmet eden bir plan olmasına rağmen, Rum yöneticiler tarafından reddedildi. Bunun nedeni Kıbrıs’ta iç savaş çıktıktan sonra Türkiye’nin tekrar müdahale edeceği kaygısı içine girmeleridir. Rum yönetimi Türkiye’nin garanti hakkı devam ettiği için iç savaş koşullarını güvenli bulmadı ve son anda planın kabulünü engelledi.
Böylece (BOP) ülkeleri arasında iç savaşı ilk tadacak olan Kıbrıs sona kaldı. Kıbrıs halkı 12 yıl daha barış içinde yaşama fırsatı elde etti. Rum siyasiler bugün değişen koşullarda Türkiye’nin müdahale olasılığı kalmadığını veya müdahalenin çok zor olacağını düşünmektedirler. Mevcut barış ortamının daha fazla devam etmesine ise asla razı değiller. Çünkü bunun KKTC’nin yasallık kazanmasına yol açacağı kaygısı içindeler. Bu nedenle Kıbrıs’ı tehlikeli günler beklemektedir. Barış gelecek diye Kıbrıs’a iç savaş gelme olasılığı büyüktür.
NOT: Değerli okurlar, Kıbrıslı bir arkadaşımın gönderdiği ve araştırmacı yazar Hasan Özer’in dört bölümden oluşan yazısını köşemde yayınlamamın mevcut durum çerçevesinde öncelikli olduğunu değerlendirdim. 31 Aralık, 2, 3, 4, 5, 6 Ocak tarihlerinde bu yazı dizisini köşemde okuyacaksınız. 7 Ocak’tan itibaren İstihbarat- Terör- Örgütler yazılarına devam edeceğim.