Kılavuzda gösterin de susturun bizi
Sayın Murat Bardakçı,
Bu size ikinci mektubum, daha önce Türkçenize zarar veren Osmanlıcanıza dikkat çekmek için kitaplarınızdan birinin kapağındaki yanlışa değinmiştim. Kocaman, katmerli bir yanlışı kapakta görünce sessiz kalamamıştım.
Murat Bey, Türkçe konusunda artık sizden yanlışsız, hurafesiz bir yazı bekliyoruz. Siz her konuda mı böyle yazıyorsunuz, bilemiyorum. Adını duyurmuş anlı şanlı bir yazarsınız, bilim yapmışsınız. Başta Osmanlıca olmak üzere, çok da dil biliyorsunuz. Siz o dilleri, Türkçe bilginizi feda ederek, Türkçeyi savsaklayarak öğrenmediniz herhalde? Olabilir mi bu? Kim bilir!
GÖLGESİ AĞIR YAZAR
“Benim Yedi Dil Bilen Hocam” diye öyküsünü yazdığım Prof. Dr. Hasan Eren yedi dil bilirdi, ama biliyor musunuz Türkçenin en kötü kılavuzunu hocamız yazdı. İmla konusunda sizin gibi yazarların bile bocalaması biraz da onun yüzündendir. Prof. Hasan Eren’in öyküsünü ve TDK’nin başına gelenleri Küskün Fotoğraflar (İmge Y., 2005) adlı kitabımda bulabilirsiniz. Prof. Eren’in 12 Eylül döneminde yazdığı kılavuzdan sonra, bende bir kuşku başladı. Çok dil bilenler, kendi dillerini feda ederek mi öğreniyorlar o dilleri, öğrendikleri diller kafalarını mı karıştırıyor, diye düşünmeye başladım.
Belki biraz kızgın bulacağınız bu girişin, bu öfkeli mukaddimenin nedeni Murat Bey, Haber Türk’te yayımlanan bazı yazılarınız. Önce umutlandım, heyecanlandım yazdıklarınızdan. Tarama ve Derleme Sözlüklerinin önemini anlamış olmanıza çok sevindim. İşte eski TDK’nin yeni TDK’den farkını anlamış bir beyin daha dedim, sizin gibi gölgesi ağır bir yazarın yenilere söyleyeceği birkaç laf ne iyi olurdu! Ne var ki 30 Eylül tarihli yazınızdaki şu satırlar bu umgumu boşa çıkardı: “... üstelik kelime uydurmakla kalmayıp, şimdi olduğu gibi eskiden de akıllarına estiğinde imlâ ile oynayanlar, bir ara şapka işaretini kaldırıp ‘mirasçı’ demek olan ‘vâris’i bacaktaki ‘varis’ yapma kerâmetini gösterenler, bunlardı.”
ŞAPKANIN KÂRINDAN VAZGEÇEN KİM
Murat Bey, daha önce de yazdım, adına şapka dedikleri düzeltme işaretini TDK hiçbir zaman kaldırmadı, hele sizin verdiğiniz örneklerde hiç kaldırılmadı. Benim “Dil Hurafeleri”nde de yazdığım onlarca hurafeden biridir bu. Sizler yüzünden inanın elime davul alıp dersliklerde, dergâhta bargâhta, sokaklarda davulun tokmağını güm güm vurarak; “Ey ahali, adına şapka dedikleri işaret hiçbir zaman kaldırılmadı, en az dört yerde, dört koşulda kullanacaksınız; kârınızla karınızı karıştırmayacaksınız!” demek geçiyor içimden.
Murat Bey, TDK ortaya attığı kuralları ağız haberi olarak yaymaz, kılavuzları vardır, açıp bakacaksınız. Tanrı aşkına söyleyin, yukarıdaki satırlarınızı hangi kılavuza dayandırıyorsunuz, gösterin bize. Gösterin de susturuverin bizi! TDK’nin bütün kılavuzlarında sözünü ettiğiniz “vâris” ile “varis” ayrı maddeler olarak, ayrı yazılışlarla yer alır. TDK kılavuzlarının, sözlüklerinin hiçbirinde mirasçı anlamına gelen “vâris”teki düzeltme işareti atılmamıştır. Üç gün bile, üç saat bile atılmadı. Sizler bu hurafeleri yaydıkça bizim gazetede bile hala’dan geçilmiyor, “hâlâ” yerine “hala” yazıyorlar. Doğal olarak biz de öncelikle kendi evimizin önünü süpürmek durumunda olduğumuz için, ilgilileri sık sık uyarıyoruz, inanın yoruldum artık.
Bu satırlarıma bakıp beni yavuz dirlikli, yavuz başlı, itişken, sataşkan bir insan sanmayın Murat Bey, inanın tersine ağırbaşlı, dölek bir insan olarak bilinirim çevremde.
En derin saygılarımla...