Kılıçdaroğlu yüzde 99 neoliberal
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hem Maltepe mitinginde hem de attığı bir tivitte ekonomide neoliberalizme karşı olduğunu söyledi. Ekonomiye devlet müdahalesinin şart olduğunu belirtti.
Bunun seçime dönük bir söylem olduğu kesin. Dünyada neoliberalizme karşı disiplinli ve devletçi ekonomiler yükseliyor. Neoliberalizmin merkezleri olan ABD ve Batı Avrupa ise durgunluk ya da düşüş içinde. Özellikle salgın döneminde toplumlar da devlet müdahalesini ‘kuralsız’ ekonomiye tercih etmeye başladılar.
DEVLETÇİLİK REVAÇTA
Türkiye’de de durum farklı değil. ‘Devletin sırtında kambur’ denerek özelleştirilen kuruluşların yeniden canlandırılması talebi hızla kitleselleşiyor. Artık her ekonomik sıkıntıda devletin hızla devreye girmesi bekleniyor. Bakın şimdi de kira artış oranlarını belirleme işi piyasadan devlete geçti. Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçime doğru giderken bu gelişmeyi keşfettiği belli.
Fakat Kılıçdaroğlu açısından bu söylem, sadece kitleleri etkilemek amacı güden bir popülizmden ibaret. Yoksa ne CHP’nin ne de Kemal Kılıçdaroğlu’nun böyle bir programı yok. Şöyle:
NEOLİBERALİZM KAPSAMLI BİR PROGRAM
1.Her şeyden önce neoliberalizm, sadece ekonomiden ibaret bir kavram değil. Bir dünya görüşü. Toplam bir program. Yalnızca ekonomide değil, devletin genel olarak özgürlükleri ve gelişmeyi sınırlandırdığını savunan bir yaklaşım. Devleti ve toplumu küçülterek; etnik, dinsel, cinsel kimleklerine hapsedilmiş sözde ‘özgür’ bireyi öne çıkaran, ABD emperyalizminin sömürü mekanizmalarını kolaylaştıran bir program. Kılıçdaroğlu, reklam panolarına astığı ilanlarda ve bütün söylemlerinde bu ideolojiyi açıkça savunuyor.
NATO VARSA NEOLİBERALİZM DE VAR
2.NATO, ABD merkezli neoliberal düzenin silahlı koruyucusu. Dünyada hangi devlet bu programın dışına çıkarsa onun tepesine çökmeye çalışıyor. Dahası ABD, NATO üyesi devletlerin içine de ‘gladyo’ denen mekanizmaları yerleştirerek onları da denetim altında tutuyor. Kemal Kılıçdaroğlu işte bu NATO’ya sürekli bağlılığını ilan ediyor. Hem CHP programında hem de Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a son cevabında ‘NATO Türkiye için gereklidir’ sözü ısrarla vurgulanıyor. Hem NATO’cu olup, hem neoliberalizme karşı olunmaz.
AB DEMEK NEOLİBERALİZM DEMEK
3.CHP, hem parti programında hem de söyleminde Avrupa Birliği (AB) üyelik hedefini açıkça ilan ediyor. Hatta programında “Kopenhag ve Maastricht kriterlerine uyulmasını ve AB hukukunun benimsenmesini kabul eder." yazıyor. AB, neoliberalizm üzerine inşa edilmiş bir yapı olduğu gibi, söz konusu kriterler de neoliberalizmin yazıya dökülmüş halinden başka bir şey değil. Yine CHP, ‘Sosyalist Enternesyonel’ denilen adı sosyalist, kendisi Avrupa merkezli neoliberal kuruluşun üyesi. Dahası bunula övünüyor.
HARARETLE NEOLİBERALİZM
4.Neoliberalizme karşı bir siyasetçinin, enternasyonal düzlemde de buna uygun davranması beklenir. Kemal Bey’in neoliberalizme karşı bir siyasetçi olarak, Asya’nın, Avrupa’nin, Afrika’nın, Güney Amerika’nın neoliberalizme karşı mücadele eden, devletçi ya da karma ekonomik modellerle mucizeler yaratan ülkeleriyle dayanışma içinde olması beklenir. Ancak Kemal Bey için o ülkeler ‘Erdoğan’ın diktatör arkadaşları’ tarafından yönetiliyor. Kemal Bey defalarca kez ‘Türkiye’nin medeni dünyadan kopmasından duyduğu kaygıyı’ dile getirdi. Hatta Şanghay İşbirliği Örgütü’ne girmeye ‘tek başına kalsa bile’ direneceğini söyledi. Kılıçdaroğlu’nun hararetle savunduğu şey, neoliberalizmden başkası değil.
BABACAN’A EKONOMİ PROGRAMI YAPTIRMAK
5.Kemal Kılıçdaroğlu, muhtemel iktidarlarının ekonomi programını Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın hazırladığını söyledi. Dahası 6'lı masadaki ‘dostlarıyla’ yüzde 99 anlaştığını söyledi. Ali Babacan’la yüzde 99 anlaşmak demek, neoliberalizmle yüzde 99 uzlaşmak demek. Babacan, ekonomide neoliberal çizginin en radikal temsilcisi. Neoliberalizm bir dinse, en fanatik müridi Babacan’dır. 6'lı masada, 6 neoliberal programa sahip parti var.
MERKEZ BANKASINI PİYASAYA TESLİM ETMEK
6.Kemal Kılıçdaroğlu, tipik bir neoliberal gibi ‘Merkez Bankasının bağımsızlığını’ savunuyor. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı tezi, onun devlet yönetiminden bağımsızlığını vurgulamak için kullanılıyor. ‘Bırakın bağımsız olsun, piyasanın ihtiyaçlarını esas alsın’ demek. Bu tezin, neoliberalizm programının ilk maddesi olduğu söylenebilir. Ekonomiye devlet müdahalesinin şart olduğunu söyleyen Kemal Bey, bu müdahalenin aracı olan Merkez Bankasını ise piyasaya teslim ediyor.
ÖZELLEŞTİRMEDEN YANA
7.Kılıçdaroğlu’nun başında olduğu CHP’nin programında “özelleştirme” var. Tam da neoliberal bir partide olması gerektiği gibi. Mevcut programda özelleştirme için şu ifadeler kullanılıyor: “CHP için özelleştirme bir amaç değildir. Ülke ekonomisinin koşul ve ihtiyacına, ilgili sektörün ve kuruluşun niteliğine göre kullanılması gereken bir araçtır." Neoliberalizme karşı birinin, özelleştirmeye – devletin küçültülmesine – de karşı olması beklenir. Hatta, daha önce özelleştirilenlerin devletleştirilmesinden ve kamu çıkarı için değerlendirilmesinden yana tavır alması gerekir. Kemal Bey’de bunu göremiyoruz. CHP programında, ‘kamulaştırma’ ya da ‘devletleştirme’ sözcükleri bir kez dahi geçmiyor.
SERBEST PİYASA
8. Yine CHP programında iki yerde, CHP’nin serbest piyasa yanlısı olduğu ilan ediliyor. Bunun üzerine söylenecek söz yok zaten.
Sonuç olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun neoliberalizme karşı olduğu iddiası koca bir safsatadan ibaret.