09 Ocak 2025 Perşembe
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Kılıçdaroğlu’nun kredisi’ -(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu parti meclisindeki konuşmasında, “-Toplum barış istiyor. AKP’nin kötü siciline rağmen umudumuzu koruyoruz ve AKP’ye yeni bir kredi açıyoruz” dedi ve sonra da taleplerini sıraladı.

Konu AKP Hükümetiyle Abdullah Öcalan arasında imzalandığı söylenen protokole destek verilip verilmeyeceğini içeriyordu.

Hayretler içinde kaldım. Kılıçdaroğlu sıraladığı talepleri içinde dört temel ilkenin varlığından söz ediyordu.

“Samimi olacaksınız.

Gizli kişisel bir ajandanız olmayacak.

Millete izah edemeyeceğiniz, açıklayamayacağınız angajmanlara girmeyeceksiniz.

Ana muhalefet partisine veya millete bilgi vereceksiniz.”

Atatürk’ün partisi olduğu için bu koşullarda bile itibara mazhar olan Ana Muhalefet Partisi’nin Genel Başkanı sanki bir koalisyon ortağına sesleniyordu ve devam ediyordu;

“Bu ülkede kan dökülmesini istemiyoruz. Akılla, mantıkla, tarihsel birikimle bu sorunu çözebiliriz.”

Merakımı tetikleyen bir başka soru beni hayli düşündürdü. Kılıçdaroğlu bu sözlerini parti meclisinde değil, parti meclisi üyelerine bir emrivaki olarak toplantıdan önce medyaya açıklıyordu.

Başbakan ise tarihi CHP’nin Genel Başkanı’na: “-Ne kredisinden söz ediyor. Bu yeni bir süreç değil ki! Asıl krediye o muhtaç “ yanıtı verdi.

Kılıçdaroğlu’yla konuşma

Geçenlerde Kılıçdaroğlu ile yaptığım konuşmada sanki başka bir Kılıçdaroğlu ile konuşmuş olduğumu ve iyi niyetimden doğan ağır bir sorumluluğu taşıdığımı hissettim. Ben o konuşmayı yaparken Türkiye’de Başbakan’ın bilim ve akıl dışı -belki de- ağzından kaçan “Kuvvetler ayrılığı” ilkesi konuşuluyordu ve Kılıçdaroğlu ilk kez Atatürk’ün partisine yaraşır bir üslupla Başbakan’ın sözlerine karşı çıkıyordu. Onu neredeyse bilgi yoksunu ilan edecekti!

Sayın Kılıçdaroğlu’nu aradım, telefonla konuşuyormuş bir süre sonra kendisiyle aynen şu konuşmayı yaptık.

“-Kemal Bey, sizi parti içindeki yönetiminizden dolayı, açığı parti içi demokrasiye sadık kalmadığınızdan ötürü başından beri eleştiren bir yazarım. Ancak son konuşmanızı dinledikten sonra sizi tebrik etmek gereksinimini duydum; onun için sizi aradım. Atatürk’ün partisine yaraşır bir konuşmaydı. Tekrar tebrik ederim. Bu sözlerimi sakın ola, bir özür ve yazdıklarımdan ötürü sizi kabullendim anlamında almayın. Ancak bu tutumunuz devam ettiği sürece sizi eleştirmeyeceğime inanmanızı rica ederim. Yeter ki; sözlerinizde samimi olunuz.”

Kılıçdaroğlu nazik bir üslupla aynen şöyle yanıtladı:

“-Efendim! Sizin eleştirilerinizi biz birer uyarı olarak algılarız ve onlardan yararlanmaya çalışırız. Göreceksiniz bundan böyle daha etkili bir tutum izleyeceğiz.”

“-Umarım ki; bu sözünüzde durursunuz!” dedim, konuşma bitti.

CHP içindeki Atatürk ilkeleriyle yoğrulmuş arkadaşlarımın ve yakından tanıdığım CHP tabanının baskısının, uyarılarımızın haklılığını kabul etmiş sanıyordum.

Kılıçdaroğlu sözünde durmadı. AKP’ye, “yeni bir kredi açtığını” ve devletin, ordunun teröristle mücadele değil, müzakere tarzını kabullendiğini anlatmak istiyordu...

Recep Bey’in kopyası gibi

Dünkü yazımda CHP Eski Genel Başkanı Baykal’ın 2005 yılında yaptığı bir konuşmadan alıntı yapmıştım. Anladım ki CHP’nin yeni Genel Başkanı çok ilkeyi, çok kavramı bilir bilmez diline dolayarak aklınca siyaset yapıyor. Doğru söylemiyor, samimi olmuyor “Anaların gözyaşı dinsin” diyerek Başbakan’ın üslubunu tekrarlıyor. Yani AKP’nin değirmenine su taşıyor.

Olmadı Başkan. Hem partini kandırıyorsun hem CHP tabanını. Demek ki kafandakiyle dilindeki aynı değilmiş. Dilin Atatürk’ü överken yüreğindeki kin onun sorgulanması gerektiğini dürtüklüyor ve seni yeni bir maceranın uçurumuna doğru sürüklüyor.

Olmadı Genel Başkan olmadı.

Samimiyet doğruluk beklediğin Recep Bey’in kopyası gibisin.