23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kılıçdaroğlu’nun Suriye önerisi

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 8 Ekim’de Suriyeli bir grup “muhalif” ile bir araya geldi. Görüşmeye katılan Taha Elgazi görüşmenin içeriğini ve Kılıçdaroğlu’nun önerilerini basına açıkladı. Toplantıya 14 Suriyeli katılmış. “Bunlar insan hakları aktivistleri, gazeteci, televizyoncu kişilerdi” diyen Elgazi görüşmenin sonuçlarını şöyle anlatıyor:

“Toplantıya gitmeden önce bazı arkadaşlarımız, ‘Biz bugün Kemal Beyle konuşacağız fakat kendisi yıllardır bize saldırıyor. Acaba bize söz verir mi, acaba bizi dinler mi?’ diye endişelenmişti. Ama toplantıdan sonra gerçekten herkes çok memnun ayrıldı”. (Serbestiyet, 10 Ekim 2021)

‘REJİM DEĞİŞENE KADAR ULUSLARARASI GÜÇ’

Peki bakalım, Suriyeli “muhalifler”in memnun ayrılmasına neden olan açıklamalarında Kılıçdaroğlu neler demiş?

Suriyeli “aktivistler” Kılıçdaroğlu’na, daha önce yaptığı “Suriyeli mültecileri 2 yıl içinde ülkelerine göndereceğiz” açıklamasını hatırlatıp 2 yıl içerisinde sığınmacıları geri gönderirlerse orada nasıl can ve mal güvenliği sağlanacağını sormuşlar. Yanıt şöyle:

“Kuzey Kıbrıs örneği gibi, Birleşmiş Milletler tarafından asker alınıp Suriye’nin çatışma bölgelerine konuşlandırılabilir belirli bir müddet. Oradaki rejim değişene kadar kalabilirler. Ve güvenliği sağlayabilirler.”

Yani Suriye’de “rejim değişene kadar” BM Barış Gücü konuşlandırılmasını öneriyor Kemal Bey. Anlıyoruz ki, 10 yılın sonunda Suriye’deki yönetimi çökertmek için çabalayan ülkeler, bu hedeflerinde başarısız olup vazgeçerken CHP’nin Genel Başkanı “rejim değiştirme kervanına” katılmış. Kervanın başındaki ABD ve İsrail henüz bu hedeften vazgeçmiş değil. Biden yönetimi, Suriye’yi bölme operasyonunu sürdürüyor, PKK/PYD unsurlarına güvenceler vermeye devam ediyor. Öte yandan, Türkiye’de PKK/PYD’yi nihai olarak bitirmek için Suriye ile birlikte davranma iradesi giderek güçleniyor.

Kuzey Kıbrıs örneği ise başlı başına bir fecaat. Kıbrıs’ta BM Barış Gücü misyonu “Rum ve Türk toplumları arasında daha fazla çatışmayı önlemek” gerekçesiyle 1964’te kuruldu ama 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra görev kapsamı ve yetkileri genişletildi. Daha önemlisi, BM Barış Gücü’nün bugünkü misyonuyla varlığı, Kıbrıs Türk halkının, KKTC’nin ve Türkiye’nin egemenlik haklarına karşı. Kılıçdaroğlu’nun verdiği örneğin, Suriye’deki durumla uzaktan yakından ilgisi yok! Üstelik Türkiye’nin itiraz ettiği bir uygulama.

İLHAM PERİSİ KİM

Kılıçdaroğlu, “Suriye’deki krizin çözümünün sadece Türkiye’yi ilgilendirmediğini, bunun uluslararası bir sorun olduğunu ve tüm ülkelerin bir araya gelerek bu sorunu çözmesi gerektiğini” söylemiş.

Peki acaba Kılıçdaroğlu, “sadece Türkiye’yi ilgilendirmiyor” değerlendirmesi ile ne demek istiyor? Böyle bir iddia mı var ortada. Yok! Tam tersine Türkiye, Rusya ve İran ile birlikte 2017 yılından bu yana Astana ortaklığıyla Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlama hedefiyle ortak çalışmalar yürütüyor. Üstelik bu ortaklık, İkinci İsrail projesinin bozulmasına ve ABD’nin inisiyatif kaybetmesine neden oldu. ABD, bu yüzden Astana ortaklığını bozmak amacıyla kimi kışkırtmalar tertipledi ve şimdi de hassas bir dengenin olduğu İdlib’de yeni tertipler peşinde.

Kemal Bey’in konuşmasında Suriye’nin toprak bütünlüğüne de Astana ortaklığına da vurgu yok.

Peki “tüm ülkeler”den kim kastediliyor? Türkiye’nin İkinci İsrail koridorunu bozma amaçlı harekatlarına karşı “ne işimiz var orda” diye bas bas bağıran Kemal Kılıçdaroğlu, neden BM Barış Gücü’nü Suriye’ye konuşlandırmak istiyor?

ABD’nin izlediği strateji açısından en temel sorun PKK/PYD bölgesini Türkiye’ye kabul ettiremiyor olması. Türkiye’nin bunu kabul etmesi mümkün değil. O yüzden yan yollara başvuruyor. Bunlardan birisi, Suriye’ye çok uluslu güç konuşlandırmak. Bu öneri, Amerikan devletinin gayrı resmi çeşitli kuruluşlarının raporlarında yer alıyor, zaman zaman Suriye eksenli senaryoların konuşulduğu uluslararası toplantılarda masaya getiriliyor. Amaç, uluslararası barış gücü vasıtasıyla PKK/PYD’nin filli işgalini Suriye’ye ve bölge ülkelerine dayatacak bir ortam oluşturmak.

Mevcut uluslararası koşullarda böyle bir önerinin hayata geçirilmesinin zemini olmadığı ortada. Ama belli ki, “uluslararası dostları”nın desteğiyle iktidar olma hayali peşinde koşan Kılıçdaroğlu, kraldan çok kralcı bir tutum benimseyerek bu desteği sağlamanın gereğini yerine getiriyor.

Böylece, Kılıçdaroğlu’nun “dış politikayı 180 derece değiştireceğiz” beyanlarının amacı da apaçık ortaya çıkıyor.