Kim bu sütü bozuk?..

“Sütü bozuk” ne kadar da iğrenç bir cümle değil mi?.. İnsanın sütü ya da kanı neden “bozuk” olur acaba?.. Ne yapar da bir insan böylesine aşağılanır ki?..

Rüşvet aldığı için mi, “ihale”ye fesat karıştırdığı için mi, FETÖ’cülerle işbirliğinde olduğu için mi bir insanın kanı bozuktur?..

Söyler misiniz; bir insan “sütü bozuk” hakaretine neden maruz kalır acaba?.. Vurguncu olduğu için mi, başında bulunduğu kuruma “haram” bulaştırdığı için mi ya da yönettiği coğrafyayı yaşanmaz hale getirdiği için mi?..

Milleti oksijensiz bıraktığı için mi, yeşil alanları betonlaştırdığı için mi, müteahhitlerle “al takke, ver külah” olduğu için mi “sütü bozuk”tur bir zavallının?..

Kime denir acaba “kanı bozuk?..” Rüşvetçiye mi, dalavereciye mi, kanunsuza mı, başında bulunduğu kurumu “akraba çiftliği”ne çevirene mi, hırsızlık yapana mı?..

AKP’li Esenyurt Belediye Başkan Necmi Kadıoğlu’nun bu sorulara yanıtı ne yazık ki utanç verici!.. Çünkü ona göre cumhuriyeti kuranların sütü bozukmuş!!!

İşte bu mide bulandırıcı ve seviyesizce saldırıyı yapan şahıs, ilçesindeki bir referandum panelinde şunları söylemiş;

“Siz dik durun, içinizden ‘hayır’ çıkartmayın. Bizim milletimiz tarihte hiç satıcı olmadı Abdülaziz’e kadar. Sonra içimize ‘kanı bozuk, sütü bozuklar’ sızdı. Padişahlarımızı alaşağı ettiler, yıktılar.10 yılda Osmanlı’yı tarumar ettiler... 1923’te de koskoca 650 yıllık çınara darbe yaptılar. Cumhuriyet kuruldu... İçinden ihanet edenler,ecdada hainlik edenler, olunca hayır gelmiyor.”

Lafı hiç uzatmayalım; Necmi Kadıoğlu’nun kim olduğunu ve adının hangi olaylarla anıldığını öğrenmek için Google’ya bakmanız yetiyor!..

Yok, eğer nasıl bir belediye başkanı olduğunu da görmek istiyorsanız, halkın nefes alabileceği her toprağı beton cehennemine dönüştürülmüş Esenyurt’u gezip imar rezaletine tanık olunuz...

Bizim asıl çağrımız Esenyurt Cumhuriyet Savcısı ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’na; Bu ülkeyi kuranlara “sütü bozuk, darbeci” diye saldırmaktan çekinmeyen Necmi Kadıoğlu adlı zavallının yakasına yapışmak için daha ne bekliyorsunuz?..

Acaba asıl “sütü bozuk” kim sorusuna açıklık getirecek bir “cumhuriyet” savcısı var mıdır İstanbul’da?..

16 NİSAN’IN ŞİFRELERİ...

ORC adlı şirketin 1-7 Mart arasında gerçekleştirdiği ankete göre “evet” oyları yüzde 57,2’ye kadar çıkmış!!!

Ancak bu anketi kuşkulu hale getiren de şirketin şu şaşırtıcı saptaması;

“Referandumda ‘evet’ diyeceklerin yüzde 61,4’ü tam bilgiye sahip olduğunu dile getirirken, ‘hayır’ diyeceklerin yüzde 54,1’inin anayasa değişikliklerini bilmedikleri görülüyor!..”

Bu ülkede herkes AKP tayfasının “evet”in gerekçelerini anlatmakta aciz kaldığını, “hayır” cephesinin elinde ise halkı ikna edecek onlarca mantıklı gerekçe olduğunu bilirken, ORC bu gülünç iddiasıyla ne yapmak istemiş olabilir acaba?..

Peki, diğer araştırma şirketlerinin son aylarda yaptıkları çalışmalarda hangi sonuçlar çıkmış?..

GENAR’a göre “evet” diyenlerin oranı yüzde 55. Doğrusu ben henüz “evet” diyen bir CHP’liye rastlamasam da, bu şirkete göre CHP seçmeninin yüzde 10’u da referandumda ‘evet’ diyecekmiş!..

A&G araştırma şirketine göre de “evet” diyenlerin oranı yüzde 54 olmuş!.. Adil Gür, “Evet oyu vereceklerin önemli bir bölümü, bunun sebebini Erdoğan’a duyduğu güven olarak, ‘hayır’ oyu verecekler ise Erdoğan karşıtlığı ile açıklıyor” bilgisini vermiş...

Ancak referandumu kişiselleştiren bu saptama bile “evet” diyenlerin anayasa değişikliğinin perde gerisinden habersiz olduğunu kanıtlamaya yetiyor...

Konsensus’a göre “evet” diyenlerin oranı yüzde 59, MAKadlı araştırma şirketine göre de yüzde 60.

Metropoll araştırma şirketinin Şubat ayı içinde yaptığı araştırmaya göre referanduma katılım yüzde 83 civarında olursa ‘evet’ ve ‘hayır’ oylarının şansı eşitmiş...

Referandumda “hayır” çıkacağını saptayan iki şirketten Gezici’ye göre halkın yüzde 58.2’si “hayır” diyecek. AKAM şirketinin araştırmasına göre de “hayır” oyları yüzde 57.6 ile önde görünüyor.

Sözün özüne gelince; siyasallaşmış (!) araştırmacılığın referandumla ilgili iktidar yanlısı sonuçları Türkiye’nin içinde bulunduğu sosyo-politik koşullara hiç uymuyor... Çünkü şu günlerde referandumdan “evet” çıkacağına ilişkin bir ipucu görünmüyor...

YENİ CELLAT KİM?..

İntihar saldırıları azaldı... Çatışmalar duruluyor... Irak ve Suriye sokaklarında kafa kesenlere pek rastlanmıyor...

Artık koloni halinde dolaşan, kaos yaratan, kentleri işgal ederek katliam yapan, çocuk- kadın demeden kan akıtan paralı milisler ortada görünmüyor...

Onların adları yavaş yavaş gündemden düşüyor, kanlı eylemleri medyaya yansımıyor ve fırsatını bulanlar ise gruplar halinde dağlara kaçıyor...

Ne yani IŞİD açısından bir devir kapanıyor mu?.. ABD Başkanı Donald Trump’ın IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk’ın önceki gün ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’nde gazetecilere yaptığı açıklamaya bakılırsa, bu sorunun yanıtı “evet.”

Demiş ki McGurk, “Irak güçleri, koalisyon ülkelerinin desteğiyle 50 bin kilometrekare toprağı IŞİD’den geri aldı. Bu da IŞİD’in kontrol ettiği toprakların yüzde 65’ine tekabül ediyor...”

Bir dönem neredeyse Irak’ın üçte ikisini işgal eden ve Suriye’nin de neredeyse yarısında egemenlik kuran dinci örgüt nasıl olmuş da böylesine etkisiz hale getirilebilmiş acaba?..

Koalisyon güçlerinin Irak ordusunda 90 bin kişiyi eğittiğini dile getiren McGurk bu soruyu şöyle yanıtlamış;

“Koalisyon güçlerine ait uçaklarla yapılan saldırılarda IŞİD’in lider kadrosundan 180’i öldürülürken, örgütün ‘imdat’ yolları kesildi ve yabancı militanların akışı engellendi. IŞİD, abluka altında bulunuyor ve yenilmesi an meselesi.”

Mısır’dan Libya’ya, Irak’tan Suriye’ye, Fransa’dan İsviçre’ye kadartüm dünyaya kan kusturan IŞİD gerçekten tarihe karışmaya başlıyorsa “asıl soru” hep yanıt arayacak;

El Kaide’nin tükenişinden sonra “IŞİD” adlı Selefi örgütü piyasaya sürenler barış ve insanlık açısından neye hizmet ettiler, kan ve rant açısından ne kazandılar?..

Ve en önemlisi de,”BOP” tuzağı dayatması sürerken,Ortadoğu’nun paylaşılmasında cellat görevi verilecek yeni örgütün adı ne olacak