Kimin eli kimin cebinde?
Farkında mısınız?
Avustralyalı haçlı terörist Brenton Tarrant’ın geçmişi ile ilgili çok az şey biliyoruz.
28 yaşında olduğunu, babasının kanserden öldüğünü, cimnastik öğretmenliği yaptığı, Daily Mirror gazetesine göre melek gibi bir (sarışın olduğu için herhalde) çocuk iken nasıl olup da böyle bir katile dönüştüğü sorusu ve Balkanlar ile Türkiye seyahatleri dışında, kimin adamıdır, nerede eğitim almıştır, hangi gizli servise bağlıdır? Bunları bilmiyoruz henüz.
Ama bildiğimiz bir başka şey var.
İngiliz Samantha Lewthwait, 2005’te henüz 17 yaşında iken İslam dinine geçti. IŞİD’çi kocası Londra’daki bombalı terörist saldırıda 26 kişiyi öldürdü. Samantha Kenya’ya kaçtı. Nairobi’deki 67 kişinin öldürüldüğü AVM baskınında rol oynadığı şüphesiyle İnterpol tarafından aranırken, o Ukrayna’da Ruslara karşısavaşan aşırı sağcı Neo Nazi birliklerinin içinde ortaya çıktı. Beyaz Dul lakaplı kadın IŞİD ve Eşşebap teröristlerine canlı bomba eğitimi verdi. En az 400 kişinin ölümünden sorumlu olduğu yazıldı. Son olarak 2014’te Ukrayna’da bir Rus keskin nişancısı tarafından öldürüldüğü ileri sürüldü.
IŞİD gibi çakma İslamcı, Haçlı İrtica terör örgütleri arasında daha bu Samantha gibi yüzlerce Avrupalı, Amerikalısı vardı.
Tarrant ve benzeri Neo Nazi Irkçı Haçlı teröristlerin propaganda yöntemleri de IŞİD’inkiyle aynı.
Yaptıkları hunhar katliamları yayınlayıp, karanlık çet odalarından eleman devşiriyorlar. (Bu arada sözde İslamcı terör örgütleri Neo Nazilerden çok daha fazla cami bombalayıp, tarayıp masumları öldürmüştür, sadece Şii, Alevi veya farklı mezhep üyesi oldukları bahanesiyle)
Uzmanlara göre, internetten bunlarla temasa geçenler, yüzde 85 oranında eyleme karışmış birileriyle doğrudan iletişime giriyor.
Ha bir de Tarrant’ın hemşosu Avustralyalı medya baronu Rupert Murdoch’un Avustralya’daki 5 günlük gazetesi, yapılan araştırmaya göre, sadece bir yıl içinde 2891 adet İslam aleyhtarı haber ve yazı yayımlamış!
EMPERYALİZMİN EMRİNDEKİ HAÇLI TERÖRİSTLER
IŞİD’i kuranlarla, bu NeoNazi’leri hotrlatanlar aynı odaklar: CIA, Batılı İstihbarat Örgütleri ve MOSSAD.
Bunu ben değil, ABD Başkanı Donald Trump söylüyor.
“IŞİD’i Obama kurdu, yardımcılığını da Hillary Clinton yaptı” demişti açıktan.
ABD’nin stratejik beyinlerinden Zbigniew Brzezinski, Afganistan’daki selefi teröristleri 1979’da daha SSCB işgali başlamadan önce organize ettiklerini itiraf etmişti ölümünden önce.
IŞİD, El Nusra ve El Kaide’ye (ve onlarla bağlantılı yüzlerce terör örgütüne) ise Suudiler başta olmak üzere Körfez Arapları ve İhvancılar dolaylı destek veriyor.
Bunu Irak ve Suriye’de çok net olarak gördük ve yaşadık.
ABD, IŞİD’e saldıran Suriye ordusuna hava bombardımanı bile düzenleyip yüzlerce askeri öldürdü.
Ya da İsrail, Golan’da, güney sınırlarında IŞİD’çileri korumak için Suriye ve Hizbullah’a top ateşi açtı.
Beşar Esad’ı devirmek için devreye soktukları IŞİD’i, aynı zamanda Suriye ile Irak’ın (dolayısıyla İran’ın da) bağlantısını kesmek için kullandılar.
Türkiye’ye de (Esad’ı devirecek muhalif gruplar kisvesiyle) önce destek verdirtip, ardından politika değiştirince üzerimize saldırttılar.
El Kaide ve IŞİD terörüne yüzlerce vatandaşımızı kurban verdik. Onlar dışarıdan, CIA/NATO ürünü FETÖ içeriden ülkemizi ve bölgemizi ateşe verdiler.
Bu arada IŞİD’in bir Amerikan projesi olduğunu, hem Suriye Devlet Başkanı Esad, hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan da söylemişti.
ABD’NİN NİYETİ GİTTİKÇE KÖTÜLEŞİYOR
Zaten John Bolton’un sandıktan çıkardığı 1823 model Monroe Doktrini, Trump’ın nükleer savaşta ilk saldıran olma tehdidi, süregiden BOP ve GOKAP (Büyük Ortadoğu Proejsi ile Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projeleri), İran, Çin ve Rusya’ya karşı askeri ve ekonomik yaptırımlar, Venezuela’da kirli rejim değişikliği operasyonu, son olarak yine Trump’ın batık ABD ekonomisinden 2020 için yüksek (yüzde 5 artışla 750 milyar dolar, toplam bütçenin yüzde 57’si) savunma bütçesi istemesi, (sadece 22.95 milyar doları savunma istihbaratı için) olayların giderek çirkinleşeceğini gösteriyor.
Şu an İdlib’de bulunan savaş muhabiri, belgesel yapımcısı ve yazar Andre Vltchek, son yazısında Çin ve Rusya’nın ABD zorbalığına karşı mutlaka harekete geçmesi gerektiğini çocukluğundan bir anısıyla anlatmış.
Çekoslavakya’da ilkokulda okuyan, Rus baba ve Çinli anneden doğma Andre ile 100 kiloluk sınıf arkadaşı Karel, akran zorbalığıyla karşı karşıya kalırlar.
Andre Rus olduğu, Karel ise şişman olduğu için itilip kakılır.
Ne kadar saygılı olurlarsa, ırkçı Çek bebelerinden o kadar dayak yerler, elbiseleri yırtılır, ayakkabılarının içine işenir, karda buzda donma tehlikesi atlatırlar.
Andre bir gün artık zorbalarla iyi geçinmeye çalışmanın boşuna olduğunu anlar ve Karel’i de ikna edip, harekete geçer ve onları kıstırdıkları yerde pataklarlar.
“O gün o Çek çocukların aslında nasıl korkak olduklarını anladık ve kendimizi sağlama aldığımız gibi okuldaki diğer zayıfları da koruduk” diye anlatıyor.
Bu hikayeyle, kendi kökenlerine de atıfta bulunarak, Çin ve Rusya’nın artık ABD’ye karşı ayağa kalkmasının ve kibarlığı bir tarafa bırakmasının zamanının geldiğini söylüyor.
Öyle ya, Rusya da Çin de, milyonlarca insan kaybına rağmen, ABD ve Batı emperyalizmine karşı koyup kazanmış iki büyük ülke.
Eminim onlar, kimin eli kimin cebinde çok iyi biliyor.
Haçlı teröristlerle haçlı irticacıların aynı patrondan emir aldıklarını dünya alem de iyi bilmeli.
KAYNAKLAR
https://journal-neo.org/2015/07/26/isis-and-neo-nazis-is-there-a-difference/
https://newmatilda.com/2018/03/03/2891-murdoch-stories-trashing-islam-single-year-study-reveals/
https://www.globalresearch.ca/can-china-russia-survive-unharmonious-world/5671653