King Kanunu
Bir önceki yazıda tarım ürünlerinin yetersizliği ve fazlalığı durumunda fiyatların aşırı şekilde dalgalandığı belirtilmişti. Talep esnekliği düşük olan maddelerin üretim fazlası, fiyatlardaki ucuzluğun yol açtığı gelir kaybını karşılamaya yetmez. Özellikle tarım alanında, üretim fazlası çiftçinin çıkarlarına zarar vermektedir. Aşırı üretim tarımsal bunalım nedenlerinden biridir. Buna karşın çiftçinin kişisel gereksinmelerini karşıladıktan sonra piyasaya normal miktardan az ürün sunduğu durumlarda ise tümüyle farklı bir durum ortaya çıkmaktadır. Satışa sunulan ürün, istemi (talep) tam olarak karşılayamazsa ürün satışlarının kazancı bereket yıllarından daha yüksek bir düzeye çıkmaktadır. Tarım tarihinin vurgun yılları tüketim piyasalarına sunulan ürünün gereksinmeleri doyurmaya yeterli olmadığı mevsimlere rastlamaktadır.
İLGİNÇ BİR ÖRNEK
Üretim mevsimlerinin çiftçilere sağlayacağı çıkarla ilgili tipik bir örnek vardır. Amerika'da iyi bir pamuk rekoltesi beklenmekteyken Anthonomus grandis adında bir böcek pamuk tarlalarına büyük zarar vermiştir. Ürün azlığı King Kanuna bağlı olarak fiyatları artırmış ve çiftçilerin pamuk yetiştirmekle elde ettikleri kazanç, geçmiş yılların rekorunu kırmıştır. Alabama çiftçileri kendilerini servete kavuşturan Anthonomus grandis şerefine 1919 yılında bir heykel dikmişlerdir (Bkz.1).
Gerek üreticinin gerekse tüketicinin çıkarlarına derin etkiler yapan King Kanunu oluşumları kamu düzenini ve politik çıkarları ilgilendirmektedir. Fiyatların yükselmesi tüketicilerin, ucuzlaması ise üreticilerin yakınmasına yol açmaktadır. Kamu yöneticileri bazen tüketicileri memnun etmek yolunu seçer, fiyatların ucuzladığı dönemlerde de üreticileri koruma amacıyla önlemler alır.
BAŞLICA ÖNLEMLER
Devletin alacağı önlemler arasında en önemlisi gümrük vergilerini artırarak mal arzını daraltmaktır. Gümrük ve dışalım mekanizması yerli üreticileri dış rekabete karşı koruyan bir araçtır. Ürün fiyatlarının düştüğü dönemlerde devlet, dışalım kanallarını tıkamak ve dışsatıma prim vermek suretiyle üreticileri koruyabilir. Ancak Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği Antlaşması bu araçtan faydalanmayı güçleştirmektedir. Gıda güvenliğini tehlikeye atan ve ekonomiye büyük zarar veren bu antlaşmaya ivedi olarak son verilmelidir.
Siyasal partiler seçmenlerin oylarını almak için tarımsal ürün fiyatlarını destekleme yoluna gidebilir. Destekler belirli ürünler lehine avantaj yaratmaktadır. Desteklemeler de fiyat karmaşasına neden olabilir. Buğday ve ayçiçeği, pamuk ve mısır arazi yönünden rekabet halindedir. Bunlardan biri desteklenince diğerinin üretimi azalır. İşletme tipleri arasında da farklı sonuçlara yol açar. Desteklemeye ayrılan kaynaklardan küçük aile işletmelerine düşen pay az olup, desteğe ihtiyaç duymaması gereken büyük işletmelere daha çok destek verilmektedir.
DESTEK KURULUŞLARI
Türkiye'de 1980'lere kadar çiftçilerin desteklenmesi yoluna gidilmiştir. Desteklenen ürün sayısı 6 ila 26 arasında değişiklik göstermiştir. Tekel, Süt Endüstrisi Kurumu, Et ve Balık Kurumu, Ziraî Donatım Kurumu, Yem Sanayii, Gübre ve Şeker Fabrikaları, Devlet Üretme Çiftlikleri gibi tarımla ilgili kamu iktisadi kuruluşlarının özelleştirilmesi olumsuz sonuçlar yaratmıştır. Devlet, elindeki tarım politikasına müdahale araçlarını kaybetmiştir. Devlet adına destekleme alımları yapmakla görevlendirilen TARİŞ, FİSKOBİRLİK, GÜNEYDOĞU BİRLİK, MARMARA BİRLİK gibi Tarım Satış Kooperatifi Birlikleri belirli ürünler üzerinde uzmanlaşmıştır. Bunlar devlet desteğinden mahrum bırakılarak yıpratılınca tarımsal ürün piyasaları tümüyle tüccar, ihracatçı ve büyük alışveriş merkezlerinin eline geçmiştir. Toprak Mahsulleri Ofisi ve Tarım Kredi Kooperatifleri Birliğini görevlendirerek yapılmaya çalışılan müdahalelerin yeterince etkili olamaz. Bu kuruluşların uzman eksperleri, uygun depoları ve alınan ürünleri işleyecek tesisleri yoktur.
SEÇMENLER
Çiftçiler de dahil herkes tüketicidir. Seçmenlerin çoğu tüketici olduğuna göre seçim kazanmak isteyen partilerin tüketicileri korudukları izlenimi veren politikaları tercih etmesi doğaldır. Gümrük vergilerini indirip, ithalat yaparak fiyatları düşürme yoluna gidilmesi yerli üretimi geriletmektedir. Bu yolla dışa bağımlılığın artması, kıt olan döviz kaynaklarının boşa harcanması, tarım arazilerinin boş kalması, istihdamın azalması ve kırdan kente göçün artması söz konusudur.
(1) Feridun Ergin, İktisat, 4.Baskı, Hamle Matbaası, İstanbul, 1964, s.526'den sadeleştirilmiş alıntıdır.