‘Kırmızı Kitap’ımız var doğru stratejimiz yok

Milli Güvenlik Siyaset Belgesi güncelleniyor. Namıdiğer: Kırmızı Kitap. Bu öyle bir metin ki; TBMM’de belgenin içeriğine ters bir tane yasa bile çıkmaz.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın açıklamasına göre Belge’nin yazımı 2024 yılı sonunda tamamlanacak. Kırmızı Kitap’ın tam metni hiçbir zaman yayımlanmadı. Sadece bazı ipuçları basına sızdırılıyor.
Son yaşadıklarımızdan hareketle şöyle bir çıkarım yapabiliriz:
- FETÖ adlı CIA aparatı devlet içinde, hükümetlerin yardımıyla örgütlendi ve Kozmik Oda’ya kadar girdi. Darbeye kalkışma gücüne ulaştı.
- PKK/YPG Suriye’de Danimarka büyüklüğünde bir alanı ABD desteğiyle işgal etti. PKK’nın partisi HDP/ DEM açıktan faaliyet yürütüyor. Bu da yetmiyor; Hazine’den terör destekçisi partiye ödeme yapılıyor.
- Ekonomide dışa bağımlılık, devleti acziyete düşürdü.
- Mavi Vatan’da 2020'den sonra geri çekildik.
- İstihbarat örgütlerinin oyuncağı olan tarikat ve cemaat yapılanmaları son hızla devlet içinde örgütlenmeye devam ediyor.
- Türkiye Cumhuriyeti pasaportu verilmiş şahıslar Kilise’ye saldırı düzenliyor, Cami’de bir imam bıçaklanıyor, Adliye’yi basma girişimi oluyor. İç cephe zafiyet içinde.
- ABD’li diplomatlar ellerini kollarını sallaya sallaya Türk iş insanlarını tehdit ediyor. Vatan Partisi dışında hesap soran yok.
Tüm bunlar Milli Güvenlik’le ilgili değil mi? Kırmızı Kitap yürürlükteyken neden yukarıda sıraladığımız güvenlik sorunlarını yıllardır yaşıyoruz? Demek ki Kırmızı Kitap’ımız var ama tehdidin kaynağına yoğunlaşan doğru bir stratejimiz yok! Konumlanışımızı ABD ve AB kaynaklı tehditlere karşı yapmazsak ‘strateji belgesi’ devlet zaafını örten bir metin haline gelir. Dolayısıyla güvenlik bürokrasisi ‘Kırmızı Kitap’ın içindeki NATO mavisini kazıma sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Yoksa; yığınakta yapılan hata 15 Temmuz'da olduğu gibi TBMM’ye bomba olarak döner!