22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

KKTC değil, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Yunanistan’ın, anlaşılamaz ve kabul edilemez bir biçimde, D. Akdeniz’de gerginliği artırıcı, kışkırtıcı adımlarına karşı, devletimize ve TSK’mıza tam desteğimizi vurgulamak isteriz.

Bu bağlamda, 6 Eylül 2020 tarihinde KKTC’de icra edilmeye başlanılan “Şehit Yüzbaşı Cengiz Topel Akdeniz Fırtınası Tatbikatının”, KKTC güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ve Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığınca müştereken yapılmasının son derecede yerinde olduğu kanaatindeyiz.

Kıbrıs, tarihi, coğrafi, siyasi, askeri ve ekonomik bakımlardan Türkiye’nin haklı ve hayati, hak ve çıkarlarının olduğu, bir vatan toprağıdır.

Sağ-sol demeden, köken-mezhep ayırmadan, partiler üstü-demokratik bir Kuvayı Milliye anlayışı ile ve "Atatürk’te birleştik" şiarıyla bir araya gelen cumhuriyetçi, yurtsever, demokrat ve milli aydınların oluşturduğu Milli Merkez adına geçen hafta bu konuda bir açıklama yapıldı.

Milli Merkez Yönetimi adına, Milli Merkez Başkanı ve TBMM E. Başkanı Sn. Hüsamettin Cindoruk tarafından yayınlanan bu bildiride, Yunanistan ile yaşanan gerilime karşı, politikalarımızda bazı önemli değişikliklerin yapılması öneriliyordu.

Milli Merkez bünyesindeki değerli uluslararası ilişkiler uzmanlarının, hukukçuların, akademisyenlerin, siyaset ve devlet adamlarının da katkısı ve desteğiyle açıklanan bu metnin, çok önemli gördüğüm bazı bölümlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

“…Yunanistan Doğu Akdeniz’de kıyıdaş olmamasına rağmen Türkiye ile böyle bir kriz çıkarıp, Meis Adası’na asker gönderecek derecede tırmandırdığına göre bizim de Yunanistan politikalarımızda bazı değişiklikler yapmamız faydalı olacaktır.

a) Türkiye, Lozan Antlaşması’nda gayrı-askeri statüde kalmaları kaydıyla egemenliği Yunanistan’a verilmiş olan adalardaki silahlanmaya derhal son verilmediği takdirde bu adaların Yunan egemenliğinde kalmasını tanımayacağını, dolayısıyla kendisine verilmesi gerektiğini ortaya koyan bir yeni politikaya yönelmelidir. Bu konuda BM dahil bütün uluslararası platformlarda girişimler yapılmalı ve gerekirse bir süre verilmelidir

b) Egemenliği anlaşmalarla Yunanistan’a verilmemiş olan ve dolayısıyla Türkiye’ye ait olması gereken bütün adalar ve kayalar konusunda Atina’nın müzakereden kaçınması halinde kendisinin bu adalar ve kayalıklara el koyacağını açıklamalıdır.

c) Atina, Ege’deki bütün sorunları (Karasuları, hava sahası, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölgeler, FIR hattı, egemenliği Yunanistan’a verilmemiş olan adalar ve kayalıklar vs) Türkiye ile doğrudan müzakere etmemekte ısrar edecekse, Türkiye’nin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla harekete geçeceği ilan edilmelidir.

d) Bölgenin asla batmayacak uçak gemisi konumundaki Kıbrıs meselesinde ise Türkiye ile KKTC hemen ortak bir açıklama yaparak federasyon amaçlı görüşmelere son verildiği ve bundan sonraki çözüm parametresinin sadece iki bağımsız/egemen devlet olduğu ilan edilerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adı Kıbrıs Türk Cumhuriyeti şeklinde değiştirilmelidir. Mevcut yönetimin KKTC’ye su götürmüş olması oldukça yerinde olup, elektrik götürülmesi ve bölgede inşa edilmesi muhtemel doğalgaz boru hatlarının mutlaka Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerinden geçirilmesine özen gösterilmelidir.

Tek kutuplu dünya düzeninin hızla çok kutupluluğa dönüştüğü günümüzde Türkiye’nin hem ulusal gücü hem de dünya konjonktürünün sağladığı imkânlar sonuna kadar kullanılarak bütün bu konularda sonuç almak mümkündür…”

Bu açıklamada da açıkça vurgulandığı üzere, KKTC ismi, artık Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak değiştirilmelidir.

Bu konuda haklı koşullar fiilen oluşmuş vaziyettedir.

Yunanistan ve destekçilerinin bu tahriklerine Türkiye, barışçı bir yoldan ve de kararlı bir biçimde yanıt vermiş olacaktır böylece.

Artık vakit geçirmeden, bağımsız ve egemen Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, KKTC yönetimiyle de ortak bir biçimde ilan edilerek hayata geçirilmelidir.

Yarın değil, şimdi…