Kocaman bir Yıldırım hamlesi-(TAMAMI)
Geçen günlerde bir televizyon veya radyo tartışmasına tanık oldum. Hangisi olduğunu unuttum, Fenerbahçe'de Aziz Yıldırım olmazsa kim başkanlığa yakın diye tartışılıyordu. Bence yönlendirici bir tartışma, sanki Aziz Yıldırım'ın işi bitmiş gibi. Bu o kadar kolay değil. Zaten şimdiye dek de görüldü. İddiaları nereden tutsanız elinizde kalıyor. Doğru kabul edilse bile "Aziz gitti, kavga bitti" haline getirilmek isteniyor. Görünen o ki, Sayın Başkan'ın kellesi giderse Fenerbahçe kurtulur mesajı vermek isteniyor.
Fenerbahçe Başkan'ı olmak hiç kolay bir şey değildir. Belki yönetici olarak önemli işler yapabilirsiniz. Ama Başkan olmak için lider ruhu taşımak gerekir. İşte bu da Aziz Yıldırım'da var ve giderek geliştirdi. Böylesine bir krizde tüm varlığını riske atarak böylesine kim mücadele ederdi. Kellesini almak isteyenlerle pazarlık ederdi, bırakırdı başkanlığı çekilirdi köşesine. Ama bence o doğrusunu yaptı. "Bu ülkede var olan futbol suçlarını bana ve Fenerbahçe'ye yıkamazsınız" ruhuyla ortaya çıktı. Sonuna dek de haklıdır.
Bakınız son uygulamaya. İşte lider bir başkan böyle olunur. Tam Galatasaray maçı öncesi, kulislerde "maçı kaybederse sonu olur, gider" denen Aykut Kocaman ile 3 yıllık mukavele yapılması talimatını verdi. Evet, bu başta Kocaman olmak üzere herkes için sürpriz oldu. Şimdi Fenerbahçeli futbolcuların ve taraftarların kazandığı müthiş morali düşünün. Derbi maçıdır, sonuç belli olmaz. Ama belli olan şey budur. Aziz Yıldırım krizin başından beri olduğu gibi kendine ve liderliğine yakışır davranmıştır. Bu da derbide sarı lacivertlileri bir adım öne geçirmiştir.
Selçuk Şahin ve Necati'ye bakın
Fenerbahçe ile Galatasaray'ın oynayacağı maça iki gün kaldı. Herkes takımlarının adamı kim olur sorusuna bir başkasını aday gösteriyor. Doğal olarak Fenerbahçe'den Alex, Sow, Stoch gibi isimler ön plana çıkarılıyor. Galatasaray'dan ise Selçuk İnan, Eboue, Elmander, Melo başı çekenler. Aslında bakıldığında daha Engin, Emre Çolak, hatta oynarsa Baros da var, yani sarı kırmızılılar daha hazır, komple ve favori görünüyorlar.
Benim görüşüm ise bambaşka. Böyle oyunlarda ön plana bir başka türlü ruh koyanlar çıkarlar. Dikkat ediniz, belki de kendi taraftarları bile desteklemiyorlar. Ama oynadığı her maçta Selçuk Şahin Galatasaray'ın başına büyük işler açıyor. Attığı kritik gollerle de iki tane kaleci gönderdi. Elbette ki, Alex'in, Sow'un, Stoch'un etkilerini ve yeteneklerini tartışacak değilim. Emre Belozoğlu'nun böyle kritik bir maç öncesi transfer haberleri ile gündeme gelmesini gözden kaçırmadım ve hiç hoş karşılamadım.
Galatasaray'a gelince, geçmişi hatırlayın ve Necati'yi asla ihmal etmeyin. Sarı kırmızılılarda o ruhu verecek futbolcu da Necati'dir. Elbette ki, bu yıl daha komple bir takım oyunu oynayan Galatasaray'ın her futbolcusu ağırlığını koyuyor. Ama yine de böyle maçlarda ön plana çıkacakların bir başka ruhta olmaları gerekir. Eğer oynayacak olsa bir de Baros derdim.
QUARESMA ilk ve son sanma
Beşiktaş'ta bir Quaresma meselesi çalkalanıp duruyor. Daha doğrusu Başkanlık dahil siyah beyazlılarda çok şey çalkalanıyor. Ama en önemlisi Portekizli yıldızın meselesidir. Ve de bana göre büyük haksızlık yapılmaktadır. Olabilir, sinirli davranmıştır. Olabilir, ayrıcalık istemiştir. Olabilir, Carvalhal ile güç tartışması yaşamıştır. Bunlar bir futbol takımının içinde beklenen şeylerdir. Ben Milli Takım hocasına "sen de kimsin" diyen ve şimdilerde çok önemli görevi olan kaptanı da bilirim.
Tüm bunlar üstesinden gelinmesi gerekli olaylardır. Eğer böyle çalkantılarda hemen futbolcunun ve hocanın kellesini almak ile sonuçlansaydı, profesyonel takımdan, minik takıma kadar kimsede futbolcu kalmazdı. Bu satırların yazarı olan ben bile daha 15 yaşındayken genç takım hocama " sağaçık oynamam, ben golcü bir santrforum" diye isyan etmiştim. Gülümseyerek kafamı okşamış, " tamam, vakti gelince oynarsın, şimdi gel yanımda otur bakalım" diyerek her şeyi halletmişti.
Mesele başkadır. Şu karışıklıkta Quaresma'yı postalayıp, yerine birkaç tane bol paralı transfer çakabilir miyiz çalışmasının son aşamasıdır. Öyle ya, kulüp seçim aşamasında, Beşiktaş ligin ve Avrupa'nın son vagonunda. Yani çalkalanıp duruyor. Tam sırasıdır kadroyu yenileyelim, yineletelim tartışmasını açalım. Beşiktaş kimin umrunda. Quaresma gibi yıldız futbolcular her zaman gelir mi, elimizde ne kadar uzun tutabilirsek o kadar kazanırız diyen yok.