23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Koç'taki borç artışının nedeni belli oldu

Recep Erçin

Recep Erçin

Eski Yazar

A+ A-

Bu köşede 9 Nisan'da yayınlanan “Koç'un borçları yüzde 443 arttı” başlıklı yazımızda Koç Holding'in 2020 Yılı Faaliyet Raporunu incelemiş ve dikkatimizi çeken finansal gelişmeleri sizlere aktarmıştık. Yazıda şu bilgilere yer verdik: “Genel Kurul sonrası yayınlanan 2020 Faaliyet Raporuna göre topluluğun yükümlülükleri yani borçları yüzde 443 oranında arttı. 2019'da 101.6 milyar TL olan toplam yükümlülüklerin 2020 sonunda 542 milyar TL'ye çıktığı görülüyor. Koç'un yükümlülük artışındaki en yüksek tutar kısa vadelilerde oldu. 2019'da 59 milyar TL olan kısa vadeli yükümlülüklerin 2020 sonunda 414 milyar TL'yi aştığı görülüyor. Buna göre dev topluluğun kısa vadeli borçları sekiz katına çıkmış görülüyor. 2019'da 42.6 milyar TL olan uzun vadeli yükümlülükler de 127.5 milyar TL'ye yükseldi. Aynı dönemde Koç'un özkaynakları ise 49.6 milyar TL'den 88 milyar TL'ye çıkmış görünüyor.” Yazıda ayrıca, “Kısa vadeli yükümlülük artışı acaba Koç Finansal Hizmetler (KFS) bünyesindeki yapılan YKB'nin devralınması sonrası bir bilanço işleminden mi kaynaklı? Holding yetkilileri belki bu konuda bir bilgilendirme yaparlar” notunu düştük. Köşe yazımız Aydınlık.com.tr ve ekopolitika.com'da yayınlandıktan sonra birçok haber sitesi tarafından alıntılandı.

ANA ORTAKLIĞA AİT ÖZKAYNAKLARDA ETKİSİ YOK

Bunun üzerine Kamuyu Aydınlatma Platformunda da bir bilgi göremeyince Koç Holding ile iletişime geçtik. Kıymetli iletişim ajansı yetkilileri vasıtasıyla ilettiğimiz sorularımız üzerine

Koç Holding A.Ş.'den şu bilgilendirici yanıt geldi. Aynen aktarıyorum:

“Bilindiği üzere Şubat 2020’de Yapı Kredi Bankası’nda ('YKB') gerçekleşen ilave hisse alım işlemi ile YKB’de en yüksek paya sahip olan Koç Holding, YKB’nin hakim ortağı konumuna gelmiştir. Bu kapsamda, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (UFRS) hükümleri çerçevesinde önceki dönemlerde 'iş ortaklığı' olması nedeniyle konsolide finansal tablolarımızda 'özkaynak yöntemi' ile muhasebeleştirilen YKB, hisse alımını takiben 'Bağlı Ortaklık konumuna geçerek 'tam konsolidasyon' yöntemi ile muhasebeleştirilmeye başlanmıştır.”

“UFRS gereği yapılan muhasebeleştirme yöntemi değişikliğine bağlı olarak, konsolide bilançomuzda yer alan varlık ve yükümlülükler önceki yıla kıyasla önemli ölçüde artış göstermiştir. Zira, 2019 yılı sonunda, 'özkaynak yöntemiyle değerlenen yatırımlar' kalemi altında tek bir satırda (varlık ve yükümlülükler net olarak ve YKB’deki payımız oranında) yer alan YKB’nin büyüklükleri; 2020 yılı sonunda bağlı ortaklık olarak tam konsolidasyon yöntemi ile uyumlu şekilde her bir bilanço kalemi bazında satır satır konsolide bilançomuza dahil edilmiştir.”

“Söz konusu muhasebeleştirme yöntem değişikliği, varlık ve yükümlülük kalemlerini yükseltici bir etkiye sahip olmakla birlikte, Koç Holding A.Ş.’nin ana ortaklığa ait konsolide özkaynakları üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.”

HİSSE DEVRİ NEDENİYLE OLDUĞU NETLEŞTİ

Talebimiz üzerine iletilen açıklamadan ötürü Koç Holding yetkililerine teşekkür ediyorum. Yukarıda da aktardığımız ve yazımızda da belirttiğimiz üzere Yapı Kredi hisselerinin devralınması sonrası, “iş ortaklığı” vasfından “bağlı ortaklık” konumuna evrilmesinden kaynaklı bir bilanço büyüklüğü değişimi söz konusu olduğu böylece resmi ağızdan teyit edilmiş oldu. Yüz binden fazla insana istihdam sağlayan dev bir topluluğun bilançosundaki bu majör değişim dikkatimizi çekmişti. Böylece resmi elden durumu netleştirmiş olduk.

KOÇ ASYA'YA YÖNELİYOR

Bilanço tarafındaki bu konuyu noktalamışken Koç Topluluğu bünyesinde 2020 yılında yaşanan birkaç önemli değişikliği daha sizlere aktarmak isterim. 2020 yılı içerisin Koç, sekiz ayrı şirket kurdu. Bunun yanında iki startup niteliğindeki şirkete iştirak etti. Bir de devralma gerçekleştirdi. Bu gelişmeleri Topluluğun 2020 yılı Faaliyet Raporunun 132. sayfasında görebilirsiniz. Buraya uzun uzun yazmaya lüzum görmedim. Ancak bir kuruluş hariç; Beko Central Asia. Beyaz eşya sektöründe küresel bir Türk markası olarak öne çıkan Beko'nun Asya açılımı oldukça önemli. Holding bu coğrafyada Arçelik özelinde Hitachi Global Life Solutions ile ortak bir şirket kurma kararı aldığını geçen yıl açıkladı. Bunun yanında yine geçen yıl Hindistan'da Voltas ortaklığı ile bir fabrika açtı. Topluluğun Asya açılımının rotasını göstermesi bakımından Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi M. Koç'un, Genel Kurulda yaptığı ve Faaliyet Raporunda da yer alan konuşmasındaki şu kısmı dikkatinize sunarak yazımı sonlandırmak istedim: ... “salgın sürecini hem virüsle mücadele hem de ekonominin desteklenmesi anlamında çok daha başarılı yöneten Çin başta olmak üzere, birçok Güneydoğu Asya ülkesi dünyanın geri kalanından pozitif anlamda ayrıştı. Birçok uzman, dünyanın ekonomik ve politik ağırlık merkezinin doğuya kayması sürecinin, COVID-19 salgınıyla birlikte hız kazandığını belirtiyor. Bir başka ifadeyle, salgında Batı dünyası toplumsal, siyasal ve ekonomik olarak büyük tahribata uğrarken, Çin başta olmak üzere Asya-Pasifik bölgesi bu dönemin kazananı olarak öne çıkıyor. 2020’nin sonlarına doğru imzalanan ve Çin, Japonya ve Güney Kore dâhil olmak üzere 15 Asya-Pasifik ülkesini kapsayan RCEP olarak bilinen ekonomik ve ticari işbirliği anlaşması, bu bölgenin önümüzdeki dönemde dünya ekonomisi içerisindeki ağırlığının daha da artabileceğine işaret ediyor.”