Komutandan ‘taarruz’ emri!
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eserlerinden biri de Zabit ve Kumandan ile Hasbihal’dir...
Balyoz Davası kapsamında tutuklanan ve 16 yıl hapis cezasına çarptırılan Hava Tümgeneral Yalçın Ergül cezaevindeyken, eşi bu kitabın Türkiye İş Bankası Yayınları’ndan çıkan yeni baskısını götürür...
Daha önce de okuduğu bu kitap, Yalçın Ergül’ü bir kez daha etkiler ve pek yapılmayan bir şeyi yapar:
Bu kitapla “hasbihal”e başlar...
Yani; kitabın kendisinde çağrıştırdıklarını tek tek not eder.
Ve içeriden çıkınca da bu notları kitaba dönüştürür.
***
Yalçın Ergül, geçen Cuma gecesi Ulusal Kanal’da yayınlanan Kral Çıplak’ta konuklarım arasındaydı.
Bu kitabı da gelirken yanında getirmiş; imzalayıp verdi.
Balyoz Davası’nın neredeyse tüm sanıklarıyla abi-kardeş olduk ama kendisiyle ilk kez karşılaşıyorduk...
Tepeden tırnağa askerdi.
Hitabeti ve sözcük seçimi olağanüstü, konuya hakimiyeti hayranlık uyandırıcıydı.
Onu tanıyınca ve Türkiye’nin Milli Muharip Jet Uçağı Yapımı Projesi’nin lideri olduğunu öğrenince bir kez daha hissettim ki, bu kumpasçılar gerçekten işlerini biliyormuş...
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin öyle kritik isimlerine “çuval” geçirmişler ki; inanılır gibi değil...
Yalçın Ergül, Atatürk’le sohbet ettiği bu kitabın bir yerinde aynen şunları söylüyor:
***
“Ulu Önderim, Atam, Sayın Cumhurbaşkanım Gazi Mustafa Kemal Atatürk; siz döneminizin acı gerçeğinin bilincine varmamak için ‘Ya gafil ya cahil olmak gerekirdi’ diyorsunuz...
Bugün ise aynı zamanda ‘kullanılan’ olmak gerekiyor.
Hain olmak ise her zaman makbul!
Askeri vesayetin ortadan kaldırılması peşinde koşarak esasen Cumhuriyet değerlerinin ortadan kaldırılması yönündeki asıl niyetlerini gizleyen kişilerin ajandalarına hizmet eden, bunu demokratik bir ülke özlemiyle halisane niyetlerle yapan entelijansiyanın, düştükleri yanılgıyı artık gördükleri umut edilmelidir.
Şimdi 2015 yılında soruyorum:
Yeniden toprak kaybedecek miyiz?
Bölünecek miyiz?
Eğer bölünürsek, neden geçmişte beraberce savaştık?
İnsanlık âleminin mümtaz bir üyesi olacak mıyız, olmayacak mıyız?
Tecrübelerimiz bize ışık olmayacak mı?
Bu sorularımı, türbe önünde medet umanlar gibi sormuyorum. Bu soruları, dimdik ayakta, başı dik göğsü ileride, ‘Cumhuriyetçi Zihniyet’e soruyorum:
Sayın Cumhurbaşkanım; benim yukarıdaki sorulara bir cevabım var. Hasbihalimi bu cevapla bitiriyorum.
Bu ülkede cumhuriyetçi zihniyet sahibi savcı var.
Bu ülkede cumhuriyetçi zihniyet sahibi hakim var.
Bu ülkede cumhuriyetçi zihniyet sahibi asker var.
Bu ülkede cumhuriyetçi zihniyet sahibi polis var.
Bu ülkede cumhuriyetçi zihniyet sahibi bilim adamı var.
Bu ülkede cumhuriyetçi zihniyet sahibi sanat adamı var.
Bu ülkede cumhuriyetçi zihniyet sahibi işadamı var.
Bu ülkede cumhuriyetçi zihniyet sahibi gazeteci var.
Bu ülkede cumhuriyetçi zihniyet sahibi gençlik var.
Ben hepsine ‘TAARRUZ RUHU’ öneriyorum.
Hayır, bölünmeyeceğiz!
Çağdaş bir ülke olacağız.”
***
Ben bu ülkeden umudumu hiçbir zaman kaybetmedim ama ne yalan söyleyeyim, benden daha umutlu insanları görmek bana da iyi geliyor!
SAYIN CUMHURBAŞKANIM!
Yazan: Yalçın Ergül
Türü: Deneme
Yayınevi: Ka Kitap
Baskı tarihi: 2015, Şubat
Sayfa sayısı: 119
Fiyatı: 15 lira.
70’LERİ ÖZLEYENLERE...
Pelin Özen, bir edebiyat öğretmeni... Ancak, mini etek giyen kız öğrencileri taciz ettirmek için erkeklere talimat veren yeni dönemin örümcek kafalı öğretmenlerinden değil...
Bugüne kadar iki romanı yayınlandı:
İlki erotik deneme Alevli Geceler, ikincisi ise Suskun Ruhlar Ülkesi...
Bu kez karşımıza bir “anı” kitabıyla çıkıyor. Bunun gerekçesini de şöyle açıklıyor:
“Anlar yaşanır, uç uca eklenir, ‘Anı’ olur. Bazen günümüz gençlerinin anıları olmayacak diye düşünüyorum. Üç ekrana; cep telefonu/bilgisayar/televizyon ekranına ve kendilerini başkalarına göstermek için bir kameraya bakarken hayatı görmeden, anları fark etmeden yaşıyorlar gibi geliyor bana. Farkındalık olmadan yaşanan ‘an’lardan anı çıkmaz ne yazık ki... Ben 70’lerimin her anını farkındalıkla yaşamışım meğer. Kim bilir belki de bakacak pek bir şey bulamadığımızdan sadece birbirimize ve hayata bakıyorduk o günlerde. Günümüzde çılgınlık derecesinde yaşanan ‘görme, görünme, görsellik’ durumuna hiç benzemeyen bir içsellikle, duygularımızla yaşıyorduk. Sebebi her ne olursa olsun, o anlarda yaşadığım duygular içimde hâlâ capcanlı dururken onları ebediyen saklamayı, ölümsüzleştirmeyi istedim. Fransızca Hocam Sevgili Merve Peker’in deyişiyle, ‘O günlerde yazamadığım günlüğümü yazdım.’ İçim duyarlılıkla ürpererek, mutluluktan sürekli gülümseyerek yazdım.”
***
Pelin Özen’in üç kitabını da okudum.
Romanlarını da sevmiştim ama... 70’leri özlediğimden midir nedir; bu kitap beni çok fazla etkiledi.
Çocukluklarına ve gençliklerine hasret çekenlere, kesinlikle öneririm.
70’LER YAĞIYOR ÜSTÜME, USUL USUL!
Yazan: Pelin Özen
Türü: Anı
Yayınevi: Cinius Yayınları
Baskı tarihi: 2015, Ocak
Sayfa sayısı: 242