Komutanın uyarısı -(TAMAMI)
İmralı’yla Başbakanlık arasında yapılan müzakereler de, “Akil Adamlar” komikliği de, uygar demokrasilerde görülmeyen hukuk dışı Kandil seferleri de, ortada oynanan maskaralığı, ne denli boş işlerle uğraştığımızı ortaya koydu.
Olup bitenlere şaşmamak elde değil.
Cumhuriyet hukuk düzeninin de, devletin itibarını hiçe saymak “ben yaparsam olur” mantığı geçersizdir.
Jandarma Genel Komutanlığı’nın her yıl sonu hazırlanan ve Orgeneral Kalyoncu tarafından imzalanan raporunda Türkiye’nin içinde bulunduğu tehlikeye dikkat çekiliyor. Bu açıklamalar kimilerine geçmişi anımsattı. Merhum Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel’in Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes’e yazdığı o tarihi mektubu...
Parçalanma tehdidi
Orgeneral Kalyoncu Türk Devletinin bölünme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu açıkladı. Bu önemli haber, Aydınlık ve Cumhuriyet gazeteleriyle Ulusal Kanal dışında medya da yer almadı!
Jandarma Komutanlığı’nın 16 Nisan günü yayımlanan 2012 yılına ilişkin faaliyet raporda “üst yönetici” sıfatıyla Orgeneral Kalyoncu’nun değerlendirmeleri de yer almakta.
- “Güvenlik algılamaları değişti” diyen Sayın Kalyoncu şunlara dikkat çekiyor;
- “Küreselleşmenin getirdiği dinamik ortam; ülkelerin iç ve dışgüvenlik ayrımının belirsizleşmesi ve güvenlik paradigmalarının değişmesi neticesinde, kamu düzeni ve yasal kurumların da içerisinde olduğu ulusal güvenliğe yönelik tehditler farklılaşmış, terörizm, ayrılıkçı hareketler, etnik ve dini çatışmalar, kitle imha silahlarının yayılması, uluslararası organize suçlar ve siber terörizm gibi asimetrik tehditler, yeni parametreler olarak ortaya çıkmış ve güvenlik algılamalarını büyük ölçüde değiştirmiştir”
- “Ülke bütünlüğünün parçalanmasına yönelik tehditlerin; içte ve dışta artan yoğunlukta güç kazanma çabası karşısında, değişen güvenlik algılamaları temelinde, iç güvenliğin sağlanması ve korunması öncelik kazanmıştır.”
Orgeneral, Jandarmanın sorumluluk alanına giren bölgelerde, 1.688 terör olayının meydana geldiğini, olay sayısının geçen yıla göre % 49 (1.130 olay) arttığını söylüyor.
Jandarma bu arada tam 157 şehit vermiş. Yani Komutan demek istiyor ki; 2012 yılı sonuna kadar asayiş işte bu durumda.
Sormak gerekmez mi; Jandarma kiminle savaştı ki?
Elbette “Anaların gözyaşı dinecek” diye barış çubuğunun birlikte tüttürüldüğü Apo’nun Kandil’deki çeteleriyle.
İster bu raporu bir uyarı diye, ister görev raporu diye algılayın! Ülkemizin hali işte bu raporda yazmakta.
İki cami arasında kalmış gibi
Hürriyet Gazetesi’nde Baykal’ın açıklamaları yayımlandı. “Aman kırmayalım dökmeyelim, partiyi karıştıran olmayalım” tarzında bir üst perde açıklaması.
Baykal’ın söylediklerini “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” şeklinde yorumlayanlar da oldu. Parti içi olumsuzlukların dile getirilmediği bir suya tirit konuşma olarak görenler de.
Baykal’ı 40 yıldır tanıyan biri olarak önce ben fikrimi söyleyeyim: Sevgili arkadaşım adeta iki cami arasında kalmış bi-namaza benziyor. Söylediklerini daha çok siyaset bilimcisi edasıyla söylüyor ve tarihe not düşerken, ciddi yolculukta arkasında kimseyi bulamayacağı gibi bir endişe içinde.
Oysa Baykal’ın yaşındaki İsmet Paşa (1950) yanında 35 kişilik bir grupla bile DP’ye boyun eğmemiş, “Yandık bittik, çekil Paşa” isteklerine, “Bir yere çekilmem. Partiyi de bırakmam. Tek başıma da kalsam bu yola devam edeceğim” demiş ve 1957’de arkasında 178 milletvekiliyle Meclis’e girerek Menderes’e; 1957 seçimleri için:
“Allah bana bir daha o 27 Ekim gecesini yaşatmasın..” dedirtmişti.
İsmet Paşa doğrusunu yaptı. Ne 22Şubat’taki Talat Aydemir oldu, ne de uygun zamanı bekledi.
1961 seçimlerinde Başbakan olarak Türkiye’yi bunalımlı günlerden çekti çıkardı.
Elbette Baykal İsmet Paşa değildir. Baykal’ın donanımı İsmet Paşa da yoktu. Sorun içini dökmek değil, Cumhuriyet tehlikedeyken kolları sıvamaksa;
Halk ve CHP, Baykal’dan bunu bekliyordu. Gelişinin muhteşem olmasını...