Kontrolsüz güç
FUTBOLUN içinde başkanların yaptığı konuşmaları çözebilmek için ünlü film karakteri 007 James Bond gibi olmak gerek... Örneğin Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak, neden Beşiktaş Kulübünün gelecekte yapması muhtemel bir teknik direktör hamlesi hakkında ligin bitimine daha 3 ay gibi bir süre olmasına rağmen konuştu? Üstelik öyle böyle bir konuşma, yani 'tahminim' diye başlayan bir cümle de değil, doğrudan ve kesin konuştu. Sanki senaryosunu yaptığı anlaşmada masa başındaymışçasına "Şenol Güneş Beşiktaş Kulübüne hayırlı uğurlu olsun" dedi.
Eğer Beşiktaş takımının sezon sonunda böyle bir düşüncesi varsa bile sağ olsun Murat Sancak yaptığı bu açıklamayla Şenol Güneş'in Beşiktaş takımına olası bir transferini engelledi. Artık Şenol Güneş asla Beşiktaş takımına gelemez. Böyle bir düşünce, Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi'de varsa bile Adana Demirspor başkanının yapmış olduğu bu açıklamayla transfer imkansız hale geldi. Sonra bir başka kulüp başkanı niye böyle bir açıklama yapma gereği duyar? Hayret içindeyim. (Bu noktada bir parantez açmak gerekiyor. Murat Sancak'ın futbolda FETÖ yapılanmasına yönelik sözleri de hayli dikkat çekici ve önemli. Şayet Türk futboluna yuvalanmış böyle odaklar varsa Türk yargısı ve TFF gereken adımları bir an önce atmalı.)
PUAN DURUMUNDAKİ YERİ GAYET İYİ AMA...
Şöyle bir düşünelim... Adana Demirspor başkanı renkli bir kişilik. Heyecanlı. Yaptığı transferlerle Spor Toto Süper Lig'e değer katan bir başkan. Ligde kalıcı olmak, yani süreklilik ve istikrar için başarı şart. Adana Demirspor şu anda ligde üçüncü sırada. Süper Lig'i bu noktada, hatta ikinci sırada bitirirse kasasını dolduracak. Sancak, bu koşullarda yeni yükseldiği Süper Lig'in ilk senesinde aldığı sonuçlara sevinmek yerine Beşiktaş maçındaki kararlardan hırsını televizyon kırarak çıkarmaya çalıştı.
Beşiktaş takımına karşı giriştiği bu söylemi ve televizyon kırması Önder Karaveli'nin ve dolayısıyla da Avrupa'ya gitmek için rakibi olan Beşiktaş'ın dengesini bozmak için olabilir mi?
TELEVİZYON MESELESİNDEN AKLIMA GELEN...
Televizyon kırma olayından bahsedince aklıma fanatik bir Galatasaraylı olan teyze oğlum geldi. Bundan 22 sene kadar önceydi. Galatasaray'ın UEFA kupasını kazandığı en iyi dönemlerinden birinde sarı-kırmızılılar maç boyu üstün oynadığı derbiyi Fenerbahçeli Johnson'un uzaktan attığı golün ardından 1-0 kaybetmişti. Evi ikinci kattaydı. Arkadaşları maçın bitiminde, aşağıdan seslenerek, "Ne oldu be geçmiş olsun, üzülme" diye kızdırınca teyze oğlu televizyonu kaldırdığı gibi aşağıya fırlatmıştı. Fanatiklik başa bela. Hele ki bir spor kulübünün başkanıysan ve duygularını kontrol edemiyorsan durum daha da kötü. Bir büyük camianın başkanı, taraftarlarına örnek olacak davranışlar sergilemeli.
Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak'ın Beşiktaş maçı sonrası televizyonu kırma eylemi çok sevdiğim bir sözü anımsattı: Kontrolsüz güç, güç değildir...