21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Köpeklerin sessizliği…

Burçak Evren

Burçak Evren

Gazete Yazarı

A+ A-

Köpeklere açılan savaşın hangi tarihte başladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilinen tek şey varsa o da bu savaşın eşit olmayan koşullarda hala benzer yöntemlerle sürdürülmesi. Bir yanda belediyeler ile bakanlıklar, diğer yanda, kendilerine acımasızca açılan bu savaşların nedenine bir türlü akıl erdiremeyen hayvancıklar.

“Köpeklere ölüm” diyen yetkililerle, çoğunlukla “sokak köpekleri” olarak tanımlananlar arasındaki savaş hala sürüyor. Üstelik daha acımasızca… Eskinin mahalle aralarında eli silahlı gezinen belediye memurların yerini şimdilerde toplu katliamları gerçekleştiren özel eğitimli timler ve de onlara zaman zaman katkıda bulunan manyaklar var…

Bu amansız, acımasız ve de eşit koşullarda yapılmayan savaşta köpeklerin en etkili silahı –zaman zaman kısırlaştırılmalarına rağmen- bir ölür bin diriliriz dercesine doğurganlık yanı. Her iki taraf da asla pes etmiyor…

Bu savaşın geçmişi çok ama çok eskilere dayanır… Bu geçmiş içinde Sivri adadaki toplu katliamlar… Ta oralardan İstanbul’un gecelerine dek uzanan çığlığa dönüşmüş iç parçalayıcı havlamalar, tevatürün çok ötelerinde kalan bir masal değil, aksine onların yaşamlarına biçtiğimiz bir gerçektir. Bundan ötürüdür Sivri ada adının “Hayırsız”a dönüşmesi...

Çok ötelere değil de, biraz daha yakın tarihe, 30’lu, 40’lı yıllara dönüp sararmış gazete sayfalarında unutulmuş bu amansız savaşın haberlerine dönelim. O günlerden bugüne hiçbir şey değişmemiş: Aynı savaş, benzeri yöntemler ve bilinen son…

13.9.1946’da Tan gazetesinde çıkan bir haberde kuduzla mücadele için kesik köpek kuyruğunu belediye getirene, her kuyruk için 10 kuruş verileceğini, ancak belediye kuyruk getirenlerin köpekleri öldürmeden bu işlemi yaptıkları için bir fayda temin edilemediği belirtilip, ancak köpekleri canlı getirene 25 kuruş verileceği yazılıyor. Aynı haberde işsizlere iş çıktığını, canlı getirilen köpeklerin fenni bir şekilde belediyece itilaf edilecekleri yer alıyor.

8 Aralık 1940’da Vakit Gazetesi’nde çıkan bir tekzip yazısında ise belediyenin bir köpek kuyruğuna 10 kuruş verdiği yalandır, diyerek şu açıklama yapılır: Kedi ve köpek öldürme işi belediyenin hususi memurları tarafından yapılmaktadır. Şimdiye kadar Teşrinisani (Kasım) başından itibaren 5 Kanunuevvele (Aralık) kadar 1635 köpek, 488 kedi öldürülmüştür denilmektedir.

13 Eylül 1936 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde çıkan bir başka haberde 25 kuruşa bir köpek getirme işinin birçok işsizlere temizlik ameliyesi için karlı bir iş olduğu belirtilerek getirilen köpeklerin Hayvanları Himaye Cemiyetinin Şişli’deki şubesine sevkedileceklerini ve buralarda eziyetsiz bir şekilde öldürülecekleri yazıyor.

10 Şubat 1935’te Haber Gazetesi’nde yayımlanan bir haberde şehirdeki kuduz olaylarının çoğalmasını Hayvan Esirgeme Kurumu’nun fazla merhametli oluşuna bağlayıp, sokakta başıboş gezinen köpeklerin hepsi kuduzdan kuşkuludur. Bu bakımdan bunlara acımamak gerekir. Kuşku yok, sokak köpeklerini kökünden süpürmek, hepsini öldürmek kuduzu ortadan kaldırmak için tek çaredir, denilmektedir.

16 Temmuz 1932 yılında Akşam’da çıkan bir haberde ise Köpekleri itlâf eden belediye memurları pek az olduğu için bunların mesaisinin yeterli olmayıp başıboş köpeklerin halk tarafından da öldürülmesi istenir.
Sözünü ettiğimiz haberlerin tümü İstanbul’la ilgilidir. Ancak benzer olaylar Anadolu kentlerinde de İstanbul’daki kadar yoğun olmasa da yaşanır. Örneğin Denizli’de itlâf edilen köpeklerle ilgili bir haberde belediyenin zehir yerine tabanca kullandığı belirtilerek bu olay tüm ayrıntılarıyla anlatılır. Delikliçınar’da bir köpek memurunun kurşunuyla ayağından yaranan köpek Çakır İsmail’in kahvehanesine sığınmış ancak memur köpeğin peşinden giderek kahvenin orta yerinde ikinci bir kurşunla köpeği öldürmüştür. Silah sesinden kahvede bulunanlar kurşunlara hedef olur korkusuyla büyük bir telaşa kapılmışlardır.

8 Temmuz 1932’de Son Posta Gazetesi’nin birinci sayfasında yer alan haberin ana başlığı ile spotu ise aynen şöyledir: İSTANBUL’UN HAYVANLARI ŞÜPHESİZ Kİ BAHTİYARDIR. Bir Sene Zarfında İnsanlardan Ziyade Şefkat ve Merhamete Mazhar Oldular. Başlığın hemen altında yer alan fotoğrafta ise, Büyükada’da eşeğin üzerine binmiş, her biri mutlu bir şekilde gülümseyen kadınlı erkekli bir gurup yer alır.
Bir başkadır benim memleketim…

Denizli İstanbul Cumhuriyet Gazetesi köpek belediye