22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Köprü ve tünel bu sefer oy getirmedi!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye’nin kamu-özel toplam dış borçları 2017 III. çeyrek sonu itibariyle tam 437.9 milyar dolara ulaştı.
Bu borcun 307.8 milyar doları özel sektöre, 130.4 milyar doları ise kamuya (TCMB dahil) ait.
AKP’nin hileli ve şaibeli seçimler sonucunda tek başına iktidara getirildiği 2002 yılında toplam 129.6 milyar dolar olan dış borçların, bugün 437.9 milyar dolara çıkması gerçekten de düşündürücü.
Çünkü bu borçların yanı sıra özelleştirmeden gelen kaynakları da dahil ettiğimizde, bu paralarla ülkede ne yeni bir Erdemir, ne yeni bir Petkim gibi üretim ve istihdam yaratan sanayi kuruluşları, fabrikalar vb yapılabilmiş değil.
Varsa yoksa “beton ekonomisi”. Yandaş müteahhitlerin oluşturduğu havuza pay edildiği iddia olunan milyonlarca, milyarlarca liralık kamu ihaleleri.
Haklarını yemeyelim bir de köprü, otoyol, tünel ve havalimanı inşaatları var. Bunları yapmak ülkenin ihtiyacı doğrultusunda kuşkusuz ki iktidarların asli görevidir.
Ama bunların fizibilitesinin, maliyetlerinin, kaynaklarının çok iyi planlanması, araştırılması gerekir. Emsallerinden çok daha pahalıya yapılan, yine yüksek faiz ve komisyon ödemeleri kapsamında kredi sağlanan, çok yüksek Hazine garantileri verilen bu tür yatırımların, ülkeye faturasının yararından çok zararının olmamasına özen gösterilmesi gerekir.
Ülkenin anormal biçimde yükselen toplam dış borçları içinde işte bu tür alt yapı yatırımları için özel sektörün bulamadığı ve/veya özel sektöre Hazine garantisi olmadan verilmeyen dış kredilere Hazine cömert garantiler vermiş vaziyette. Bugün, 2010 yılında kamu-özel işbirliği (KOİ) projeleri kapsamında, özel sektöre yap-işlet-devret projeleri kapsamında ihale edilen büyük kamu alt-yapı projeleri için alınan dış borçlara verilen garantiler çok yüksek boyutlara ulaşmış durumda.
2010 yılında 3.2 milyar dolar olan özel sektörün kredilerine verilen Hazine garantilerinin toplamı, 2017 yılında 11.3 milyar dolara, yani yaklaşık 4 katına yükselmiş durumda.
Hemen büyük çoğunluğu AKP’li Belediyelerle, bazı kamu kuruluşlarına verilen krediler için Hazinenin garanti/kefalet miktarı ise 2010 yılında 7.5 milyar dolar iken, 2017 yılında 13.5 milyar dolara yani 2 katına çıkmış durumda.
Hazine garantisi demek bir tür kefalet demektir. Özel sektöre Hazine kefil oluyor, yüksek maliyet ve faizlerle alınan kredilerle yapılan köprü, tünel vb den garanti kapsamında fahiş ücretler alınıyor ve milletin bunların maliyetini sorgusuz sualsiz üstlenmesi ve üstüne üstlük alkışlaması isteniyor.
Ama daha önce de yazdık ve söyledik. Beton ekonomisinin sonuna gelindi artık. Yandaş müteahhitler, Bankacılık sektörüne olan borçlarını ödemekte, konut stoklarını eritmekte zorlanıyorlar.
Öte yandan 16 Nisan referandumunda görüldüğü üzere, Avrasya Tüneli ve Yavuz Sultan Köprüsü ile övünen iktidara, İstanbul halkı oy da, destek de vermedi.
Yani işsizliğe-yoksulluğa-partizan ve otoriter bir yönetime sürüklenen geniş halk kitleleri, yolsuzluk iddialarının arşa çıktığı bu dönemde, öyle köprüye-tünele oy vermeye yanaşmıyor, kimse bunlarla ikna edilip, oy devşirilemiyor artık.