Korkma Fikret başkan!
35 yıl önceydi; Ağrılı, 30’lu yaşlardaki sanayicinin tam bir yobaz olan babası, Anıtkabir için şöyle mırıldanmıştı yanımda: “Bir mevtaya, bu kadar yer ayırmak caiz midir?” O göremese de, Pazar günü Fenerbahçeliler cevabını verdi: “Caiz, hatta yetmiyor bile...”
Evet, on binlerce Fenerbahçeliyle birlikte, Hataysporlu, Galatasaraylı, Denizlisporlu, Beşiktaşlı da Anıtkabir’deydi. Onları orada bir araya getiren, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığıydı. Üst kimlikleri, Atatürkçü olmalarıydı. Atatürk’ü, gündelik siyasi figüre dönüştürmeyi, onun saygınlığını yok etmeyi başaramayanlar, ona olan sevgiyi ve bağlılığı hasetle izlerken, yaftalamayı da ihmal etmiyorlar tabii.
Ağızlarındaki çürümüş sakızı gösterip, “Spora siyaseti bulaştırmayın” diyorlar. Yakışmazmış. Anlıyoruz; ısrarla, Atatürk’ü sıradanlaştırma çabası. Peki, yatak odasına yakışıyor mu siyaset? Jinekoloğun bistürisine? Heykellere inen balyoza? Kimin nerede, nasıl ibadet edeceğine burnunu sokmaya? Rakıya, ayrana çok mu yakışıyor da, o zaman sesiniz çıkmıyor?..
Şantajı da iyi biliriz!
Geçenlerde bir ses kaydı yayımlandı. Orada iddia olunduğuna göre; Gezi Direnişi’nde Çarşı’nın attığı “Kurabiye Tayyip” sloganları, muhatabını çok kızdırıyor. Peşinden; Beşiktaş’ın, resmi internet sitesinde, “Kulübün, Gezi Direnişi’ni yanlış bulduğu” haberlerini yalanlamasıysa, tuz-biber ekiyor hiddetine. Diyor ki; yapılmakta olan stat için verdiğim sözlerden vazgeçerim. Türkçesi: “Şantajı da iyi biliriz!”
Kaydın devamı vahim! Durumdan vazife çıkaran tayfası, Beşiktaş Başkanı Fikret Orman için edilmedik küfür bırakmadan, şantajı gerçeğe dönüştürmenin hesaplarına girişiyorlar aralarında. Çarşı, resmi web sayfasına “Şeref Bey Stadımız İçin Ölürüz” görseli ekleyerek, “Haydi Kalk Ayağa Yürü Güneşe” isimli besteyi koyuyor ve Twitter’da açtıkları #stadimizicinoluruz hashtag’iyle cevap veriyor.
Konunun öznesi durumundaki Orman’a gelince... “Ne zorluklar çektiğimi de herkes görsün. Bizim hakkımızda kimin ne düşündüğü önemli değil, biz işimize bakıyoruz” diye değerlendiriyor olayı. Tedirgin bir açıklama. Belli ki çekiniyor Fikret Başkan; ama kişisel, ama kulüple ilgili nedenlerle...
Orman, yanlış safta
Bence Orman, yanlış yerde saf tutuyor. Devletten, rutin dışı, olmadık beklentileri veya kişisel bir açığı yoksa, onun yeri de Aziz Yıldırım’ın yanı, İnan Kıraç -pardon- Ünal Aysal’ın da... Suçlu olup olmadığı bir yana; bugünkü iklimde asgari yurtseverlik koşulu, “âdil yargılanma hakkı”nın yanında yer almayı gerektirmez mi? Gıyaben onca hakarete maruz kalan Fikret Başkan’ın bir iması bile, yüz binlerce Beşiktaşlıyı, statlarına engel olanların karşısına dikmez mi? Kaldı ki, Çarşı, bu refleksi kendiliğinden gösterdi zaten.
AKP’ye oy veren binlerce Beşiktaşlının, Beşiktaşlılığı, AKP’liliğinin önündedir; keza Galatasaraylının da. Bunu en iyi şantajcılar bilir, şantaj sahibine de zarar vermesi olası olan bir silahtır. Ülkeyi babasının çiftliği sanan bir adam, emrindeki kamu kaynaklarını, cülusiye gibi kullanma cüretinden, karşısına dikilenlerce vazgeçirilebilir. “Beşiktaş’ın stadına sağlanan destek, Gemicik’lerin hasılatından gelmediğine, stadın arazisi Kısıklı’daki tapulu arsa olmadığına göre; bedelini ödemeyi gözün yiyorsa, engelle de görelim!” diyebilmelidir kulübü yönetenler. Bunu dedirtecek olansa, dayanışmadır.
Tehlike ortada ve büyük!
Tüm Türkiye’yi kapsama alanına alan bu 3 kulüp, 100 küsur yıllık tarihlerinin birçok döneminde, siyaset kurumunun ilgi odağı oldu, bu gerçek. Ama hiç bu denli doğrudan, tek kişinin tehdidi altında olmadılar. Beğenmediğine, küfür, hakaret; ümük sıkma, yol kesme girişimleri; Truva atı operasyonları; şantaj, tehdit, manüplasyon... Tehlike ortada ve büyük!
Her kesimden aklıselim sahibi insan anladı ki; bu siyasi iktidar kaldıkça huzur da yok, yarına dair güvence de. Bunu iliklerine kadar hissedenlerse, kaybedecek çok şeyi olanlar. 2011’de malum şahsın Somali’ye yaptığı gösteriş ziyaretindeki destek hizmetler ekibinin, önde gelen elemanı Sertab Erener bile sonunda kavramış AKP gerçeğini; gözü korkmuş da, ABD’ye yerleşmekte bulmuş çareyi... Akdeniz Oyunları’nda sahneye çıkma önerisini kabul etmeyince, “evlilik dışı ilişkisini” önüne koyuvermiş şantajcı yetkililer! Böylece, Şikago’ya kaçacak olanların bir kapısı oldu, ne güzel...