24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Köy Enstitüleri Türkçe Programı - 2

Kemal Ateş

Kemal Ateş

Gazete Yazarı

A+ A-

Köy enstitülerinin Türkçe öğretim izlencesi konusunu geçen yazımda da ele aldım. Mesleğim gereği onlarca öğretim izlencesi (müfredat programı) inceledim, uyguladım; bunlar arasında YÖK’ün hazırladığı izlence de var, inanın hiçbiri bana köy enstitüleri kadar doğru, tutarlı, amaca uygun gelmedi. Hele YÖK’te kocaman kocaman profesörlerin hazırladığı Türk Dili ders izlencesi o kadar ilkel, eğitsellikten öylesine uzaktı ki... 1983 yılında bu izlence elimize verilince, okuyup bir köşeye attım. Bu derslerle sanki Muharrem Ergin gibi bazı dilbilgisi uzmanlarının, yani eşin dostun, yandaşın kitabını tanıtma, yayma, pazarlama amacı güdülüyordu. Zaten izlencenin sonunda verilen okunacak kitaplar listesiyle de bu niyet iyice pekiştirilmişti. Kendilerine yakın buldukları uzmanların kitaplarındaki konu başlıklarını aynen alarak hazırlanmış bir ders izlencesi. Üniversitede Türk Dili dersleri doğrudan doğruya dilbilgisi öğretimine dönüştürülüyordu ki, bunun üniversite öğrencisine ilkokul öğrencisi muamelesi yapmaktan başka bir anlamı yoktu; bu yüzden başta öğrenciler olmak üzere çok tepki gördü, dersin adı YÖK dersine çıktı. İşi bilen meslektaşlarımız selameti bu anlayıştan uzaklaşmakta gördüler, böyle saçma bir programı uygulamayarak derslerini YÖK dersi olmaktan kurtardılar.

BİLGİYE VE KURALA METİNLERDEN GİTMEK

Türkçe derslerinde “metinler” çok önemlidir. Köy enstitüleri ders programında işin bu yanı çok iyi anlaşılmış ve anlatılmış. Şu şu yazarları okutun demek yerine, metinlerin nasıl, neye göre seçileceği, nasıl işleneceği üzerinde uzun uzun durulmuş, hatta bu metinlerin öğrenciye bir hafta önceden verilmesi bile belirtilmiş. Türkçe bilgisi, edebiyat bilgisi metinler üzerine oturtulur, metinlerden hareket edilerek verilir, metinlerle bağlantılı anlatılır. Nasıl dil kuralları dilden çıkarılıyorsa, edebiyat bilgileri de edebiyat yapıtlarından, metinlerden çıkarılır. “Hayatta birbirinden ayrılmayan dil ve edebiyat bilgileri Türkçe derslerinde de bir araya gelecek ve gittikçe zenginleşecek, bir bütün teşkil edecektir.”

Metinlerin nasıl seçileceği şöyle anlatılıyor programda: “Bir yıl içinde incelenecek metinler önceden ayarlanmış, bir nispette değişik ve birbirini tamamlar mahiyette olmalıdır. Bu ayarlamada sınıf seviyesi, talebenin eksikleri ve enstitünün özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır.” Öğrenci seviyesi gözetilecektir, ancak ardından hemen şu uyarı da yapılıyor: “Talebe seviyesine uygunluk kolaylık demek değildir. Bilakis metnin talebeyi uğraştırması, düşündürmesi ve ileride rastlayacağı güçlüklere alıştırması lazımdır.”

METİNLER ARASI İLİŞKİ

Bir metinden dil açısından nasıl yararlanılacağı anlatıldıktan sonra, metnin yazınsal özellikleri (kompozisyon) açısından nasıl değerlendirileceği de şöyle anlatılıyor: “Metnin kuruluşunu, nasıl başlayıp nasıl bittiğini, türlü kısımlarını, bu kısımlar arasındaki bağlanışı meydana çıkarmak, metindeki türlü düşünce, bilgi ve duyguları belirtmek.”

Metnin değerlendirilmesinden ne anlamak gerektiği de açıklanıyor programda: “Değerlendirme parçanın iyiliğini kötülüğünü söylemekten ziyade özünü, şeklini ve talebenin bildiği diğer metinler arasındaki yerini belirtmek olmalıdır.” Yani metnin değerinin karşılaştırmayla anlaşılmasını sağlamamız isteniyor ki, çok doğru bir yöntemdir bu. Bunu da ancak çok okuyan öğrencilerle yapabilirsiniz. Köy enstitüsü öğrencileri gibi... (Bkz. Köy Enstitüsü Programları, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Y., Ankara, 2004)