19 Kasım 2024 Salı
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kredi pazarında karaborsa var

Recep Erçin

Recep Erçin

Eski Yazar

A+ A-

Kurban Bayramı öncesi BDDK'nın düzenlemelerinin ardından bankalar kredi musluklarını birden kapatmıştı. Sonra Merkez Bankası'nın düzenlemeleri geldi. Ticari kredi faizlerine bir anlamda üst sınır konuldu. Konuldu ama iş fiiliyatta pek öyle olmamış görünüyor. “Nasıl yani” dediğinizi duyar gibiyim. İhracata da çalışan sanayicilerin aktardığına göre, bankalar kredi musluklarını gevşetmiş. Kredi alınabiliyor ama Merkez Bankası'nın belirlediği üst sınırları aşmak kaydıyla. Bankalar faizi düşük tutsalar da öyle tutarlarda komisyonlar ve tahsis ücreti çıkarıyorlar ki kredi faizi yüzde 30'ları aşıyor. Sanayiciler, paranın kral olduğu, herkesin ilave finansman peşinde koştuğu böyle bir dönemde, bankaları kızdırmamak için yüksek sesle bu sorunu dile getiremiyorlar.

TABELA BAŞKA EYLEM BAŞKA

Merkez'in adımları sonrası, menkul kıymet tutma zorunluluğu vasıtasıyla, üst faiz sınırı çekilen kredi pazarına yönelik BloombergHT'de yayınlanan haberde ise şu bilgiler dikkatimi çekti: “BDDK ve TCMB verilerinden yapılan hesaplamalara göre ticari kredi büyüme hızı 13 haftalık, yıllıklandırılmış ve kur etkisinden arındırılmış olarak yüzde 19.5 büyüme kaydetti. Mayıs ayında kredi büyüme hızı yüzde 56.1 seviyelerine kadar yükselmişti. Benzer eğilim ticari kredi faizlerinde de görüldü. Buna göre ortalama ticari kredi faizleri yüzde 22 seviyesine kadar geriledi.” Kararlar öncesi ticari kredi faiz oranları yüzde 30-31 seviyesindeydi. Sanayicilerin aktardığına göre tabelada gösterilen faiz başka, faizin üstüne eklenen komisyon ve tahsis ücretleri ile filliyattaki faiz başka. Tıpkı zamlar yüzünden etiket değiştirmeye yetişemeyen zincir market ürünleri gibi. Rafta başka kasada başka fiyat vatandaşın karşısına çıkıyor. Bu da insanın aklına şu soruyu getiriyor: Ticari kredi pazarında karaborsa mı oluştu?

'TİCARET BAKANI HAKLI'

Bir başka gelişme Ticaret Bakanlığı'nın ihracatçı birliklerine sağladığı imkanlarla ilgili. Malum her ihracatçı firmanın yaptığı her parti ihracatın gelirinden bir miktar pay kesiliyor. Bu pay birliklere, Türkiye İhracatçılar Meclisi'ne (TİM) ve Ticaret Bakanlığı'na gidiyor. Son dönemde Bakanlığın, birliklerin düzenlediği etkinliklere yeterli ödemek çıkarmadığına ilişkin eleştiriler kulağımıza geliyordu. TİM bünyesindeki kaynaklarımıza konuyu sorduk. Aldığımız yanıt şöyle oldu: “Bakanlık haklı. Boş çalıştaylar yapılıyor. Bakıyorsunuz yüzlerce kişilik çalıştay organize edilmiş. O çalıştaydan iş çıkmaz. 80-100 kişilik en fazla olur. Bir çalıştay yapıldığı zaman oradan sektörün ihtiyacı olan çıktıların, raporların gelmesi lazım. Bunlar olmayınca Bakanlık haklı olarak, 'boş çalıştaylar yapmayın.' diyor.” Bakanlığın bu tavrı aklıma Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği Kurucu Başkanı Burak Önder'in bir sözünü aklıma getirdi: “Seçim çalışması için beş yıldızlı lüks otellerde hiçbir faydası olmayan sözüm ona çalıştaylar yapılıyor.” Hatta Önder o dönem bu verimsiz, gövde gösterisine dönen etkinlikleri sosyal medyasında kaleme aldığı bir yazıyla da açıktan eleştirmişti.

SİPARİŞ VERECEKLER AMAYA ENERJİMİZ KESİLİRSE!

Avrupa'daki durgunluk sinyallerine karşın Türk sanayiciler siparişlerde bir sıkıntı olmadığını belirtiyorlar. Son aylarda İSO İhracat İklim Endeksi 50 eşik değerin altında kalarak pazarlarda kötüleşmeye işaret etti. Fakat ihracat artışımız sürüyor. Bunun yanında sanayicilerin aktardığına göre Avrupalı müşteriler kış ayları için sipariş verirken “Enerji sıkıntısı olmaz, teslim edebilirsiniz değil mi?” diye sormaya başlamışlar. Bu yüzden sanayicilerde bir kış tedirginliği hakim. Malum geçen yıl İran hattında yaşanan aksaklık yüzünden OSB'lerde şalter inmişti. Bu bakımdan özellikle ihracata çalışan sanayiciler hükümetten kış aylarında bir enerji kısıntısı olmayacağına dair garanti istiyor. Bunun yanında sanayiciler, zamların yüzde 50 gibi yüksek oranlarla yapılmasının da maliyet yönetimi ve fiyatlandırma anlamında kendilerini zora soktuğunu belirtiyorlar. Nedir? Sanayici siparişi haziranda aldı, o günkü maliyetlerden fiyat verdi. Ama üç ay sonra yolun ortasında enerjiye yüzde 50 zam geldi. Bu yüzden sanayiciler zamların bekletilerek toptan değil her ay kademeli bir şekilde yapılmasının uygun olduğu görüşünde. Yani enerjide dışa bağımlı olduğumuz için enerji krizinin yaşandığı bu dönemde zam kaçınılmaz fakat bunun da öngörülebilir bir patikaya oturtulması, üreticinin sürpriz oranda zamlarla karşılaşmaması lazım.

GÖZLER RUSYA'DA AMA YA ORTA ASYA!

Rusya'ya yönelik Batı yaptırımları bu ülkenin Avrupa mallarına erişimini önledi. Bütün gözler o anlamda Rusya pazarında. Fakat işin bir başka boyutu daha var. Geçen günlerde sohbet ettiğimiz bir ihracatçı birlik başkanı özetle şunları söyledi: Rusya'nın beslediği büyük bir coğrafya var. Buna Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan ve hatta Azerbaycan da dahil. Bu ülkelerin Rusya ile serbest ticaret anlaşmaları var. Avrupa malı Rusya'ya satıyordu. Ürünler buradan diğer ülkelere de dağılıyordu. Şimdi o tedarik ortadan kalktı. Rusya üzerinden gelen ürünlerden ciddi açıklar oluştu bu ülkelerde. Biz şimdi buna da odaklanmalıyız. Rusya üzerinden vergisiz gidiyordu ama bizim üzerimizden giderse yüzde kaç vergi ile gidecek? Bu ihtiyaçtan kaynaklı bir vergi indirimi yapılabilir mi? Bunları araştırmalıyız.