Krizdeki Avrupalılar Türkiye'yi radara aldı
Hafta içinde İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) davetlisi olarak Paris'te düzenlenen JEC World Fuarı’na bir basın heyeti kapsamında katıldık. Türkiye'den 40 firmanın yer aldığı fuarda geleceğin malzemesi denilen kompozit temelli ürün ve teknolojiler sergilendi. İTO Başkanı Şekib Avdagiç'in başkanlığındaki Türk heyeti ile fuarı gezerken Almanya'da üretim yapan Türk sanayici İlker bey (Firma adı ve soyadını saklı tutuyoruz) ile tanıştık. İlker beye, Almanya'daki durumu ve Rusya'ya uygulanan yaptırımların nasıl yankı uyandırdığını sorduk. Avrupa'da her şeyin ateş pahası olduğunu ifade eden İlker bey, “Üç defa fiyat artışı yapıldı. Konteyner fiyatları 15 bin doların üzerinde ve ileri tarihte bulunabiliyor. 3 bin dolarlardan dünya buralara geldi. Almanya ne yapıyor ben anlamıyorum. Diğer ülkelerin alternatif enerji kaynakları var ama Almanya'nın bir B planı yok. Kimin gazıyla bu oldu? Alman sanayi devleri yaptırımlara karşı çıkıyor. 'Rusya'ya taviz vermiyoruz' görüntüsü çiziliyor. Ama Almanya ciddi sorunlara doğru gidiyor. Bu şekilde devam ederse ve Rusya gazı keserse bir B planı yok. Sene sonunda fiyatların daha da artacağını düşünüyoruz.” dedi.
BURADAN RUSYA PAZARINA...
Hem İlker bey hem de fuara katılan diğer üreticilerden edindiğimiz bilgilere göre, Avrupalı üreticilerin Türkiye üzerinden Rusya pazarına girme eğiliminde olduğunu öğrendik. Türkiye'de yerleşik firma kurup buradan Rusya'ya tedarik sağlama düşüncesi hakim olmaya başlamış. Yine Ukrayna'da üretim yapan, Avrupa'da üretim yapan firmalar enerji tedarik krizi yüzünden “Türkiye'ye üretimlerimizi kaydırabilir miyiz?” sorusunu gündemlerine almış. Bu kapsamda bir iki firmanın Türkiye'deki ilgili kurumlarla görüşme yaptıkları da tarafımıza aktarıldı. Yine Rusya tarafında AVM işletmecilerinin Türk markalarına, “Kira istemiyoruz. Cirodan pay verin buraları doldurun.” dedikleri yakın zamanda basına da yansıdı. Bununla birlikte Laleli, Osmanbey, Merter, Zeytinburnu'nun Rusya ile ödemelerde yaşadığı sorunların da alternatif yöntemlerle çözülmeye başladığını öğrendik.
SURİYE KRİZİ OLMASA İKİ KATI SATIŞ OLURDU
Fuarda, Şekib Avdagiç'in önceki dönem başkanlığını yaptığı Kompozit Sanayicileri Derneği yetkilileri ile de sohbet ettik. Derneğin Genel Sekreteri İsmail Hakkı Hacıalioğlu, 130 üyelerinin olduğunu bunlardan 18'inin akademisyenlerden oluştuğunu belirtti. Sektörün 300 milyon dolar civarında bir büyüklüğe sahip olduğunu anlatan Hacıalioğlu, şunları aktardı: “300 bin ton üretimle Avrupa'da Almanya'dan sonra ikinciyiz. Kompozit sektörü ikiye ayrılıyor. Termoplastik ve termosetler olarak. Biz termoplastik dışında kalan alanda ikinciyiz. Diğerinde dev firmalar var. Fransa'da önemli bir merkez ve pazar. Dünyanın dokuz ülkesinde karbon fiber üretimi var. Biri de Türkiye. Yine 20 ülkede cam elyaf üretimi var. Biri Türkiye. Bu sektör açısından un, şeker, yağ ülkemizde vardı. Şimdi helva yapanlar da var. Türkiye kompozitte gerçek bir güç. Dünyanın hiçbir ülkesinde kompozit boru üreticisi yok. Ülkemizde yedi kompozit boru üreticisi var. Ortadoğu'ya ihracat yapıyorlar. Ortadoğu'da Suriye krizi vs. olmasa iki katı satış yaparlar. Akademi ile en iyi çalışan sektörüz. Kompozit Türkiye'nin dünya çapında başa baş rekabet ettiği sektörlerden biri. DowAksa'nın biraz daha önü açılsa.. Yerlileştirme politikası çok önemli. Yerli gemi, yerli uçak, rüzgar tribünleri... Nihai ürünlerde yerlileştirme ile kompozite daha çok alan açılır.”
İHA VE SİHALAR'DA KULLANILIYOR
Kompozit Sanayicileri Derneği Onur Üyesi, Yıldız Teknik Üniversitesi hocalarından Prof. Dr. Ahmet Ünal'da bu alanda çalışma yapan Türkiye'nin ilk akademisyenlerinden. GEBKİM'de polimer ve kompozit malzemeler üzerine bir endüstri meslek lisesi kurulmasıyla sektörün ihtiyaç duyduğu ara elemanların yetiştirildiğini anlatan Prof. Dr. Ünal, “Deneylere kullanılan ham maddeleri firmalar sağlıyor. Sektörde hep yeni şeyler çıkıyor. Geleneksel sektörlere benzemiyor. Kompozitin kullanım alanı genişleyecek. Kompozit olmazsa bugünkü RES'ler, hücum botlar, denizaltılar, İHA ve SİHA'lar, kıtalararası füzeler, kurşun geçirmez yelekler olmazdı.”