Krizin ayak sesleri!
Yıllardır bu ekonomik modelin sıcak para ve borçlanma olanağı azaldığında toslayacağını, katma değeri ülkemizde bırakan büyümeye dayalı bir ekonomik modelin tercih edilmesi gerektiğini gerçekçi ekonomistler söyleyip duruyor. Son bir yıldır da ekonomik krizle ilgili tehlikeleri işaret ediyoruz. Ama dinleyen yok. Hâlâ uykudayız ve birçoğumuz ekonominin iyi yönetildiğine ve bir şey olmayacağına inanıyor.
FİTCH TEHLİKE VAR DİYOR!
Fitch diyor ki; FED faiz artırdığında Türkiye buna dayanamaz. Kırılganlıığı çok yüksek. Hele FED faiz oranlarını daha hızlı ve yüksek ölçüde artırırsa ekonomilerin krize girebileceğini işaret ediyor. Bankaların dış borcunun 164 milyar dolara çıkmış ve devamlı artış gösteriyor olması ekonomide kırılganlığı yaratan en önemli husus.
Enflasyon Ağustos ayı itibarıyla yıllık yüzde 9.54 oldu. Gıda ürünlerinin fiyatları almış başını gidiyor. Mevsimsel olumsuz şartların da etkisi ile fiyat artışlarının Eylül ve izleyen aylarda da devam edeceği tahmin ediliyor.
HAYAT PAHALANDI
Hayat pahalılığı kişilerin harcayabileceği geliri azaltıyor. Bu kişilerin kredi borçları var. Temel maddelerin fiyatları arttıkça borç taksitlerini ödeyecek gelir bölümü azalıyor veya kalmıyor. Bu zaten kredi kartı borcunu ödeyemeyenler sayısının yüzbinleri aşması ile ortaya çıkmış durumda. İleride kişiler icra baskılarıyla karşı karşıya kaldığında velvele başlayacak...
Yeni Hükümet yeni programını eski programı tekrar ederek açıkladı. Merkez Bankası'nın bağımsızlığına vurgu yapıldı. Demek ki Merkez Bankası bundan sonra faiz indirimini kolay kolay yapmayacak. Nihat Zeybekci ve Yiğit Bulut ne derse desin Merkez Bankası direnecek.
Faiz indirimini ısrarla isteyenler inşaatçılar ve büyüme için işletmelerin kredi alması gerektiğini öngörenler. Öyle bir çelişki var ki arsa rantının getirdiği belli bir planlamaya dayanmadan yapılan gökdelenler ve konutların satış açığı kredi maliyetlerinin ucuzlaması ve kredi alacak kişilerce talep yaratılması modelinde medet umuluyor; bu da bizi yeni bir kaosa götürüyor. İşletmeler ise zaten eksi işletme sermayesi ile dönüyor. Cirolarını artırmaları sadece işletme sermayesine bağlı değil. Pazar olanakları ve genel global büyümedeki düşüş de etkili. Öte yandan krediyi alsa borcu artacak ve finansman maliyetleri yükselecek. Bu da işin diğer olumsuz boyutu.
İthalatın daralması cari açığı düşürür gibi olmasına sevinenler ve üzülenler var. Sevinenler "cari açık düştü,iyiyiz" demek isteyenler, üzülenler ise "vergi gelirleri düşüyor, büyüme oranı aşağılarda" diyenler. Bunların başını yukarıda saydığımız iki isim çekiyor. Bu isimler şimdi de Numan Kurtulmuş eklendi. İktisatçı olan Kurtulmuş'un büyüme odaklı bir ekonomi anlayışına sahip olduğunu biliyoruz. Ama Ali Babacan temkinli. Ekonomimizin kırılganlığının farkında.
KRİZE HAZIRLIK YOK!
Hayat pahallandı. Borçlar artışta. Eskisi gibi dışarıdan para gelmiyor. FED kararı sonrası kış aylarına doğru ekonomimizin suyunu çekmesi olası. İşsizlik yüzde 10. İşletmeler cirolarını kredi ile finanse ediyorlar. Gerektiğinde satışlarını kredi olarak kullanıyorlar. Büyüme oranımızın yüzde 3'ü aşmayacağı hemen hemen belli. Çevremiz ve komşularımızda yangın var. Kredi notlarımızın düşeceği uyarıları yapılıyor; ve bir sürü sayacağımız olumsuz durumlar. Krizin habercisi olan bu kadar önemli gelişmelerde CHP dahil çoğu kesim duyarsız.
CHP her gün bir ekonomik gösterge veya gelişme ile gündemleri altüst edecek zemine sahip olduğu halde değerli iktisatçı Faik Öztrak'ın bilimsel raporları ve Umut Oran'ın çıkışları ile ekonomi gündemini belirlemeye çalışıyor.
Bu duyarsızlık ve umarsızlık bile tek başına ciddi bir krizin işareti... Keşke yanılsak...