22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Krizlerin öncü göstergesi

Evren Devrim Zelyut

Evren Devrim Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye son on yıldır ekonomisinde konut ağırlıklı bir büyüme modeli seçtiği için konut satışlarının ne hızda gerçekleştiği oldukça önemli bir göstergedir. Konut satışlarındaki bir momentum kaybı sadece inşaat sektörü firmalarını değil, bu sektör için üretim yapan diğer sektörleri de etkilediği için, düşen konut fiyatlarının tüm ekonomiyi etkileme gücünün olduğunu söylemek iddialı bir yaklaşım olmayacaktır.

Konut satışlarının önemi sadece bizim ekonomimiz için değil, tüm dünya ekonomileri açısından da büyüktür. Örneğin 2008 yılında ABD’de patlayan krizin bir tetikleyici unsuru da, bankalarının, kredi derecelendirme sürecinde, riskleri ölçmeden ezbere verdiği konut kredilerinin geri ödenmesinde yaşanan zorluklardır. ABD’deki taşınmaz mal piyasasının birden değer kaybetmesi ve bunun sonucu olarak bireysel iflasların artması, bankacılık sistemini zorda bırakmış, ekonomiyi krize sokmuştur.

KONUT ÜRETİMİNE DAYANAN MODEL İLE TÜRKİYE İKİ KAT RİSKLİ

Normal bir ekonomide inşaat sektörünün diğer sektörlerle kurduğu organik ilişki onu oldukça önemli hale getirirken, bir de Türkiye gibi, yöneticileri tarafından kampanyalar yaptırılıp, konut satışları teşvik ediliyor ve böylece ekonominin çarkı döndürülmek isteniyorsa, her konut satış verisi açıklandığında, acaba rakamlar düştü mü diye yürekler ağızlara gelmez mi?

Bu pazartesi yukarıda bahsettiğimiz rakamlar Türkiye Ulusal İstatistik Kurumu tarafından açıklandı. Haziran ayına ait rakamlara göre, Türkiye genelinde konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %8,1 oranında azalarak 97 579 oldu. Türkiye genelinde ilk defa satılan konut sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre %7,9 azalarak 45 433 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk satışın payı %46,6 oldu.

Konut satışlarının yönünü aylık bazda aşağıdaki grafikte inceleyebiliriz

Krizlerin öncü göstergesi - Resim : 1

Grafiğin bize söyledikleri şunlar:

Haziran ayındaki sert düşüş hayra alamet değil. Ancak olumsuz bir yorum yapmak için bir aylık veriye bakmak da yanlış olur. 2017 yılı satışlarını gösteren mavi çizginin, 2016 yılı satışlarını gösteren kırmızı çizginin altına inmesini, mevsimsel etkiye bağlamak da tartışmaya açık bir konu olsa gerek.

Haziran ayında ilk defa satılan, yani yeni üretilen konut satışlarındaki azalma da, bizleri düşünceye iten ikinci bir konu. Konut satışları konusunda alarm durumuna geçmek için, özellikle Temmuz, Ağustos ve Eylül ayındaki satışları oldukça yakından takip edeceğiz, zira mavi çizginin, kırmızı altında kalması işlerin ters gitmeye başladığının göstergesi olacaktır.

İNŞAATA DAYALI BÜYÜMEKTEN VAZGEÇMELİYİZ

Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. İnşaata dayalı büyüme güzel bir rüya gibidir, gayet kolaydır, çok fazla araştırma geliştirme gerektirmez, üretim için kafa patlatmanıza gerek yoktur, ister konut ister köprü, yol olsun, beraberinde onlarca sektör çalışır, tüm ekonomi mutlu olur. Ama bir gün o rüyadan eninde sonunda uyanırsınız çünkü sonsuza kadar konut ve köprü yapamazsınız. İşte o gün dünya çapında markalarınız, fabrikalarınız varsa krize girmezsiniz ya da krizi az hasarla atlatırsınız, ama Türkiye gibi işiniz gücünüz inşaat olursa kriz sizi çok ama çok zorlar.

Sözün özü, Türkiye artık konut kampanyalarını değil yapısal reformları konuşmalı, uygulamaya almalıdır. Sağlam ekonomi sadece tekstil, inşaat ve otomotivle değil, elektronik, sağlık, kimya, havacılık, savunma gibi sektörlerde dünya çapında faaliyet gösteren firmalarla oluşur.