29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Küçük Amerika’nın işleri-(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Nizam Abi’min kızı Şirin Payzın harika bir iş yaptı: Suriye seçimlerini izlemek üzere kalktı Şam’a gitti. Beşşar Esad’ın sağ kolu Buseyna Şaban’la yaptığı söyleşi 8 Mayıs Salı günü CNN Türk’te yayınlandı.

Bu işler böyle olur: Olay yerine gideceksin, gözlerinle göreceksin, ilgililerle, taraflarla konuşacaksın. Şirin’in yaptığı söyleşiden öğrenilecek çok şey var ama, en önemlisi Buseyna Şaban’ın şu cevabı: “Erdoğan komşularla sıfır problem sloganıyla yola çıktı ama sonunda sıfır komşu sonucuna ulaştı.”

AKP’nin, RTE’nin ve bir monşer (!) olmayan dışişleri bakanları Davutoğlu’nun ham hayale dayanan dış politikasının görkemli iflası bu.

***

Belli ki tam yetkiyle konuşan Buseyna Şaban’ın, RTE’nin İtalyan Corriere della Serra gazetesine verdiği demeçte “Esat rejimi bitmiştir!” sözüne verdiği cevap da çok etkileyici:

“Sistem, rejim ve cumhurbaşkanı ilgili her şeye Suriye halkı karar verir. Tıpkı benzer şekilde Türk halkının verdiği gibi” diyor.

Şirin Payzın, söyleşinin bir bölümünü 9 Mayıs 2012 tarihli Radikal gazetesinde yayınladı. Orada şöyle yazıyor:

“Türkiye sınırından Suriye’ye sızan silahlı çeteler olduğunu ve sorunların NATO’yu çağırarak değil iyi ilişkilerle çözüleceğini söyleyen Şaban, ‘Biz NATO Genel Sekreteri Ramussen’den bile ‘Suriye’ye saldırma planımız yok’ açıklamasını duyarken Türkiye’nin 5. Paragraf uyarınca NATO’yu devreye sokarız’ demesi tuhaf bir çelişki’ diye konuşuyor.”

***

RTE, sadece Türk halkını değil Suriyelileri de enayi sanıyor. NATO sözleşmesinin beşinci maddesinin uygulanması için bütün üyelerin olumlu oy kullanması gerekir. Bir üye bile karşı çıksa NATO’nun eli-kolu bağlanır. Beşşar Esad bunu bilmiyor mu?

Batı ajansları kaynaklı Suriye haberlerinin tek taraflı olduğunu bilen biliyor. Ama ülkemiz medyası AKP iktidarının “Hınk” deyiciliği yaptığı için, çoğu, gerçeklerin üzerini kapatıyor.

Henüz yazmaya başlamadığım bir tarihte (07.04.12) Aydınlık gazetesinde bir haber Suriye konusundaki yalanları biraz aralıyordu:

“Katar Şeyhi’nin finanse ettiği El Cezire’den istifa eden deneyimli 5 mubabir çok çarpıcı itiraflarda bulundu. İstifa eden deneyimli muhabirler Suriye’deki gerçeklerin El Cezire’de gösterilenlerden çok farklı olduğunu açıkladı.”

“Çarpıtma haberlere örnek olarak kanalın muhabiri Ebu Salih’in Humus’ta küçük bir çocuktan ağır yaralanmış gibi yapmasını istemesi ve muhaliflerin öldürdüğü sivillerle ilgili görüntülerin askerler tarafından yapılan katliam gibi sunulması gösteriliyor.”

***

Bağımsız Yurt gazetesi (09.05.12) de AKP iktidarının yalanlarını bozuyor. Ömer Ödemiş’in Şam’dan yazdığı haber şöyle: “Başbakan Erdoğan’a müthiş öfke var. Bizi gören herkes sözü Erdoğan’a getirip ağır laflar söylüyor. Yaşlı bir Suriyeli, Erdoğan’ı Şaron’a, Rabin’e benzetiyor. “Onlardan daha kötü’ diyor. Soluksuz devam ediyor. ‘Çünkü onların düşman olduğunu biliyoruz. Ama Erdoğan iki yüzlü, bizi kandırdı’ diyor. ‘One minute’ olayı olduğunda yine Suriye’deydim. Halk sokaklara dökülmüş, sloganlar atıyordu. Çok şaşırmıştım. Ortadoğu halkının böyle bir tavra, duruşa ihtiyacı vardı. Uyarmak istemiştim, ‘siz tanımıyorsunuz daha Erdoğan’ı diye, ama kâr etmemişti. Pek çok yeni doğan çocuğa Erdoğan ismini koymuştu Suriyeliler. Şimdi nüfusa gidip değiştirme telaşındalar.”

***

Ben de aynı durumla Kahire’de, Beyrut’ta ve İsrail’deki Araplarda rastlamıştım. Onların söylediği gibi “Erdugan” yaman bir adamdı, Mehdi gibi bir şeydi, kurtarıcıydı sokaktaki halkın gözünde. “One minute” hepsini büyülemişti. Ama Arap aydınları sokaktaki halk gibi düşünmüyordu, galiba onlar da halkını beğenmeyen (!) Jakoben elitlerdi. Aydınlar, Erdoğan ve çantadan yetişme dışışleri bakanının yeni Osmanlı siyasetini tamamen red ediyorlardı. Emperyalist siyaset olarak görüyorlardı.

Dostum, Laskiye’li Adonis, The Telegraph’a verdiği demeçte, “Rejime karşıyım ama Müslüman Kardeşlerin iktidara gelmesine de karşıyım. Suriye, Mısır’a değil Irak’a benzeyecek. Bu da şiddete yol açacak. Ben her türlü şiddete karşıyım, Gandi’den yanayım. Halk kendi kendini özgürleştiremiyorsa özgürlüğü hak etmiyor demektir!” diyor. (http://www.telegraph.co.uk/culture/books/bookreviews/9086902/A-Page-in-the-Life-Adonis.html) Adonis’le konuşmak İngiliz’in aklına geliyor da bizimkilerin aklına gelmiyor. Konuşsalar, Adonis, “Araplar’da din ve devlet birbirinden ayrılmadan halk iktidarı gerçekleşemez, demokrasi de gelmez!” diyecek.

***

Celal Bayar, ABD gezisinden dönünce “Türkiye, yakında küçük Amerika olacak!” demişti. Bayar’ın bu öngörüsü nihayet gerçekleşti. RTE, Ortadoğu’da ABD’nin taşeron-jandarması olarak Celal Bayar’ın rüyasını gerçekleştirdi. Bakalım tezkere alma noktasında ne yapacak?

Suriye “Çocuk katili Erdoğan!” haykırışlarıyla inliyor.