Kullanılan kimyasal gübrelerin özellikleri
Bu yazı Prof. Dr. Akgün Aydeniz ve Prof. Dr. Abdülreşit Brohi tarafından yazılmış olan “Gübre ve Gübreleme” adlı eserden özetlenen bilgilere dayanmaktadır. Emekleri için teşekkürlerimi sunarım.
15 Kasım 2021 tarihli Aydınlık'ta Konya'nın Cihanbeyli ilçesindeki buğday üreticilerinin kimyasal gübre kullanımı ele alınmıştı. Saf madde cinsinden en az gübre kullanan grubun en yüksek verime ulaştığı ve buğday maliyetinin en düşük düzeyde olduğu ortaya konmuştu. Araştırmada yer verilen gübrelerle ilgili teknik bilgiler aşağıda özetlenmiştir.
DİAMONYUM FOSFAT (DAP)
Yüzde 18 azot ve yüzde 46 fosfor içermektedir. Fosforun yüzde 90'dan fazlası suda eriyebilir durumdadır. Toprakta gerekli nem bulunursa azot ve fosfor hemen serbest hale geçer. Bitkiler her iki kaynaktan da hemen yararlanabilirler.
Orta Anadolu ve geçit bölgelerde yetiştirilecek buğday için çok uygun bir gübredir. Tahıllar için sonbaharda ekim sırasında tohum derinliğinde banda verilmesi daha uygundur. Mibzerle ekim olanağı yoksa ekimden hemen önce toprak yüzeyine serpilip sonra ekim yapılarak gübrenin toprakla karışması sağlanmalıdır.
Fazla miktarda DAP verilecek olursa, gübrenin tohumla temas etmeyecek şekilde tohum yanındaki ayrı banda verilmesi gerekmektedir. Bu işlemle tohumun çimlenmesi sırasında olabilecek gübre zararı önlenmiş olur.
ÜRE
Yüzde 46 azot içeren üre, en yoğun azotlu katı gübre olduğundan taşınması depolanması ve kullanılması kolaydır. Birim maliyeti diğer azotlu gübrelerden düşüktür. “Suda çözünebilir organik gübre” ya da azotlu gübre olarak sınıflandırılır.
Gübre olarak üretilen ürenin nem çekici özelliği vardır, ancak diğer azotlu gübrelerden daha az nem çeker. Üre, beyaz renkli yuvarlak daneli suda eriyen bir gübredir. Yağmur ve sulama suları ile yıkanarak kaybı diğer azotlu gübrelere göre daha azdır. Yanlış ve zamansız şekilde verilirse kayıp artar ve gübreden yeterince yararlanılamaz. Toprağa verildikten sonra bileşimindeki organik yapılı azot kimyasal tepkimelere uğrayarak kısa sürede bitkilerin kolayca yararlanabileceği hale gelir.
Üre bütün bitkilerde başarı ile uygulanabilir. Tercihen yağışlı bölgelerde kullanılmalıdır. Sonbahar gübrelemelerinde kullanılabildiği gibi, bitkilerin belirli dönemlerinde başlık gübresi olarak ilkbahar veya daha sonra da kullanılabilir. Kurak bölgelerde yağışlardan önce toprağa özellikle ekim sırasında veya çapalamadan önce gömülmek veya karıştırılmak suretiyle kullanılmalıdır. Böylelikle azot kaybı en düşük düzeye indirilmektedir.
Fazla miktarda kullanmak gerektiğinde birkaç kısma bölünerek verilebilir. Dekara 20 kilogramdan fazla üre verilmesi düşünülen tarlalarda çimlenmeye zarar vermemesi için gübrenin tohumla temas etmemesi gerekir. Üre toprağa verildikten sonra derhal toprak altına gömülmelidir. Aksi durumda toprak üzerinde kalan gübreden azot kaybı olur.
AMONYUM NİTRAT
Dünyada en fazla sarf edilen azotlu gübredir. Gübre olarak üretilen saf amonyum nitrat yüzde 33,5 – 34,5 azot içerir, ülkemizde %20,5 veya %26 azot içeren amonyum nitratlı gübreler de üretilmektedir. Patlayıcı özelliği olduğundan çoğu zaman sıvı gübre üretiminde kullanılmaktadır.
İçindeki azotun yarısı amonyum, yarısı da nitrat şeklindedir. Bitki her iki şekildeki azottan yararlanabildiği için etkisi hem çabuk hem de devamlı olmaktadır. Ekim zamanında kullanılabildiği gibi, bitki gelişmesinin belirli dönemlerinde de başarı ile uygulanabilir. Patlayıcı olması nedeniyle amonyum nitrat ambarda fazla bekletilmemelidir. Nemi az olan, oldukça kuru ve havalandırılabilen yerde depolanmalı, naylon ambalajı yırtılmamalıdır. Üst üste 6-8 torbadan fazla koyulmamalıdır. Aynı yerde akaryakıt olmamalıdır.
Toprağa nitratlı gübre verildiği zaman bu suda kolayca eriyerek derinlere kadar yıkanır. Bu durumda nitratın yıkanmasını önleyecek tedbirler almak gerekir. Fazla yağışların olduğu kış mevsiminden önce kullanılmaz veya nitrat kullanılmış toprağa fazla su verilmez. Nitratlı gübrenin toprak yüzeyine serpilmesi yeterlidir. Kolay çözünen gübrelerde daha derinlere yıkanma sonucunda 15-20 santimetrelik toprak tabakasında düşük yoğunluk olabilir.
Fosfor, çinko, demir, bakır gibi bitkibesinleri toprakta kolayca bağlandığından toprağa uygulanan bu bitkibesinleri yüzeyde tutularak derinlere, belki de kök sahasına inmesine bile engel olunur. Bu besinlerin yüzeyin birkaç santimetrelik kısmında tutulmasıyla yüksek yoğunluk oluşabilir. Bu nedenle de mibzerle tohum seviyesine verme, enjekte etme, püskürtme gibi özel yolların kullanılmasına zorunluluk hasıl olur.
TOPRAK ANALİZİ SONUÇLARINI GÖZ ARDI EDENLER
Önceki yazıda toprak analizi yaptıran çiftçilerin üçte ikisinin önerilere uygun şekilde gübreleme yapmadığı araştırma sonucuna dayanarak ortaya konmuştu. Bu kişilerin çoğunun sağlık kuruluşlarında tahliller yaptırdığına şüphe yoktur. Yapılan tahlil sonuçlarına göre hekimin önerdiği ilaç miktarının iki katını yuttuğunu ve ısrarla devam ettiğini varsayalım. Hastalıktan ölmese bile aşırı dozda ilaç kullandığı için ölecektir.
Kimyasal gübrelerin çoğu tuzlardan oluşur. Bunların besin maddelerinde, toprakta, suda, havada aşırı birikmesi zehir etkisi yapar. Nitratlar kanserojendir. Yeraltı sularında birikir içme suyuna karışır, Marmara denizinde müsilaj, Ege denizinde deniz marulu olarak karşımıza çıkar. Kötü kokular yayılır, sera gazı olur iklimi etkiler. Yedi kat göğe çıkıp ozon tabakasını inceltir.
Bilinçsizce kullanılan gübre ve tarım ilaçları faydadan çok zarar verir. Asidi, bazı, tuzu, dozu, pH'yı, anyonu, katyonu, elementi, bileşiği, süspansiyonu, kolloidi bilmeyen insanların duyarlılıkla yapılmış tahlil sonuçlarını göz ardı ederek kendi kafasına göre gübre ve ilaç kullanmasının bir açıklaması yoktur. Gübre ve ilaçların hepsi azı karar, çoğu zarar olan tehlikeli kimyasal maddelerdir. Yıkıcı ve kalıcı etkileri vardır. Hem kesenize hem halkın sağlığına ve çevreye zarar verir.
(Konunun işlenmesine devam edilecektir)
Kaynak: Akgün Aydeniz ve Abdülreşit Brohi; Gübreler ve Gübreleme, Tokat Ziraat Fakültesi Yayın No:10, Tokat -1991, 880 sayfa.