24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kullanılmayan güç güç değildir

İhsan Sefa

İhsan Sefa

Site Yazarı

A+ A-

Erdoğan Trup görüşmesi için son bir haftadır 16 Mayıs'a kilitlenmişti gündem. Erdoğan, “Trump’la yapacağımız görüşme virgül mesafesinde değil nokta mesafesinde olacaktır” diyerek, PYD/PKK'dan yana olursan müttefikliğimiz biter demek istemişti.

Evet güzel bir kararlılık ifadesi ancak icraatla desteklenmedikçe havada kalmaya mahkum olacaktı. Ve maalesef öyle de oldu.

Trump cephesinin Erdoğan’a karşı elinde iki güçlü kozu vardı. Bunlardan biri son yapılan halk oylaması ve bunun ortaya çıkardığı şaibeli sonuç ile Türkiye’nin siyasi gücünün tabana vurmuş olması, diğeri de Zarrap dosyası ile Erdoğan’a istediğini kabul ettirebileceğiydi.

Edoğan cephesinin elinde de iki büyük güç vardı.

Bunlardan birincisi görüşme öncesinde “Teröre destek veren ülkelere İncirlik üssü kullandırılmayacaktır “ açıklaması ile ABD kuvvetlerine İncirlik’i kapatmak ve Diyarbakır’daki ABD arama kurtarma birliğini kovmaktı. Bu yapılmadı ve görüşmeye baştan yenilgi kabullenilmiş olarak gidildi.

Erdoğan’ın diğer gücü ise Türkiye’nin Asya’nın merkezinde ciddi bir konuma gelmiş olmasıydı.

Son yapılan Rusya ziyareti ve Putin’in "İlişkilerimizin hak ettiği seviyeye çıkması için aktif bir biçimde çalışıyoruz. Rusya ve Türkiye askeri ve istihbarat makamları arasında böyle yakın iş birliği kurulacağını kimse beklemiyordu." Açıklaması aslında ciddi bir askeri işbirliğinin baladığı mesajıydı. Öte yandan Çin’de bir araya gelen Asya ülkeli ile beraber “Tek Yol Tek Kuşak” ya da “ Modern İpek Yolu” projesi ve Çin ile özellikle de ekonomik alanda işbirliğini stratejik boyuta çıkaran adımlar.

Trump karşısında Erdoğan’ın eli de çok güçlü idi. Ancak görünen o ki bu gücü kullanamadı. 20 dakikalık görüşmenin analizini yapacak olur isek 5 ‘er dakika liderler konuşur 5’er dakika da tercümanlar. Eh artık gerisini si düşünün. 1-0 mağlup başlanılan görüşmeden neyi ne kadar savunup kabul ettirebilirsiniz?

Görüşmelere karşı hamle yapılmadan İncirlik ABD'ye kapatılmadan gidilir ise sonuç alınamayacağın geçen hafta burada yazmıştım. Bunun için kain olmaya da gerek yok. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Kısacası belli ki Zarrap silahı ağır basmış.

ABD tarafının tek olumlu açıklaması PKK terörüne karşı Türkiye’nin yanındayız demek oluyor ama aynı gün Trump’ın özel temsilcisi Brett sözde Kobani kantonunda PKK'lı teröristlerle görüntüleniyordu. Adeta dalga geçercesine.

Şimdi Türkiye ne yapmalıdır?

Birincisi Erdoğan Zarrab baskısına kulak asmamalıdır. Zarrap davasında Türkiye, İran’a uygulanan ambargoyu delmekle suçlanıyor. Suçlanırsa suçlansın bundan bu kadar çekinip ürkecek ve milli menfaatlerimiz geri plana itecek ne var? Hiçbir dava Türkiye’nin milli menfaatlerinden daha önemli olamaz. İran’a karşı başta ABD şirketleri olmak üzere ambargoyu delmeyen ülke var mı? Karlılığı bulan menfaatini bulan her ülke ambargoyu deler delmiştir de ama açıktan ama gizliden. Ambargo uygulamaları geçen çağdan kalmıştır. Bugünün dünyasında ambargo kelimesi sözde kalmaktadır. Ambargolar delinir. Bu nedenle Zarrap dosyasından korkulmamalıdır.

İkinci olarak da İncirlik üssü, teröre destek veren ülkeler ve başta ABD'ye kapatılmalıdır. Diyarbakır’daki ABD birliği oradan derhal gönderilmelidir.

Üçüncü ve de en önemlisi de hemen yarın Suriye ile masaya oturulmalı, İran aleyhtarı söylemlerden vaz geçilmeli ve Türkiye- Rusya-İran-Irak-Suriye ile bölgesel ittifak oluşturulmalıdır.

Son olarak da Fırat Kalkanı Harekatı’na kaldığı yerden devam edilerek Afsin PKK'dan temizlenmelidir.

Türkiye ABD'ye karşı elindeki güçleri kullanmak zorundadır, kullanmalıdır. Kullanılmayan güç güç değildir. Erdoğan elindeki güçleri kullandığı takdirde tüm Türkiye’yi arkasına alacak ve Türkiye’nin zayıflamış siyasi gücünü de kuvvetlendirecek ve en önemlisi de ABD'ye geri adım attırarak PKK/PYD desteğini ger çektirecektir.