Kültürü turizmden ne zaman ayıracağız?
Ayasofya kapısının tahrif edilmesi.
Ayasofya duvarlarının kazınması.
Cenevizlilerden kalma Ocaklı Ada Kalesi'nin restorasyonla adeta çizgi film karakteri Sünger Bob'a benzetilmesi.
Mimar Sinan'ın yaptığı Beyoğlu'ndaki Süheyl Bey Cami'nin camla kaplanması.
Tekfur Sarayı'na dönemiyle alakasız restorasyon yapılması.
Anamur Mamure Kalesi'nin çimentoyla restore edilmesi.
Mesnevihane Cami'nin dokusunun bozulması.
Mimar Sinan Külliyesi'nin camla kaplanması, iç bahçeye otomatik kapılar yapılarak kafeteryaya çevrilmesi.
Ayasofya Orhan Cami'ne cam kapı monte edilmesi.
Hatay Arkeoloji Müzesi'ndeki Roma mozaiklerinin yanlış birleştirilmesi.
İshak Paşa Sarayı'na cam tavan eklenmesi.
Antiphellos Antik Tiyatro'nun zeminine beton dökülmesi.
Sümela Manastırı'na kaçak kat çıkılması.
Battal Gazi Külliyesi'ne Amerikan tipi mutfak yapılması.
Sinan Paşa Külliyesi'nde kamyonların çıkabilmesi için tarihî duvarın yıkılıp kapı yapılması.
Mısır Çarşısı'na yeni dükkan eklenmesi...
Bunlar ve bunlardan çok daha fazlası basına yansıdı. Tabiî sadece restorasyon felaketleri yok. Bugün “müze” olacak konumdaki pek çok tarihi mekan, restorana çevrilmiş durumda.
KAPIKULUNDAN
KAPI RANTINA
Aydınlık olarak 12 Mayıs'ta Topkapı Sarayı vurgununu ortaya çıkardık. Bir dönem kapıkullarının yer aldığı sarayın kapısının önünde rant çarkı işliyor. Kapı önündeki gişelerde bir karaborsa düzeni kuruldu. Bu düzen şöyle işliyor: Devlet 320 liralık bileti acentelere 256 liraya bırakıyor. Bu biletler 1. avluda gişede bekleyen turistlere 'hızlı geçişli tur' adı altında en az 420 liradan başlayan karaborsa fiyatıyla satılıyor. Ayda 820 bin liralık vurgun yapılıyor. Vurgunun boyutu ortada... Yılda yaklaşık 10 milyon.
Bu yaşananların temelde iki sebebi var: Bir, restorasyon işlerinin ihaleye çıkarılması ve özel şirketlere devri. Bununla bağlantılı olarak yeterince denetim yapılmaması. İki: Mafyalaşan sistem. Hemen hemen her yerde karşımıza çıkan çıkar grupları, bir ekonomik temelden hareket ediyor.
ELE ALINIŞ BİÇİMİ YANLIŞ
Bunların yanı sıra, Türkiye'nin bakanlık yapılanmalarında ciddi sıkıntılar var. Örneğin tehditlerin Doğu Akdeniz'den geldiği, dünyada denizciliğin daha büyük önem kazandığı, anakaraların denizden savunulmaya başlandığı bir süreçte Denizcilik Bakanlığımız yok. Kültür ve Turizm Bakanlığı var ama bir sanat bakanlığı yok.
Kültür ve turizmi, bir çatı altında toplamak da hatalı. Kültür ve turizm elbette birbirlerini besleyen alanlar. Türkiye'nin en önemli gelir kalemlerinden bir tanesi turizm. Fakat bugünkü noktada biz kültürü, turizmin bir alt dalı gibi ele alıyoruz. Böylecek, kültür mekanları daha çok gelir getirici, turistik mekan gibi ele alınıyor. Aradaki ayrım siliniyor. Veya kurulması gerekli kültür mekanları -örneğin geleneksel sanatlarda- fazla gelir getirici olmadığı için öncelik sıralamasına dahil edilmiyor.
KÜLTÜR-SANAT
BAKANLIĞI GEREKLİ
Sanat dünyasında ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Tiyatro sahneleri yeterince destek bulamıyor. Ayakta kalmakta zorlanıyorlar. Devlet tiyatroları önemli atılımlar yapıyor fakat Türkiye'ye ve özellikle Anadolu sathına yaymada eksiklikler var. Sanat galerileri yeterli değil, çoğu ekonomik krize dayanamıyor. Çünkü insanların ekonomik bocalamalarda ilk vadede vazgeçtikleri kültür-sanat etkinlikleri oluyor. Amatör tiyatrolar kendine sahne bulmakta zorlanıyor. Ressamlar, atölye-galeri bulmakta zorlanıyor. Şarkıcılar, sahne bulmakta zorlanıyor. Konser iptalleri çoğaldı. Opera ve bale hâlâ yaygınlaşmış değil. Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği Korolarımız tabana daha çok yayılmalı. Gençlerin enstrümana ucuza, bedava veya kolay ulaşmasının yolu açılmalı. Kütüphanecilikte iyiyiz. Ama Beyoğlu Belediyesi'nin yaptığı gibi her semte kütüphane kurmak, tüm il ve ilçe belediyelerimiz için örnek olmalı.
En önemlisi de emperyalizmin kültürel saldırganlığını, çürümeyi toplumumuza dayatmasına karşı bir millî kültür-sanat politikasının programatik hale getirilmesi gerekiyor. Batı destekli gericiliğin ve bölücülüğün iç çatışma olanaklarını ortadan kaldırmak, millî birliği sağlamlaştırmak, çağdaş bir ekonominin insan gücünü yaratmak ve yurttaşlarımızın yeteneklerini geliştirmek için bütün toplumu kucaklayan bir devrimci aydınlanma seferberliğine ihtiyacımız var. Yenileşme ve güzelleşme için millî ve halkçı bir kültür-sanat programına ihtiyacımız var. Telif haklarının eşit paylaşımı, korsanlıkla mücadele için bir kültür-sanat programına ihtiyacımız var.
Bu da anca kültür ve sanat alanlarında ihtisaslaşma ile olur. Kültür ve sanatı, turizmin alt dalı olmaktan koparıp daha özel politikalar üretmesi amaçlanacak bir bakanlık haline getirmek en doğrusu olacaktır.