23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Küresel İnsan Hakları Yaptırım maskaralığı

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

Batı’nın en çok kirlettiği “İnsan hakları”, “Çocuk hakları”, “Kadın hakları” , “Demokrasi”, “Özgürlük” gibi değerler.

İnsanlığın kanı canı pahasına kazandığı bu haklar; emperyalizm tarafından mazlum ülkeleri bölme, parçalama, işgal etme, darbe yapma, kargaşalık çıkarma, hükümet değiştirme ve bütün bunları yaparken milyonlarca insanı katletmek için kullanılmıştır.

Emperyalizmin kanlı saldırılarına direnen Saddam Hüseyin katledilerek Irak’a demokrasi ve özgürlük getirilecekti. Dünyanın en zalim emperyalisti ABD Avrupalı ittifaklarıyla birlikte bir milyonun üzerinde insanı öldürerek Irak’ı “demokratikleştirmişlerdi”.

Aynı senaryolarını Libya’da, Afganistan’da, Afrika’da, Latin Amerika’da ve Suriye’de de uyguladılar. Fransız emperyalistleri Cezayir’de, Ruanda’da soykırımlar yaptılar. Mali’de, Fildişi Sahili’nde, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde kendi yarattıkları terör canavarlarına karşı sözüm ona bu ülkeleri koruyacak huzur ve demokrasi getireceklerdi.

Zaten ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Fas’tan Afganistan’a 27 Müslüman ülkesini diktatörlerden kurtarıp buralara demokrasi ve özgürlük getirmeyecek miydi?

O dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, BOP’un amacının “İslam ülkelerinde demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin geliştirilmesi olduğunu” söylememiş miydi?

AB’DEN YENİ BİR İNSAN HAKLARI YAPTIRIM REJİMİ

Geçen hafta, Türkiye AB Liderler Zirvesinin Türkiye’ye uygulayacağı yaptırımlara odaklanmıştı. Bir ölçüde Fransız basını da. Öyle ya Fransa açısından daha dün “AB karşısında esas duruşta duran” Türkiye, AB’nin özellikle de Atlantik’in koçbaşı Fransız emperyalistlerinin ve kuklaları Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın karşısında kale gibi durarak Doğu Akdeniz’de Mavi Vatanını savunmasını hazmedemiyorlardı. Dolayısıyla AB’nin Türkiye’ye ağır yaptırımlar uygulamasını istiyorlardı.

Türkiye ve Avrupa özellikle de Fransa Türkiye’ye uygulanacak yaptırımları konuşurken, Brüksel’de “Küresel İnsan Hakları Yaptırım Rejimi,” AB üyesi ülkeler tarafından kabul edilerek yürürlüğe girdi. Bu da Avrupalıların “Magnitsky Yasası”.

Hatırlayacaksınız; ABD, Küresel Magnitsky Yasası kapsamında Türkiye ile yaşanan rahip Brunson krizi çerçevesinde Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu yaptırım listelerine almışlardı. Yani Avrupalılar ABD’den kopya çekmişler.

EMPERYALİZME DİRENEN ÜLKELERE YAPTIRIM REJİMİ

Peki AB’nin bu yeni “Küresel İnsan Hakları Yaptırım Rejimi” hangi ihlallere yaptırım getiriyor? İkinci maddenin 1. Bendinde: a) soykırım; b) insanlığa karşı suçlar; c) ciddi insan hakları ihlalleri: işkence ve diğer zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya ceza; kölelik, yargısız veya keyfi infaz ve cinayetler; kişilerin zorla kaybedilmesi, keyfi tutuklamalar veya gözaltılar.

Devam ediyor: göçmen kaçakçıları tarafından işlenen insan hakları ihlallerinin yanı sıra insan kaçakçılığı, cinsel ve cinsiyete dayalı şiddet, barışçıl toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin ihlali, düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlali, din veya inanç özgürlüğünün ihlali.

AB tarafından kabul edilen bu yaptırımlar rejimine göre, dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun, sözüm ona “ciddi insan hakları ihlalleri” varsa öngörülen bu yaptırımlarla uygulanacak. Gerçek veya tüzel kişilik, özel veya devlet yöneticileri hedef alınabilecek.

Bu yaptırımları kendilerine uygulamayacaklar elbette. Kendilerine düşman gördüğü Çin, Rusya ve Türkiye gibi insanlık cephesinin ülkelerine saldırmak için kullanacaklar. Çin’de Uygur Türkeri, Türkiye’de Kürt ayrılıkçıları ve terör örgütleri savunulacak. Onlara baskı ve “soykırım uygulanıyor” denecek. Rusya’da veya diğer mazlum ülkelerde kışkırtıcı, insan hakları soytarıları Sorosçulara sahip çıkılacak. Ama çocukları PKK’nın siyasi partisi HDP tarafından dağa kaçırılan analarının sesini duymayacaklar, aksine onlara yardımcı olacaklar; para verecekler, silah verecekler. Bir de yaptırım listelerine “kişilerin zorla kaybedilmesi”, “çocuk hakları” gibi insani maddeleri koyacaklar. İki yüzlü emperyalist yalancılar.

Dünya alem biliyor ki; Başta Fransa olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkeleri soykırımcı ve sömürgecidir; insanlığa karşı suçlar işlemişlerdir. Kadına şiddetin en yoğun yaşandığı ülkelerdir bunlar. Gösteri yapanı zalimce darp eden, kolunu bacağını kıran, gaz fişekleriyle gözlerini kör eden, polisin bu şiddetini videoya çekip yayımlayan gazeteciye hapis ve para cezası öngören yasalar çıkaran, insanların haber alma özgürlüğünü kısıtlayan ve basın özgürlüğünü yok eden yine bunlar.

Siz o göstermelik elinizde bir sopa vazifesi görecek yaptırım rejimlerinizi çıkarınız, biz insanlık cephesinin başı dik, cesur ve direnen ülkeleri de o yaptırımlarınızı suratınıza çarpmasını biliriz. Hodri meydan.