Küresel jeopolitikte tektonik kırılmalar!
Türkiye’de herkes seçim sonuçlarına kilitlenmiş durumda.
Millet ekonomik krizi, mutfaktaki yangını bile unuttu, sürekli akan haberleri takip ediyor.
Ancak, dünyada çok önemli şeyler oluyor.
Mart ayı sonunda İtalya’da, Vezüv Yanardağı patlamadı belki ama dünya jeopolitiğinde devasa bir tektonik kırılma yaşandı.
Bu kırılma, küresel dengelerdeki kökten değişimin, yeni bir jeopolitik depremin de habercisi.
Marko Polo’nun tersine, 800 yıl sonra bu kez Çin Devlet Başkanı Şi Cinping İtalya’ya gitti.
Ve 22 Mart 2019 Cuma günü Çin ile İtalya arasında, "Yeni İpek Yolu" projesi olarak anılan Kuşak ve Yol Girişimi için bir mutabakat zaptı imzalandı.
Diplomatik gözlemciler, Şi’nin tarihi İtalya ziyaretini, 1972’de ABD Başkanı Richard Nixon’un Pekin gezisine benzetti.
NATO ve AB üyesi İtalya, ABD ve AB'nin çekincelerine rağmen girişime katılan ilk G7 ülkesi oldu.
Doğu ve Orta Avrupa'da 15 kadar ülke bu anlaşmayı imzaladı bile ancak Fransa, Almanya ve İngiltere halen imzalamayı reddediyor.
ABD, Fransa, Almanya ve İngiltere’nin “Truva Atı” olmakla suçladıkları İtalya’nın Kuşak ve Yol hamlesi oyunu değiştirdi.
Atlantik kalesinden bir tuğla düştü.
Hatta kalenin kapısı açıldı da denebilir.
Şi’nin ziyaretinde iki ülke arasında 20 milyar dolarlık 29 ortak proje ve işbirliği anlaşması imzalandı, ama asıl mesele o değildi.
DENİZ İPEKYOLU’NUN DAMARLARI: LİMANLAR
Asıl mevzu, küresel oyunu değiştirecek olan limanlardı.
Venedik limanında 2 sene önce yapılan yenileme anlaşmasına ek olarak Şi’nin ziyaretinde, Cenova, Trieste ve Palermo limanlarının da Kuşak ve Yol’a katılmasında mutabakata varıldı.
Özellikle Adriyatik Denizi’ndeki Trieste limanı, Çin’in Doğu Avrupa’ya denizden giriş yolunu oluşturuyor.
16 + 1 (Doğu ve Orta Avrupa Devletleri ile Çin) anlaşması çerçevesindeki ticaret, Süveyş’ten gelen deniz yoluyla güçlendirilmiş oldu.
Almanya, Hollanda ve Belçika için bu liman anlaşmaları alarm zilleri çaldırdı.
Hamburg, Rotterdam ve Antwerp limanlarında büyük kapasite düşüşleri beklenebilir çünkü.
İtalyan Hükümeti bu anlaşmaları imzalarken, Yunanistan’ın Pire Limanı’nı örnek aldı.
Çin, Deniz İpekyolu planı çerçevesinde ilk olarak 2009’da Yunanistan’ın Pire limanına girdi.
2016’da Çin’e ait COSCO’ya (China Ocean Shipping Company) satılan Yunanistan’ın Pire limanının konteyner kapasitesi, son 10 yılda 5 kat büyüdü, ticaret hacmi 3 katına çıktı.
Çin resmi rakamlarına göre, Kuşak ve Yol girişimi çerçevesinde, Çin dünya genelinde 34 ülkede 42 limana ya sahip oldu, ya da ortak.
Dünyanın dördüncü büyük nakliye firması, ikinci büyük liman işletmecisi olan COSCO, 2018’de Belçika’nın Brüj limanındaki en büyük yatırımcı oldu.
Brüj’ün bir önemli özelliği Avrupa otomotiv nakliyatındaki en önemli liman olması.
Tabii pek çok kişi, Çin otomobil firması Geely’nin İsveç’in Volvo’sunu satın aldığını, Almanya’nın devi Daimler Benz’e de ortak olduğunu bilmiyor. Geely son olarak Daimler’in smart car bölümünü de satın aldı.
Çin daha da önemlisi, Almanya’nın fabrika robotu üreticisi devi Kuka’yı satın aldı.
Kuka, dünyadaki çoğu fabrikaya robot satan dev bir şirket.
Çin’in “Made in China 2025” hedefinin 10 ayağından biri olan Endüstri 4.0 projesinde bu adım çok önemli bir rol oynuyor.
2008 ABD ekonomik krizinin dolaylı kurbanlarından İtalya’nın, ekonomik krizden çıkış için Çin ile işbirliği yapması, Almanya ve Fransa’nın defansında büyük bir açığa yol açtı.
Almanya, bir süreden beri Çin’i “Sistemik Rakip” olarak tanımlıyor.
Özellikle, Dışişleri Bakanı Heiko Maas gibi Atlantik yanlısı Alman politikacılar, Çin’i öcü gibi gösteriyor.
Ancak Şi’nin bu son ziyaretinde, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’dan farklı bir manevra da geldi.
Macron, AB Komiseri Juncker ve Merkel ile ortak toplantıda, Çin’in artık sadece bir ticaret partneri olarak görülmemesini, Çin ile ilişkilerin stratejik ve jeopolitik eksende ele alınması gerektiğini vurguladı.
Çünkü ABD’nin de desteğine rağmen Atlantikçi AB çelik çekirdeğinin eli, Çin’e karşı çok güçlü değil.
İngiltere'nin birlikten ayrılıyor olması, AB'ye Çin ile müzakerelerde büyük güç kaybettiriyor. Üstelik İtalyan hükümetinin, Fransa ve AB Komisyonu ile yaşadığı gerginlikler, Roma'yı Çin kartı oynamaya teşvik ediyor.
Çin, İtalyan uzay ve havacılık grubu Leonardo ile ilgileniyor. Ayrıca İtalya'ya Huawei aracılığıyla cep telefonlarında 5G yeni nesil internet altyapısını kurmayı istiyor. İtalya, Çin tarafından alındıktan sonra Pire Limanı'nın kapasitesinin 5 kat arttığını görüyor ve her geçen yıl kapasitesi daralan Trieste limanı için de aynı umudu taşıyor. İtalyan hükümeti bu yakınlaşmayı politik açıdan bir başarı olarak görüyor. Avrupa Birliği politikalarına karşı popülist söylemle iktidara gelen, Fransa ve AB yönetimi ile tartışan hükümet, "İtalya'nın AB sübvansiyonlarına bağlı olmadığını, ülkenin bağımsızlığını gösterdiği" mesajını veriyor.
Avrupa, 9 Nisan'da, AB-Çin zirvesinde konuyu yeniden ele alacak.
Donald Trump ve Şi Jinping'in ise Nisan ayında bir araya gelmesi bekleniyor.
Çin’in Avrupa’ya nüfuzunun engellenmesi şu aşamada mümkün görünmüyor.
DİĞER TEKTONİK KIRILMALAR
İkinci tektonik kırılma ise, ABD’nin en güçlü silahı olan dolar hegemonyasına karşı yaşandı geçen günlerde.
ABD’nin tehdit ve yaptırımlarına karşı, 5 yıldan beri, Çin ve Rusya, bankalar arası SWİFT elektronik fon transferi sistemine alternatif bir sistem yürürlüğe sokmaya çalışıyor.
18 Eylül 2014’te, Avrupa Parlamentosu, “Ukrayna’daki mevcut durum ve AB-Rusya ilişkilerinin durumuna ilişkin” kararında, Rusya’nın SWIFT sisteminden çıkarılmasını öneriyordu. Moskova ise buna yanıt olarak ülke içerisindeki para transferleri için, SPFS (System for Transfer of Financial Messages) adlı alternatif bir sistem yürürlüğe koymaya başladı. Bu sistem, Aralık 2017’de faaliyete geçti. Bu yapıya 500’den fazla Rus bankası bağlandı ve bazı yabancı bankalar da sisteme entegre olmaya başladı.
ABD’nin hedefindeki diğer ülke olan Çin de, olası yaptırım ve ekonomik baskılara karşı 2015’ten beri CIPS (China International Payments System) adını verdiği kendi Yuan transfer sistemini geliştiriyor.
Ve beklenen oldu.
Rus Merkez Bankası, SPFS ve CIPS sistemlerinin geçen haftadan itibaren birbiriyle bağlantılı hale getirildiğini açıkladı.
Üçüncü tektonik sarsıntı da Venezuela’da yaşandı.
Rusya’dan sonra Çin de, ilk kez Venezuela’ya asker gönderdi.
Çin Halk Kurtuluş Ordusu’ndan 120 askerin Venezuela açıklarındaki Margarita adasında konuşlandıkları duyuruldu.
“İnsani ve Askeri Yardım” amaçlı gelen ÇHKO askerlerinin sayısı sembolik olsa da Çin’in ABD tehditlerini sallamadığını göstermesi açısından önemi büyüktü.
Zaten Çin yönetimi, Amerika’nın Latin Amerika’yı arka bahçesi olarak gören 1823 model Monroe doktrinini tanımadığını bildirmişti.
Trump Yönetimi, Rusya ve Çin’in Venezuela’ya girmesine “sert karşılık” vereceklerini söylüyordu.
Çin’in bu son adımı, askeri alanda da ABD’ye karşı küresel hamleler yapabildiğinin somut göstergesi oldu.
KAYNAKLAR:
https://www.globalresearch.ca/xi-jinping-italy-its-ports/5673397
https://www.amerikaninsesi.com/a/cinden-avrupaya-yeni-ipek-yolu-cikarmasi/4841325.html
https://www.voltairenet.org/article205924.html
https://www.globalresearch.ca/chinas-pla-troops-venezuela/5673593