05 Kasım 2024 Salı
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Küreselleşen sosyalizm

Cemil Gözel

Cemil Gözel

Eski Yazar

A+ A-

Teori dergisi Ağustos’ta “Çağımızın Kamucu Atılımı: Kuşak ve Yol İnisiyatifi” kapağı ile çıktı. Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ni çağımızın kamucu atılımı olarak sunmak, içinde yaşadığımız çağın ideolojik kodunu bütün çıplaklığıyla yansıtıyor. 21. yüzyılda bütün sorunların kamusal projeler ve kolektif mülkiyetle çözülebileceği teorisi, Kuşak ve Yol’un ilkeleri takip edilerek anlaşılabileceği gibi, özel mülkiyet ve kâr sisteminin getirdiği yıkıma bakılarak da anlaşılabilir.

Teori, Kuşak ve Yol İnisiyatifi dosyasıyla dünyada ve Türkiye’de bir süredir konuşulan “küreselleşmenin dönüşümü” tartışmalarına da katkı sunuyor. Bu düzemde, Teori Ağustos sayısı, bir başka açıdan, küreselleşme tartışmaları olarak da okunabilir.

Böylece, geçtiğimiz senelerde Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in, Kuşak ve Yol’un dünya kamuoyunda yoğun şekilde tartışıldığı süreçle uyumlu olarak küreselleşme çıkışı yapmasının tesadüf olmadığı anlaşılacaktır. Çünkü Bir Kuşak Bir Yol, nereden baksanız, bir küreselleşme tartışmasıdır. Yine bir süredir tartışılan Dünya Ticaret Örgütü’nün günümüzdeki iç dengesinde ABD’nin ve Çin’in değişen rolü ve bu role bağlı olarak DTÖ üyesi ülkelerin yeni yönelimi dahi başlı başına bu çıkarımı doğrulamaktadır. Teori’nin geçmiş sayılarında ele aldığı “Ticaret Savaşları”nın ortaya çıkardığı paradigma da bu kapsamdadır.

Bir Kuşak Bir Yol’un kalkındırmayı hedeflediği coğrafya, büyük oranda, emperyalist sömürünün hedefindeki coğrafyadır. Emperyalizmin, güç dengeleri el verdiğince, dünün ezilen bugünün gelişen dünyasını devletsizleştirmek ve milletsizleştirmek için dayattığı “küreselleşme”, Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’yle, tarihinde en çok güç kaybettiği dönemi yaşamaktadır. Bu olgu da Bir Kuşak Bir Yol’un küreselleşme boyutunu yansıtmaktadır.

Neoliberal ideologların “küreselleşme” dedikleri dünyanın Amerikanlılaştırılması saldırısı, ekonomide, millî piyasaların dünya piyasası ile sınırsız bütünleşmesini dayatmıştı. Böylece, millî devletler olabildiğince zayıflayacak, ekonomiler küçülecek ve dışa bağımlı hâle gelecek; emperyalizmin azamî sömürü eliğimi hayat bulacaktı. Bu düzlemde, “serbest” sermaye hareketine dayanan Amerikanlılaşma, aslında hiç de serbest değildi. Amerikanlılaşma tanımlaması, bu açıdan, açıklayıcıdır. Amerika’nın üzerinde oturduğu mafyokrasi, sanayi ve ticarete dayanan sermayeyi tasfiye etmiş, mafya vurgunlarına dayanan bir haraç ve bölüşüm düzeni kurmuştu. Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi ise, ticarete ve dolayısıyla üretime dayanan yeni bir küresel ekonomi modeli geliştirdi. Kapitalizm, en sonunda üretimden koparak ekonomiyi sanallaştırmıştı: Tamamen kendisinin lehine işleyen, kanunsuz bir suç ekonomisi yaratmıştı. Kuşak ve Yol ise, millî devletlerin üretim ekonomisine dayanarak, dünya genelinde daha hakkaniyetli ve dengeli bir model geliştirerek, sosyalist piyasa ekonomisinin de başlangıcı olarak değerlendirilebilir. Bu değerlendirme de bir küreselleşme göndermesidir.

Kuşak ve Yol’un şimdiye kadar daha çok ekonomik boyutu üzerinde durulmuştur. Kuşkusuz bunda Çin Halk Cumhuriyeti’nin konuya yaklaşımının büyük payı var. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Çin’in ideolojik ve siyasî bir dayatma içinde olmayacağını, Kuşak ve Yol’un sadece ekonomik bir gelişme modeli olacağını, yaptığı birçok konuşmada vurguladı. Xi’nin bu vurgusunun, ülkelerin bağımsızlığını tanıma, iç işlerine müdahale etmeme, haysiyetini koruma ve ülkelere eşit yaklaşma perspektifiyle çok kutupluluk vurgusu olduğu açık. Ancak Kuşak ve Yol’un başarısı, dünya çapında kapitalizmin yol açtığı yıkıma karşı sosyalizmin kurucu olanaklarını arttıracaktır. Kuşak ve Yol ile açılan tarih sahnesi sosyalizmin küreselleşeceği bir döneme işaret ediyor.

Emperyalizmin hegemonik üstünlüğü gelişen dünyaya sefalet getirmişti. Joseph E. Stiglitz, “Küreselleşme Büyük Hayal Kırıklığı1 kitabında, küreselleşmenin sonuçlarını “sefalet” kavramıyla tarif etmişti. Aslında bu tanım, özel mülkiyet ve kâr sisteminin çıkmazını da ifade ediyor. İnsanlık, tarihin en yıkıcı sisteminden, kamusal projeler ve kolektif mülkiyet bilinciyle kurtulacağı bir aşamaya dayandı. Kuşak ve Yol, Asya’dan yükselen uygarlığın en önemli kamusal projelerinin başında geliyor.

Küreselleşen sosyalizm - Resim : 1

1 Joseph E. Stiglitz, Küreselleşme Büyük Hayal Kırıklığı, çev. Deniz Vural-Arzu Taşçıoğlu, Plan B, 2003.