22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Küreselleşme tuzağının neresindesiniz ve memnun musunuz?

Latif Bolat

Latif Bolat

Gazete Yazarı

A+ A-

Emperyalizmin “yeni son aşaması” gibi de değerlendirebileceğimiz “Küreselleşme” ideolojisi ve onun pratiğe geçirilmiş uygulamaları, tüm dünyada bir kaos yarattı. Son 30 senedir, özellikle de Sovyetler Birliği’nin Batı tarafından çökertilmesine paralel şekilde; felsefi, ideolojik sanatsal, politik, ekonomik anlamda bir Küreselleşme saldırısı altındayız. Yeryüzündeki 200 devlet, ABD halkı da dahil olmak üzere,  şöyle ya da böyle bundan nasibini almaktadır. Türkiye, Avrupa’nın hemen dibinde yer alan talihsiz coğrafyası ile, küreselleşmeden en çok etkilenen ülkelerden biridir. Küreselleşmenin iyi bir tahlilinin yapılması, onun 30 senedir yarattığı dehşetli zararların ortadan kaldırılması ve daha iyi bir dünya sistemi yaratılması açısından tüm insanlığa yararlı ve hayırlı olacaktır.

Aslında bu tartışmayı sadece dergi ve gazete sayfalarında değil, hemen her ülkedeki gerçek ilerici çevrelerle yaratılacak bağlantılar aracılığı ile bir dünya hareketi olarak yapmak gerekmektedir. Bu konuda hemen her ülkede, oldukça endişeli çevreler bulunmaktadır zaten. Bu çevrelerle eşgüdüm içinde paneller, konferanslar, filmler, tiyatrolar ve sergiler ile, küreselleşme eleştirilerinin ve alternatiflerinin her yere taşıma imkanı ve gereksinmesi olan bir dünyada yaşadığımızı da dikkate almak gerekir.

SEKİZ MİLYARIN SELÂMETİ İÇİN BAZI SORULAR:

Aşağıda, bu çerçevede tartışılabilecek bazı konuları ifade etmeye çalıştık. Elbette burada yer almayan birçok konu da bu listeye eklenebilir. Bunları eli kalem, dili kelam tutan herkesin tekrar tekrar gündeme getirip tartışması gerekir. Yoksa çok kısa bir süre sonra, eski çok kültürlü ve çok boyutlu bir dünya için ağıtlar yakan bir insanlık kalacaktır geriye. Kim bilir, belki de o gelecekteyiz halihazırda!

1.Küreselleşme tesadüfi bir ideolojik önerme olarak mı ortaya çıktı sizce? Sovyetler Birliği’nin yıktırılması süreci ile “Küreselleşmenin” aynı dönemde piyasada görülmesi, o acayip tesadüflerden sadece birisi midir?

2.Küreselleşmede klasik emperyalizm tanımlamalarının açıklayamadığı unsurlar nelerdir? Neden küreselleşme ideolojisine ihtiyaç duyulmuş ve mükemmele yakın bir sanatkarlık ile ortaya atılmıştır?

3.Küreselleşme ideolojisinin ortaya atılması ve çok kısa bir süre içinde yaygınlaştırılmasında teknolojinin, sosyal medyanın ve iletişim araçlarındaki tekelleşmenin rolü nelerdir?

4.Ezilen dünya ve gelişen ülkeler, Küreselleşme tekliflerini nasıl olup da büyük bir hevesle kabul etmişler ve küreselleşme trenine hiç itiraz bile etmeden gönüllü olarak bindirilmişlerdir?

5.Küreselleşme ile Batı kaynaklı felsefi akımların ilişkisi nedir? Post-modernizm ve benzeri felsefi dayatmalar nasıl olup da bu kadar etki yaratabilmiştir?

6.Arkasında binlerce yıllık bir gelenek bulunan kültürler bile, nasıl olup da Küreselleşmenin saldırısına karşı sürpriz şekilde teslimiyetçi tavırlar alabilmişlerdir? Bunun en başında Türk kültürünü incelemek gerek. Ama Rus, Hint, Arap, Endonezya, HindiÇin ülkeleri de olağanüstü kolaylıkla Küreselleşmenin trenine katılmışlardır. Bunun sosyolojik ve politik sebepleri neler olabilir?

7.Yüz yıllık Batılılaşma nasıl oldu da düştüğü çöplükten, Küreselleşme adı altında yeni bir hayata kavuşturulup tekrar satılabildi?

8.Her ülkenin aydın ve entellektüel kesminin bu küresel saldırıda oynadığı son derece olumsuz ve tehlikeli rolün sebepleri nedir? Hemen her ülkede aydınlar, küreselleşme çabalarının ajanlığını yaptılar, özelikle de Türk toplumunda bunu çok net şekilde görmek mümkün. Bu aydın kesimin tarihi olarak bu derece uygun olmasının sebepleri nelerdir?

9.Sanat ve Kültür faaliyetlerinin, küreselleşme ideolojisinin bu derece kökten ve kolay yayılmasına katkıları neler olmuştur? Bu sebepler bilinmeden süreci geriye çevirip karşı mücadele mümkün müdür?

10.Küreselleşme yüzde 100 olumsuz bir yabancı madde midir? Gelişen ve geleneksel kültürlerin yararlanabileceği hiçbir tarafı yok mudur?  Bu konudaki kriter ve filtreleri nasıl oluşturacağız?

11.Küreselleşmenin 30 senede yarattığı kaos ve toplumsal felâketleri nasıl geri çevirebiliriz? Çevirebilir miyiz? Bu çabalarda toplumun çeşitli kesimlerinin pozisyonları ve rolleri ne olabilir? Devlet, aydınlar, sanatçılar bu konularda ne rol oynayabilirler?

12.Devletin zor kullanma imkanları, küreselleşmenin zararlarının giderilmesi ve toplumun daha normal bir aşamaya götürülmesinde nasıl kullanılmalı? Devletin sosyal medyayı, yabancı medyayı, Batılı NGO kaynaklı örgütlenmeleri kontrolü nasıl mümkün olacaktır? Sansür, Batı’nın sürekli bize sunduğu gibi toptan kötü bir şey midir? Sansürün yeni bir tanımı yapılmalı mıdır? Kültürler kendilerini nasıl koruyacaktır bu küresel canavarın saldırısına karşı?

13.Bu konuda kısa ve uzun dönemli politikalar neler olabilir? Eğitim ve geleneksel kültürün promosyonu bu açıdan ne denli önemlidir? Eğitim sisteminin yeni bir ULUSAL ANLAŞMA temelinde yapılanmaya gitmesi, bir uzun dönemli çözüm çalışması olabilir mi?

14.Bu konuda daha bilinçli kararlar ve tutumlar alan başka ülkeler ve kültürler neler yapmışlardır? Bu konuda örnek alınacak çalışmaları mevcut mudur? Türkiye’ye uygulanabilecek örnekler nereden bulunabilir?

15.Bu anlamda “özgürlük, insan hakları, demokrasi, LGBT, sandık, seçimler” türünden sürekli küreselleşmeyi empoze etmek için kullanılan terimlere yeni anlamlar kazandırmak gerekir mi?

16.Küreselleşmeden payını alıp toplumları zedelenen diğer ülkelerle uluslararası işbirliği düşünülmeli midir? Daha evrensel bir çalışma ve planlama ile, küreselleşmeden doğan zararların tersine çevrilmesi ve daha sağlıklı bir dünya gidişatı için ne tür bir uluslararası çalışma yapılabilir?

17.Küreselleşmenin araçları olarak NATO, Avrupa Birliği, UNESCO, Birleşmiş Milletler gibi örgütlerin konumları nedir ve ne olmalıdır? Bunlara alternatif Uluslararası toplumsal kurumlar yaratmak gerekir mi ve ne yapılmalıdır?

18.Küreselleşmenin ilk yıllarındaki Fethullah Gülen’in “Dinlerarasi Diyalog” çalışmalarının dünyadaki etkileri ve verdiği zararlar nelerdir? Bu çabalar nereden çıkmış ve neden desteklenmiştir Batı tarafından? İki bin senedir yapılamayan ve yapılmasına gerek de duyulmayan Dinlerarası Diyalog, neden bu dönemde dünya halklarına ABD tarafından zorla empoze edilmiştir?

19.Küreselleşmeye karşı savaşmanın anti-emperyalist tutum ile bağlantısı nedir, bu iki mücadele akımı nasıl birleştirilmelidir?

20.Küreselleşmenin ana satış aracı olarak sosyal medya, Netflix, Hollywood vs. karşı nasıl mücadele edilir? Milli sosyal medya ve dost yabancı sosyal medya kanalları ile birlikte bu ana akımlara karşı nasıl örgütlenilir? Türkiye’de TRT’nin çabalarını nasıl karşılamak gerek ve daha iyisi nasıl yapılabilir?

21.Küresel kültürün başarı ile yaydığı “hiç kimsenin hiçbir şeyden hiçbir zaman memnun olmadığı bir dünya” eğilimi ile nasıl mücadele etmek gerek?

22.Küreselleşmenin ateşlediği ve şaşkınlığa uğrattığı özellikle de gelişen ülkelerin eğitimli insanlarındaki “kaçıp başka ülkeye (Avrupa ve Amerika!) göç etmek” eğilimini nasıl tahlil etmek ve nasıl mücadele etmek gerek? Türkiye’de sahte solun sürekli körüklediği bir eğilim olarak “kaçıp gitmek” kültürüne sunulacak alternatifler neler olmalıdır?

Küreselleşme tuzağının neresindesiniz ve memnun musunuz? - Resim : 1

Ahlak! Standartlar! 

Hergün cinsiyette kafa karışıklığı ve ahlaksızlığı reklam ederek bizim milletlerimizi parçalıyorlar!

Tüm Türklerin, Keltlerin, Slavların, Afrikalıların ve tüm diğer milletlerin biraraya gelmesinin zamanı gelmedi mi artık?

…Facebook ve diğer sosyal medya platformlarının hastalıklı gündemlerini, bizim çocuklarımıza zorla kabul ettirmelerine ve buna itiraz edenleri yasaklamalarına karşı,kendi sosyal platformlarımızı kurmanın zamanı gelmedi mi?  Onların yaptığı faşizmdir!

Facebook, insanları kendi düşük standartları ile yasaklayıp, özgür düşünceyi engellemektedir.

Etrafta hiç düzgün hakimler ve polisler yok mu?