Kürt Hizbullahileri-PKK -(TAMAMI)
İlk mektup, Aydoğan Kekevi imzasını taşıyor; PKK ile Hizbullah arasındaki gelişmeler konusunda önemli bilgileri içermekte. İşte Kekevi’nin yazdıkları;
“Dikkatli okurlar İran Devlet Başkanı Ahmedinejad’ı, İran al-Kudüs Kuvvetleri’nin yerli uzantılarıyla birlikte Sultanahmet Camisi çıkışında “Sardar! Sardar!” diye haykırarak selamlayanları anımsayacaklardır. (Serdar: Başkumandan)
Medyamız ve Cumhuriyeti savunanlar, yüzlerce işkence-cinayetten sorumlu Kürt Hizbullahileri unutmuşlardı. Oysa Kürt Hizbullahiler binlercesi tutuklansa da Güneydoğu’da 50 bin kişiyle gösteriler düzenlemişti. Üstelik kısa süre önce İstanbul’da da 20 bin kişiyi alana toplamışlardı.
Kum kentinde Hizbullahileri uzun yıllar temsil edenler de hapisten çıkar çıkmaz, tıpkı İran’daki gibi, “Mustazaflar Derneği” adı altında yeniden örgütlendi. Yeni örgütlenmenin Onursal Başkanı Mele Enver Kılıçaslan
( Uzun yıllar Kum’da Ayetullahların yanında Hüseyin Velioğlu cemaatini-örgütünü temsil etmişti) fetvalarıyla 2010 Anayasa referandumuyla Türkiye Cumhuriyeti’nin yıkımını destekledi. Şimdilik “Hizbullah” yerine HUDA-PAR’ı (Hur Dava Partisi) kurdular.
Silahları ortaklarına dönebilir
Hizbullahi önderlerin dava avukatı M. Hüseyin Yılmaz, Mustazaflar (Humeyni’ni emriyle İran’da da kurulmuştu) Derneği’nin başkanıydı; şimdi de partinin başkanı oldu. İran’da olduğu gibi Anadolu’da da halkı sokaklara dökerek iktidarı ele alacaklarını; ordunun bile bunu durduramayacağını açıklamıştı.
HUDA-PAR Başkanı şimdi de Öcalan’la görüşmeleri destekliyor. Ancak PKK’nın Kürtlerin tek temsilcisi olamayacağını, kendilerinin de masaya kabul edilmesini istiyor.
Kürt Hizbullahileriyle PKK yıllar önce Cumhuriyet Devleti’ne karşı uzlaşmıştı. Uzlaşma sürebilir mi?
Mısır’da, Libya’da, Tunus’ta İran-ABD-AB-İsrail- AKP desteğine arka çıkan Kürt Hizbullahileri, Suriye ve Lübnan’da İran egemenliğini destekliyor; ABD-AB-İsrail koalisyonuna karşı çıkıyorlar.
Oysa PKK, uzun yıllardır Washington’dan yönetiliyor! AKP-BDP koalisyonu bu nedenle Kürt Hizbullahilerine dikkat ediyorlar; fakat şimdilik masaya çağırmıyorlar. Bu nedenle bir kez daha hocalığa soyunan Öcalan, Amerika hicretindeki Hocaefendi’ye selam yolluyor.
Ancak Kürt Hizbullahileri ve PKK, dış devletlerin güdümünde ve etnik ayrımcılık temelinde yürürken her an taraf değiştirip kan dökebilirler; silahlarını her an ortaklarına yöneltebilirler! Onların ardına takılan Kürtler de emperyalist ülkelerin topraklarında sığınacak yer ararlar ya da anti-emperyalist savaşımların önderi Türkler’den medet umarlar!
Araya kan ve ihanet girmişse, Türkler artık “kardeşlik” isterler mi?
Tarih gösteriyor ki, Türklere karşı “gâvurun kılıcını sallayan” azınlıklar, önünde sonunda yurtlarını yitiriyorlar! Ama söyler misiniz, ihanetleri nedeniyle cezalandırılanların sayısı, 1923’te olduğu gibi, “150” ile sınırlı kalabilir mi? Aydoğan Kekevi
HHH
Türkiye artık Malezya’dır
Naci Kaptan TC isimlerinin devlet kurumlarından nasıl kaldırıldığını anlatırken “ Türkiye artık Malezya’dır” diyor. Yazının başlığı da çok anlamlı:
Türk, Cumhuriyet, milli, Türkiye artık yasak!
İşte Kaptan’ın mektubu: “Değerli okur, AKP iktidarı karşı devrimi hergün biraz daha derinleştiriyor. Eğitim sisteminde gericiliğe ve karanlığa dönüşü başlatan değişmelerden sonra, kindar ve dindar nesiller yetiştirmek için okullarda mescitler açıldı. Atatürk köşeleri yok edildi. Atatürk devrimleri bir, bir siliniyor. On sene sonra dindar ve kindar çocuklar kamuda göreve başlayacaklar.
Türkiye hızla cehalet ve yobazlığın koyu karanlığına gömülecek. Bugünlerde türbanı savunan kadınlar dahi bu günleri özlemle arayacak.
Atatürk’ün devrimleriyle kadınlara tanınan hakları da geri alınacak.
Özetle kadının artık Adı olmayacak ....
Beş sene önce “Türkiye Malezya olur mu ?” tartışması yapılıyordu. Türkiye artık Malezya’dır! Hızla Suudi Arabistan’a yol almaktadır. Kadınların tek başına ekmek almaya dahi gidemediği, Araba kullanmalarının yasak olduğu, telefon mesajlarıyla “Boş olduğu”o günler geldiğinde, inanıyorum ki; bugünlerin türbanlıları dahi pişman olacaklardır. Naci Kaptan