Kürt milliyetçiliğinin gerçek tarihi
Kürt milliyetçiliği Çarlık Rusyası, İngiltere, Fransa, ABD ve İsrail başta olmak üzere insanlığın kanını içen her emperyalistle koyun koyuna yürümüştür. Güdülenen ve piyonlaştıran bir milliyetçiliktir.
Emperyalistlerin dayattığı Kürt milliyetçiliği ne zaman azsa milletimize ve halkımıza zarar verdi. Yaşadığımız bölünme süreci pahalıya mal oldu.
Mehmet Metiner geçen günlerde bir televizyon programında Kürt milliyetçiliğinin yükseldiğini söyledi. Rudaw Türkçe yayın organında Kürt milliyetçiliği ile ilgili makaleler yayınlanmaya başladı. Hüsamettin Turan ve Necat Zanyar’ın makalelerini okudum. Onlar da Metiner gibi Kürt milliyetçiliğinin yükselişe geçtiğini söylüyor. Hatta daha da ileri giden Necat Zanyar “…Kürt milliyetçisi olmayan bir Kürt düşünülemez.” diyor. Bu tartışmaya katılmak istiyorum. Yazarlar yanıt verirse tartışma derinleşecektir ve herkes yararlanacaktır.
TARTIŞMAYI AÇACAK SORU
Yazarlar modern Kürt milliyetçiliği tarihini 100-150 yıl öncesine götürüyorlar. Bu tarihe bakalım. Ortadoğu tarihine bakalım. Önce hepimiz şu sorunun cevabını verelim: Mustafa Kemal hareketiyle işbirliği yapan Irak’taki Mahmut Berzenci’nin İngiliz’e karşı isyanı dışında, arkada kalan yüzyılda emperyalizme karşı mevzilenen tek bir Kürt milliyetçi hareketi var mı? Hadi eylemden vazgeçelim, Kürt milliyetçiliğinin tarihinde emperyalizme karşı tek bir duruş, tek bir tavır var mı? Eğer varsa, lütfen okuyucularımız veya yazarlar bizi aydınlatsınlar.
Şimdi bu sorunun ne önemi var diyenler çıkabilir. Oysa çağımızda halka hizmet etmenin, ilericiliğin ve devrimciliğin tek bir ölçütü vardır: Emperyalizme karşı mevzilenmek.
MİLLET OLMANIN İKİ YOLU
Ayrıca dünyada son iki yüzyıl içinde millet olmuş ve bir milli devlet kurmuş bütün kavimlere bakalım. Hepsi emperyalizme karşı savaşarak milletleşme süreçlerini başlatmış ve milli devletlerini kurmuştur. Ondan önceki modeli ise hepimiz biliyoruz. Fransız Devrimi örneğinde, kralları yıkıp feodal beylikleri temizleyerek millet olundu. Milli devletin temeli feodal bağımlılıklardan kurtulmaktı. Türk Devrimi örneğinde ve Çin Devrimi örneğinde, iki yüzyıl emperyalizmle savaşarak millet olundu. O halde birincisi emperyalizme karşı savaşmadan, emperyalizm ile işbirliği yaparak millet olunamıyor. İkincisi ağalığı, şeyhliği, sultanlığı ve beyliği tasfiye etmeden millet olunamıyor.
Oysa Kürt milliyetçiliği tarihi hem emperyalizmle omuz omuzadır hem de ağalık, şeyhlik ve bilcümle feodal unsurların önderliğinde gelişmiştir.
KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİ BAŞKA KÜRT HALKI BAŞKA
Kürtlerin çoğunluk olduğu yerlerde Arap, Fars ve Türk devlet geleneklerinin olması Kürt milliyetçiliğinin kaderini de belirlemiştir. Devlet geleneği olan bu üç milletin arasında kalan Kürtlerin millet olabilmesi ve devletleşebilmesi için emperyalizmin hedef aldığı komşularına karşı silahlı mücadeleye girmesi gerekmiştir.
Kürt milliyetçiliğinin tarihi bu yüzden baştan sona emperyalizmle işbirliği tarihidir. Kendisini emperyalist dünyanın başarısına bağlamıştır. Mazlum Kürt halkına yenilgi, perişanlık, zillet ve ölümden başka bir şey getirmemiştir.
Bu konu hakkındaki gerçekleri ispat etmeden önce yazarların bize cevap verirken Kürt milliyetçiliği ile Kürt halkı arasına eşittir işareti koymamasını rica ediyorum. O zaman Kürt milliyetçiliğine yönelik bütün eleştiri ve uyarılar, doğru Kürt halkının üzerine gitmiş olur. Bize bu isnatı yapmasınlar ve tartışmayı sığlaştırmasınlar. Çünkü Kürt halkının tarihinde, Mustafa Kemal devrimine katılarak emperyalizme isyan etmek ve tavır almak vardır. Yine Kürt halkının tarihinde Haçlı Seferlerine karşı komşularıyla omuz omuza çarpışmak vardır. Oysa Kürt milliyetçiliğinin tarihinde her dönem yabancı güçlerle işbirliği ve emperyalizme yataklık vardır.
KÜRTLERİN TERCİHİ VE KÜRT MİLLİYETÇİLERİNİN KÜRTLERE ELEŞTİRİSİ
Türkiye Kürtleri Birinci Dünya Savaşı ve İstiklâl Savaşı’nda, özellikle Doğu Cephesi’nde emperyalizme karşı savaşa katıldılar. Mustafa Kemal Paşa’nın “doğuda bir istinatgâh kurarak Türkiye’yi kurtarma stratejisi” Kürt halkına güvenin ürünüdür ve Anadolu’nun örgütlenmesi Erzurum ve Sivas’tan başlamıştır. Bu olgular da gösteriyor ki, Kürt halkı Kürt milliyetçiliği önderliğinde değil, Türkiye halkıyla birleşerek emperyalizme karşı savaşmıştır. Denklem budur ve bizim bu denklemi çok iyi anlamamız ve anlatmamız gerekmektedir.
Bugün Kürt milliyetçileri Kürt halkının bu tavrını eleştirmekte ve yerden yere vurmaktadır. Kürt ileri gelenlerinin o zaman Atatürk’e sırtını dönüp İngiliz ve Fransız emperyalistleriyle birlikte hareket etmesi gerektiğini savunmaktadırlar. Medet umdukları proje emperyalistlerin dayattığı Sevr Antlaşması’dır. Onlara göre Sevr Antlaşması’nın 62., 63. ve 64. maddesiyle belirlenen özerk ve potansiyel bağımsız Kürdistan projesine sarılmak Kürtler için gerçek çözümdü.
Emperyalistlerle birlikte komşularını arkadan vurmayı tercih etmesinden anlaşıldığı üzere Kürt milliyetçiliği yazarların savunduğunun aksine saldırgan, makus ve emperyalist işbirlikçisidir.
İNGİLİZ VE ABD PLANLARI
100 yıl önce İngilizler Sevr Antlaşması’nın 62., 63.,64. maddeleriyle bir Kürdistan kurmayı amaçlıyordu. Şimdi ise ABD emperyalizmi ve İsrail, bölge ülkelerini bölerek bir Kürt devleti kurup, Kürt milliyetinden toplulukları birleştirip bir millet yapmak planı peşindedir. Bu makaleler o yüzden yayına başladı.
Kürt milliyetçilerinden Refik Hilmi, Kurtuluş Savaşı sürecini değerlendirirken bakın neler söylüyor:
“O dönemin siyasi kargaşasında bir çok devlet yıkıldı, bir çok yeni devlet oluştu. Uyanık olmak gerekirdi. Millete öncülük edecek, dürüst, zeki ve yurtsever öncüler gerekirdi. Çevresinde olup bitenlerden habersiz olanların, fırsatı değerlendiremeyenlerin boynuna kölelik zinciri takıldı. Bunlardan biri de Kürd milleti oldu.”
Şu an silahlı veya silahsız bütün Kürt milliyetçisi örgütler 100 yıl önce kaçırdıkları fırsatın yeniden gündeme geldiğini savunuyor. Türkiye’nin hakim güçleri ise planlanan açılım süreciyle bu milliyetçi yükselişe bir takım tavizler ve çözümler bularak gem vurmaya çalışıyor. Oysa talep yüzyıl önce olduğu gibi yeniden Sevr’i gündeme getirmektir. İşte MHP ve Hükûmet bu fikirlerin önünü açıyor. Yazarlar, “Kürt milliyetçiliği tarihi” başlıklı bu makaleleriyle Kürt milliyetçisi örgütlere bir mesaj vermeye çalışıyor: “Aman daha azına razı olmayın, Sevr’i unutmayın.”
Oysa anlatılması gereken şey; Kürt milliyetçiliği hem çıkmazdır, hem de ihanete giden yoldur. Arkamızdaki dersler biliniyor. Ermeni milliyetçiliğinin tarihi örnektir. Bölgemizde hangi ülkede olursa olsun, ayrılıkçı amaçlı etnik mücadelenin biricik dostu emperyalizm olmuştur. O nedenle Kürt milliyetçiliği bayrağı altındaki mücadele, hangi iyi niyetle başlarsa başlasın, hele silahlı boyuta varınca, emperyalizmle işbirliğine mecbur kalmıştır. Başka türlü olması da mümkün değildir.
MİR BEDİRHAN VE RUS ÇARLIĞI
İsterseniz yazarlarımızın Kürt milliyetçiliğinin kökü olarak gördüğü Mir Bedirhan’dan başlayalım. Rusya'nın, sıcak denizlere inme arzusundan ötürü, 1805 yıllarından itibaren Doğu Anadolu Bölgesi içerisinde yer alan kavimlere ilgi duyduğunu biliyoruz. Zira Rusya’nın sıcak denizlere inmesi için Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması ve Doğu Anadolu içerisinde bir Ermeni ve Kürt Devleti kurulması şarttı. Bu tarihlerde yayılmacı Rus Çarlığı özellikle Ermeni meselesini kaşıdı ve Osmanlı reformculuğunu temsil eden merkezi hükûmete karşı bağımsızlık iddiasında bulunan Kürt derebeylerini kazanmaya çalıştı.
Peki Rus Çarlığı Osmanlı’ya doğru haksız taaruza geçtiğinde Mir Bedirhan ne yaptı? Bedirhan Bey, 1828-1829 Osmanlı- Rus savaşında, Osmanlı'ya vermesi gereken askerleri vermemiş, vermek isteyen aşiretleri de engellemiştir. Bedirhan Bey'le birlikte Revanduz, Behdinan ve Hakkâri Emirleri de, Osmanlı saflarında savaşa katılmaktan kaçınmışlardır. Demek ki Kürt milliyetçliğinin emperyalizmle ilk işbirliği Rus Çarlığı’yla işbirliğidir.
İLK KÜRT MİLLİYETÇİSİ ŞEYH UBEDULLAH’IN İNGİLİZLERE MEKTUBU
İsterseniz yazarların ilk modern Kürt milliyetçisi olarak tespit ettiği Şeyh Ubedullah’tan devam edelim. Şeyh Ubedullah 1880’de Kürt milliyeti adına hareket ettiğini ilan ederek İran’ın bir bölümünü işgal etti. Ubedullah bağımsız bir Kürdistan istiyor ve İngilizlerden manevi destek talep ediyordu.
Tebriz’deki İngiltere Başkonsolusu William Abbott’a bu davranışını açıklamak için gönderdiği mektuptaki şu ifadeler Kürt milliyetçiliğinin karakterini gösteriyor:
“Kürt ulusu… ayrı bir halktır. Dinleri (diğerlerininkinden) farklıdır ve kanunları ve gelenekleri farklıdır… Kürdistan’ın beyleri ve hükümdarları, Türk veya Fars tebaası ve Kürdistan sakinleri bir ve hepsi birleşmiş ve meselelerin böyle çözülemeyeceği konusunda hemfikirdir. İki hükûmet (Osmanlı ve Kaçar) ile bu şekilde ilişki sürdürülmemesi ve mutlaka bir şeyler yapılması gerektiği ortadadır, böylece konuyu anlayan Avrupa hükûmetleri devletimizi araştırsın. Biz de ayrı bir milletiz. İşlerimizin idaresinin kendi elimize geçmesini istiyoruz.”
Daha sonraki isyanlarda da göreceğimiz üzere aslında bölgedeki aşiretler arası çatışmanın ve egemenlik kurma savaşının milliyetçilik perdesi altına yabancı güçlerin desteğini almak peşinde olduğu gözükmektedir.
ŞİMDİLİK BU KADAR
İsterseniz bu iki örnekten sonra biraz bekleyelim, Kürt milliyetçisi araştırmacılardan bu gerçeklere bir yanıt isteyelim. Çünkü çok uzun bir liste var önümde ve Kürt milliyetçiliği tarihinin bütün örgüt, aydın ve isyanlarının emperyalizmle ilişkilerini ele almak bu yazının boyutunu aşar. Kürt milliyetçiliği Çarlık Rusyası, İngiltere, Fransa, ABD ve İsrail başta olmak üzere insanlığın kanını için her emperyalistle koyun koyuna yürümüştür. Güdülenen ve piyonlaştıran bir milliyetçiliktir. Biz ispata hazırız. Bütün Kürt milliyetçisi araştırmacılara çağrımızdır. Kürt Teali Cemiyeti, Şerif Paşa, Koçgiri, Şeyh Sait, Seyit Rıza, Barzani, Talabani, PKK, PYD, PJAK… irili ufaklı hangi örgütü ve aydını getirirseniz kabulümüzdür. Hangisi büyük emperyalist güçlere karşı bir tavır takınmış, bir isyan ya da eylem girişiminde bulunmuştur?
AÇIK MEKTUP
Sayın Hüsamettin Turan ve Sayın Necat Zanyar, bilimsel gerçekler ışığında buyrun konuşalım. Biz birleşerek bağımsızlığımızı kazandık ve çağdaş uygarlığa yöneldik. Emperyalistlerin dayattığı Kürt milliyetçiliği ne zaman azsa bu milletimize ve halkımıza zarar verdi. Yaşadığımız bölünme süreci pahalıya mal oldu. Bu süreç aynı zamanda Ortaçağ kurumlarına ve ilişkilerine geri dönüş olarak kendini gösterdi. Birleşik, büyük bir millet olarak büyük uygarlıklar, büyük zenginlikler ve eşsiz özgürlükler yaratabiliriz. Bölünmek hepimizi ve özellikle de Kürt kitlelerini emperyalistlerin ve Ortaçağ güçlerinin avı haline getirir. Anadolu ve Trakya halkının birliği, Kurtuluş Savaşı öncesindeki bin yıllara uzanan büyük bir tarihsel temele dayanıyor. Sağlamlığı da buradan geliyor. Suni değildir. Bu miras birlikte yaşamanın ötesinde Hititlerden bu yana süren kesintisiz impartorluklar mirasıdır. Anadolu, tarih boyunca birlik halinde olmuştur. Bu birliği bozma gayretinize son vermenizi temenni ederim. Eğer bu tartışmaya katılmazsanız biliniz ki biz yine de sizin Kürt milliyetçiliği tarihinizin emperyalizmle ne ölçüde işbirlikleri yaptığını anlatmaya devam edeceğiz.