Kürtajın ekonomiye gol attığı bir seçim
ABD’de genel seçimlerden bile daha önemli olan bir ara seçim yaşandı geçtiğimiz üç günde. Seçim sonuçları esas olarak belli oldu ama, hala tartışılan bazı rakamlar da mevcut. Biden taraftarlarının, özellikle de New York Times ve Washington Post gibi büyük medya destekçilerinin, bu sonuçlardan bir Demokrat Parti-Biden zaferi çıkaramadıklarını da belirtmek gerek. Onlar, daha çok Cumhuriyetçilerin bekledikleri “kırmızı sel”, yani seller gibi bir Cumhuriyetçi zaferi olmamasına dikkatleri çekerek, Demokratların başarısızlığını örtmeye çalışmaktalar. Hele de bu fırsattan yararlanıp eski Başkan Trump’ın yıpratılması çabaları, bu seçim sonuçlarının en belirgin medya ayağı olmakta.
Aslına bakılacak olursa, ABD Kongresinin iki kanadında da zorlukla ayakta kalabilen bir Biden yönetiminin, gerçek bir yönetimi devam ettirebileceği bile tartışma götürür. Çünkü kongrenin Senato kanadında sadece Başkan Yardımcısı Harris’in oyu ile kararlar alınabilecekken, diğer kanadı olan Mecliste ise her karara Cumhuriyetçi itirazı beklenmelidir. Böylesine dar alanda yapılan politikaların ne denli uygulanabilir olacağını en kısa zamanda, seçimlerden sonra göreceğiz.
YANGINDAN MAL KAÇIRIR GİBİ UKRAYNA’YA 400 MİLYON DOLAR
Zaten belki de bu sebeple, Biden yönetimi seçim sonuçları bile daha netleşmeden önce, 11 Kasım’da Ukrayna’ya alelacele 400 milyon dolarlık yeni bir askeri yardım paketi gönderdi. Çünkü seçimler sırasında yapılan ateşli ekonomi ve enflasyon tartışmalarının etkisi ile, yeni Kongreden bu tür yardımları geçirmek zorlaşabilir. En azından bir süre bu yardım ile Ukrayna’yı Rusya’ya karşı oyalamış olabileceklerdir.
Politik gözlemcilerin hemen hepsinin anlaştığı bir nokta, ABD Anayasa Mahkemesinin aylar önce aldığı Kürtajı Yasaklama kararının, Demokratlar ve Biden’e “hayat suyu” olarak geri döndüğü gerçeği. Biden yönetiminin seçimlerde kullanabileceği iki araçtan biri kürtajın yasaklanması diğeri de çevrecilik idi. Çevre sorunlarına o denli aciliyet taşımadığı için fazla önem verilmediği düşünülürse, Demokratların bu seçimlerdeki tek silahı kürtajın yasaklanması oldu. Biden yönetimi de, bu silahı çok iyi kullanarak, özellikle de başka şartlar altında sandığa bile gitmeyecek olan “genç kadın nüfusun” seçimlere katılıp Demokratlara oy vermesini sağladı. Belki de Biden’cilerin en büyük seçim başarısı bu oldu.
SEÇİM SONUÇLARININ ETKİLERİ ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ
Gelelim bu seçim sonuçlarına göre yakın ve uzak gelecekte neler olabileceğine ve bu sonuçların dünyada ne gibi etkileri olabileceği konularına.
ABD’nin en büyük 3 yayın kuruluşundan biri olan NBC’nin yaptığı “Seçimlerden Çıkış Anketine” göre, hemen herkes ABD’nin ekonomik gidişinden çok büyük rahatsızlık duymakta. Ve bu rahatsızlığın giderek daha da artacağı tahmin edilmekte. Nüfusun yüzde 75’i ekonomik olarak ya çok fakir ya da hiç de iyi olmadıklarını ifade etmekteler. Ankete katılanların yarısı, geçen seneye göre ekonomik olarak çok daha kötü durumda olduklarını belirtmekte. Yine yüzde 75’i gidişattan tatmin olmadıklarını ve kızgın olduklarını söylemekteler.
Bu arada, Biden’in halk arasındaki popülerliği de yüzde 36 ile, başkanlığının en düşük seviyesinde. Bu oran genellikle Demokratları destekleyen 30 yaş altı genç Latin kökenliler arasında bile bu derecede düşük çıkmakta.
Oy vermekten yeni çıkmış olanlar arasında yapılan bu Çıkış Anketine katılanların yüzde 70 gibi büyük bir kesimi, ABD’de demokrasinin tehdit altında olduğunu belirtirken, Cumhuriyetçilerin yüzde 66’sı iki sene önceki seçimi kazanan Biden’in seçimleri hile ile kazandığına inanmakta. Aradan geçen iki seneye rağmen bu duyguların hala taze olarak devam etmesi, politik açıdan çok önemli bizce.
Anayasa mahkemesinin kürtajı yasaklayan kararı konusunda da, halkın büyük çoğunluğu tatminsizlik ifade ederken, yüzde 60 gibi bir oran kürtajın serbest bırakılması gerektiğini ifade etmekte. Zaten Demokratların bu ara seçimlerde büyük bir kayba uğramadan çıkmasının ana sebebinin de kürtaj konusu olduğu düşünülürse, bu tepkilerin gerçekliğini kolaylıkla görmek mümkün.
GELECEKTE NELER OLABİLİR?
Seçim sonuçlarının belli olmaya başladığı ilk dakikalardan itibaren, Cumhuriyetçilerin kısmi başarısızlıklarını Donald Trump’a yüklemeye çalışan bir medya saldırısı dikkatleri çekmekte. Trump’ın desteklediği bazı adayların seçimleri kaybetmesine karşın, bu adayların büyük çoğunluğunun seçimlerden galip çıkmasına hiç bakmadan, Trump’ı yıpratma kampanyası giderek artacak gibi görünmekte. Bunda Biden’ci büyük medya başı çekerken, Cumhuriyetçi Parti içindeki “Sözde Cumhuriyetçiler” de fırsatı değerlendirip Trump’ı sahneden silmeyi düşünmekteler. Bu konudaki faaliyetlerin giderek artacağı beklenmelidir. Ama Trump önümüzdeki birkaç gün içinde, 2024 Başkanlık seçimleri için adaylığını ilan edip herkesi ters köşeye yatırmayı da düşünebilir. Çünkü Cumhuriyetçiler içinde oldukça aktif bir kesim, Trump taraftarı ve bu seçim sonuçlarını bir yenilgi olarak da değerlendirmiyor olabilirler.
Biden ve Demokratlar, Senatodaki “kıl payı” çoğunluklarını kullanıp ABD Anayasa Mahkemesindeki ve diğer federal mahkeme atamalarında önümüzdeki iki seneyi iyi kullanmayı hedefleyeceklerdir. Ama attıkları her adımda, Cumhuriyetçilerin büyük direnişi ile karşılaşacakları da garanti edilmiş bir durumdadır, bu çekişmeli seçim sonuçları ile.
UKRAYNA’YA YARDIM DAHA TARTIŞMALI HALE GELDİ
Ukrayna konusunda da, Biden’in eli eskisi kadar bile serbest olamayacaktır. Çünkü nüfusunun yüzde 75’inin ekonomi ve enflasyonu en büyük sorun olarak gördüğü ve her geçen sene fakirleştiklerine inandığı bir ABD’de, milyarlarca dolar yardımın Ukrayna’ya serbestçe akabileceğine inanmak da çok zordur. Her adımda hem buna karşı olan Cumhuriyetçilerin, hem de Biden’cılar içindeki kesimlerin direnişi olacaktır. Zaten o sebepten dolayı, Amerikan yönetiminin arka kapıdan Zelenskiy’e haber gönderip, artık uzlaşıcı bir tutum almasını istemesi bir sürpriz gelişme değildir. Ve buna benzer bir pozisyon daha da önem kazanacaktır yakında.
BİDEN Mİ BAŞKAN ADAYI YOKSA?
2022 seçimlerinin bu sonuçlarının en önemli kurbanı da Biden’in kendisi olacağa benzemektedir. Yaşı 80’e gelen, giderek daha çok iletişim hataları yapan ve kıl payı kazanılan bir seçimin Başkanlığını yapan Biden’e karşı, daha şimdiden bir muhalefet yükselmektedir. Demokratlar, 2024 seçimine kazanması zor olan, ve geçen dört senede ekonomiden tutun da Ukrayna ve COVİD konularında da oldukça yıpranmış bir başkan adayı ile seçimlere girmek istememektedirler. Bu yeni başkan adayı arayışlarının, ilginç şekiller alacağını da düşünmekteyiz yakın zamanda. Obama adının tekrar duyulması da bu ilginçliklerden biri olabilir.
Rusya ve Çin ilişkileri konusunda ise, 2024 seçimlerine kadar iki sene gibi bir süre kazanmış olan Demokratlar, ellerindeki tüm kozları kullanarak ABD hakimiyetinin devamı konusunda ilerleme yapmaya çalışacaklardır. Çünkü bugünkü ekonomik gidişat ile 2024 seçimlerinde, ellerindeki tüm kozları kaybedip, Cumhuriyetçi bir adaya yönetimi kaptırabileceklerini düşünmektedirler. Bu nedenle de tüm Asya politikalarında “acele” şekilde uygulayabilecekleri siyasetler geliştireceklerdir. Çünkü zaman giderek ABD’nin aleyhine işlemektedir mevcut şartlar altında.
ABD TOPLUMUNDA 1860 BENZERİ BÖLÜNMÜŞLÜK
Sonuç olarak, 2022 ara seçimleri, ABD’nin siyasi olarak tam da orta yerinden nasıl ikiye ayrıldığını gözler önüne sermesi açısından çok önemlidir. Bu bölünmüşlüğü ortadan kaldıracak ne bir ekonomik başarı, ne bir uzlaştırıcı liderlik ve ne de tabandan yükselen birleştirici bir eğilim mümkün görünmemektedir. O nedenle de, 2022 ara seçimlerinin haritasındaki tüm kırmızı (Cumhuriyetçi) ve mavi (Demokrat) bölgeler, tam da 162 sene önceki Amerikan İç Savaşı haritasındaki mavilikler ve kırmızılıklara, garip ve çok anlamlı bir şekilde denk düşmektedir. Bu gerçeklik, 2022 seçimlerinin, üzerinde düşünülmesi gereken en önemli göstergesi olarak tarihe geçecektir.